Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
"ZOR BARIŞIN ÖNDERİ" VE DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI.
9.11.2025
966

Bu süreç, ne AKP’nin ne de MHP’nin dar iktidar hesaplarıyla sınırlanabilecek bir siyasal gelişmedir. Bu, bütün devlet mekanizmasını, toplumu ve halkların geleceğini ilgilendiren tarihsel bir dönüşüm sürecidir. Türkiye’nin demokratikleşmesi, halkların eşit birlikteliği ve toplumsal barışın inşası, devlet aklının köklü bir paradigma değişimiyle mümkündür. Bu nedenle bugün, barışın dili yalnızca siyaset masalarında değil, toplumun öz dinamiklerinde, örgütlü halk iradesinde hayat bulmaktadır.

Sayın Abdullah Öcalan’ın temsil ettiği Önderlik gerçekliği, bu sürecin merkezinde yer alan tarihsel bir rol oynamaktadır. Çünkü şimdi biliyoruz ki, yüzyılın başında inkâr edilmiş bir halkın varlık ve özgürlük iddiasının sözcüsü, eylemcisi ve önderi haline gelmiş bir Önderlik gerçekliği vardır. Kürt olmaktan kaçmak zorunda bırakılan milyonlarca insanı kendi kimliğiyle, kendi tarihsel hakikatiyle buluşturmak; ardından bu kimliğin onuruna dayalı bir barışı inşa etmek, kolay bir görev değildir. Bu nedenle Öcalan’ın mücadelesi, sadece bir halkın değil, bütün Ortadoğu’nun demokratik geleceğine yön veren tarihsel bir dönüm noktasıdır.

“Zor barış” dediğimiz şey, aslında hakikatin ve adaletin diliyle örülmüş bir barıştır. Bu barış, yalnızca çatışmaların son bulması değil, toplumun kendini yeniden kurması, devletin yeni bir demokratik zihniyetle halkla buluşması anlamına gelir. Bu bağlamda Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” ve “Demokratik Toplum” perspektifi, örgütlü halk gücüne, özgür kadın öncülüğüne ve ekolojik yaşam ilkelerine dayalı bir toplumsal inşa çizgisidir.

Demokratik toplum, sadece devletin reforme edilmesiyle değil; halkın kendi yaşam alanlarında, kendi örgütlenmeleriyle kurduğu demokratik iradeyle gelişir. Bu, “aşağıdan yukarıya” bir toplumsal inşa sürecidir. Meclislerde, komünlerde, kooperatiflerde, kadın ve gençlik örgütlenmelerinde somutlaşan bu yapı, Öcalan’ın barış stratejisinin özünü oluşturur. Çünkü barış, yalnızca silahların susması değil, halkın kendi yaşamına söz ve irade katmasıdır.

Bu perspektif, bireysel bir liderliğin ötesinde, kolektif bir örgütsel ve ideolojik çizgiye dayanır. Öcalan’ın demokratik toplum çağrısı, örgütsel bir bilinçle, halkın kendi öz gücünü esas alarak yürüttüğü barış mücadelesidir. Zor barış, bu nedenle “örgütlü barış”tır; çünkü örgütsüz bir halkın barışı, her an manipülasyona ve inkâra açıktır.

Bugün yapılması gereken, bu süreci yalnızca siyasal partiler arasındaki rekabet düzeyinde değil, demokratik toplumun inşa süreci olarak görmek; halkların kendi kendini yönetme iradesini, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir çizgiyle birleştirmektir. Devletin de, bu tarihsel gerçekliği kabul ederek, diyalog ve çözüm zeminlerini yeniden kurması zorunludur.

Barışın yolu, hakikatin kabulünden ve demokratik toplumun örgütlenmesinden geçer. Bu yolda en zor olan, en onurlu olandır. Çünkü zor barış, özgürlük isteyen bir halkın, kendi önderliğiyle birlikte yarattığı tarihsel hakikattir.

Bugün artık açıkça görülmektedir ki, bu sürecin stratejik önderi, barışın ve demokratik toplumun inşasının kurucu aklı olan irade,
Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifinde somutlaşmaktadır.

Ve bu perspektif, yalnızca Kürt halkının değil,
bütün halkların ortak demokratik geleceğini inşa etmenin anahtarıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar