Markar ESAYAN
Devlet Denetleme Kurulu, 14 Aralık 2010 AİHM mahkûmiyetinden hemen sonra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla 2011’in ocak ayında çalışmalarına başladı. Cinayet davasının, son nefesini vermek isteyen ölümcül bir hasta gibi can çekiştiği bir dönemdi. Davanın kısıtlılığı artık tüm kamuoyu tarafından görülüyor, tepki çekiyordu. Tüm karartmaya rağmen, deliller, cinayetteki “ihmal ve cinayetin ihmali davranışla işlenmesi” noktasında güvenlik bürokrasisini tümüyle zan altında bırakmıştı. Ama hiçbir şey yapılamıyordu. Öyle bir koruma vardı ki, görece gücü kırılmış eski Genelkurmay başkanlarının tutuklandığı asker bölümüne dahi dokunulmamıştı.
Mahkeme, kamuoyu tepkisinden çekinilmese belki çok daha evvel bitecekti; alacağı yolu almış, alamayacağı yol ise belli olmuştu, ta en baştan...
Bunun bir anlamı olmalıydı...
DDK raporu, tam da MİT krizi sürecine denk geldi. Raporun önemli tesbitleri daha sakin bir siyasi ortamda daha mı faydalı olurdu, ya da bilakis bu süreçte daha fazla mı dikkati çeker, gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkacak. DDK’nın eleştirisinin tercümesi şu: Devlet, kendisini vatandaşın aleyhine sürekli olarak yargıdan kaçırıyor. Üstelik bu dönemsel bir tercih değil, en az yüzyıllık bir devlet yönetme biçiminin önemli ve karanlık bir ayağı...
Konuyu dağıtmamak için biz sadece yüz yıl öncesine gidelim...
Enver ve Talat Paşaların kurduğu Gladyo Ocak 1913’te Bab-ı Ali baskınını yaparak bir darbe yapıyor hükümete. Harbiye Nazırı Nâzım Paşa’nın İttihatçı tetikçi Yakub Cemil tarafından alnından vurulduğu, Enver Paşa’nın Sadrazam Kıbrıslı Mehmed Kamil Paşa’nın kafasına silah dayadığı darbedir bu. İşte bu darbeden kısa bir süre sonra, 13 Şubat 1913 tarihinde “Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat” (Muvakkat Kanun) ile memurların yargılanmasına idari güvence getirilir. Üstelik bu kanun Meclis-i Mebusan’da görüşülmez bile, kaçırılır.
DDK raporu “Bu Kanun kapsamında yürütülen tahkikatlar, kısıtlama olmadığı için uzun süreler almış ve çoğu kere zaman aşımı ile sonuçlandırılmıştır. Böylece, memurları korumak amacıyla yapılan düzenlemeler, pratikteki uygulamasıyla toplumdaki adalet duygusunu zedeleyerek devlete olan güvenin sarsılmasına neden olmuştur” diyor...
Ve devam ediyor Kurul sarsıcı tesbitlerine...
“Muvakkat Kanun, 1913 yılından 1999 yılına kadar 86 yılı aşkın süre uygulanmıştır. Bu uygulama sırasında Devlet’in yönetim biçimi meşrutiyetten cumhuriyete dönüşmüş, Kanun-u Esasi dâhil, beş ayrı Anayasa yapılmış ama bu Kanun hep yürürlükte kalmıştır. Kanunda yer alan koruyucu düzenlemeler, hem 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 24. maddesine konulmuş, hem de Muvakkat Kanunun kapsamı dışında kalan ve özel kanunlarla oluşturulan özel yargılama alanlarına (asker yargılanması, yargı mensuplarının yargılanmaları, YÖK vb.) aynen taşınmıştır. Muvakkat Kanunla getirilen idari güvence sistemi, 1982 Anayasasının 129. maddesinin son fıkrasındaki ‘Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır’ hükmü ile de anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.”
1913 darbesi ile 1980 darbesi arasındaki kan dondurucu zihniyet sürekliliğini görüyor musunuz? Rejimler değişiyor, darbeler oluyor, ama o zihniyet hep orada taş gibi duruyor...
Hâlâ bu kanunlarla yönetildiğimize göre, iki sonuca ulaşmak mümkün. Belki ikisine birden aynı anda ulaşabiliriz doğrusu...
Ya devletin bu halinden memnunuz, ya da bu kanunların hâlâ bizi yönetiyor olmasına bakılırsa, eski devlet hâlâ çok güçlü. İkisini birbirine harmanladığınızda sonucu daha iyi izah eden bir resim çıkıyor karşımıza: Biz, sadece “bizi” hedef almayan, ama esas itibariyle 1913 ruhunu bir miktar koruyan bir devlet istiyoruz. DDK Hrant Dink raporu, hem Dink cinayetinin, hem de devletin geçmişinin bir faili meçhuller hikâyesinden ibaret olmasının en önemli nedenini çok iyi göstermiş aslında, adeta “kral çıplak” diyor.
Peki, bundan sonra ne olacak? Dink davası, –Muvakkat Kanunu’nun 1915 ile ilgili suçların soruşturulmasını da engellediğini düşünürsek– tüm ağır bagajıyla önümüzde ibretlik bir ayna gibi duruyor. Bu suikastçı İttihatçı devlet modeliyle aramızdaki köprüleri tamamen atacak mıyız? Dink’in yerde yatan cansız bedeninin Türkiye’ye vaat ettiği milada sahip çıkacak mıyız, yoksa küçük tadilatlarla yola devam mı edeceğiz?
O yolda nice Uludere faciaları ve nice MİT krizlerinin olacağını bile bile...
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019