Markar ESAYAN
Fiziki olarak sömürgeleştirilmediğimizle haklı olarak övünürüz. Bu gururun arkasında yüzbinlerce, hatta milyonlarca şehadet var çünkü. Her kesimden Osmanlı ve Türkiye vatandaşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “Şehitler Tepesi’ni” hiç boş bırakmadı.
Ancak büyük milletler, eleştiriyi kendisine yönetebilme gücüne sahip olanlardır aynı zamanda. Osmanlı’nın iyi niyetli Batılılaşma sürecinin kısa sürede rayından çıkartılıp, sahada fiziken Şark Sorunu’na dönüştürüldüğü, bunda büyük devletler kadar, Osmanlı’nın kötü yönetiminin de payı olduğu doğru. Dayak yiyeceğimiz sopaları biz imal edip büyük devletlere verdik.
Diğer yandan, milletle yürümeyen, bir tepe hareketi olarak devam eden Tanzimat hareketinin, toplumun Batıcı kesimini hayat biçimleri üzerinden büyülediğini, kendisine yabancılaştırdığını, böylelikle aslında algı dünyasından devlet sistematiğine yansıyan bir sömürge/vesayet düzeni kurulduğunu da teslim etmek gerekir. (Self-Colonialism.)
Vesayet, sömürgenin iç tezahürüdür.
Sünni geniş kitlelere tezat bir hareket oldu bu. Batı kültürü şaaşalı ve güçlüydü; çekim gücü yüksekti. Geleneksel eğitim sistemleri terk ediliği, laik eğitim kurumlarına geçiş yaşandığında, bunlar bir fabrika gibi küçük sömürge valileri üretmeye başladı.
Bunlar öyle çöpe atılacak, vatanseverliklerinden şüphe duyulacak kişiler değildi. Devleti kurtarmak istiyorlardı. Ama işletim sistemlerine giren virüsü fark edemediler. Dindar kesimler ise alternatif bir düşüce, ilim sıçraması yapamıyorlardı. Medreselerdeki zaaf 16. yüzyılda başlamıştı.
Uygarlık güçlü, özgün düşünce hayatı üzerinde yükselir; aynı yerdeki zaafla çöker.
15 Temmuz’da ise bu çelişkiyi gidermek adına önemli bir milat yaşandı. Kendi içinde ikiye yarılmış bir toplumu, Türkiyelilik üst kimliğinde birleştirmek, azami olmasa bile, asgari müştereklerde birleşebilmek imkanı hasıl oldu.
Şimdi bir yol ayrımındayız. 15 Temmuz, Tanzimat’ta başlayan yarılmanın işgale karşı ana omurga olan dindarlara eklemlenen laiklerle birlikte giderilebileceğini, bu olduğunda ise Türkiye’nin önünün açık olduğunu gösterdi.
CHP ve Kılıçdaroğlu’na çok görev düşüyor. Bu CHP’nin Yeni Türkiye’de kalıcı olması bakımından da büyük bir fırsat. Tarihte kurulmuş tuzakların tamamen tarihe havale edilebilmesi mümkün. AK Parti’nin de CHP kitlesine doğru esneyebilme kabiliyeti arttı. Bir oy paylaşımından bahsetmiyorum. Bu siyaseti aşan tarihi bir uzlaşmadır. Yerli ve Milli tutum siyasi partileri sadece güçlendirir.
Liyakate dayalı/çoğulcu şekilde devlet aygıtını yeniden inşa etmek, toplumsal barışı otomatik olarak güçlendirecektir. Yerli ve Milli konsept üst kimliğimiz olmalıdır.
Erdoğan’ın temsil ettiği ülke liderliği pozisyonunun kendisinden sonra da devam etmesi, kurumsallaşması gereklidir. Erdoğan’ın şahsi gayreti ile bu hayati pozisyonun kurumsallaşmamış olmasının yıkıcılığından korunduk. Ülke liderliği pozisyonu millet iradesinin merkeziyetini temsil eder; bu bugün Erdoğan olur, yarın bir başkası, yeter ki sistemleşsin.Bir diğer şans, bu geçiş döneminde iktidar partisini Binali Yıldırım gibi yüksek profilli bir başbakanın yönetmesidir. Ülke liderliği kurumsallaşırken, siyasi rekabetin demokratik, yapıcı bir tarzda Meclis’i güçlendireceği kesindir.
Erdoğan’la (ülke lideri) çalışabilir, Yıldırım ile (iktidar partisi) rekabet edilebilir. Böylelikle milli menfaat ile demokratik/yapıcı siyasi rekabet birbirini kesmez. İşbirliği alanları yazılı ve yazılıolmayan şekilde kendi özgün kurallarına kavuşur.
Bu aslında 15 Temmuz’un bir toplumsal sözleşmeye dönüşmüş halidir.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019