Mehmet TIRAŞ
Türkiye Avrupa Birliği(AB) Üyesi bir ülke olmuş olsaydı…
Türkiye’de Siyaseti bir zenginlik aparatı olarak kullanan siyasiler zenginleşemeyecek…
Vatandaş ise daha refah içinde yaşayacaktı.
AB üyesi olan bir ülke de “Demokrasi, Hukuk ve İnsan Hakları” pazarlık konusu edilemez.
Kayıt dışı ekonomi üzerinden para kazanan insanlar, hukukun denetimine girmeyen “çete ve mafya türü yapılar” iktidarların ortağı olamaz.
O kadar da değil dediğinizi duyar gibiyim.
Haydi başlayalım:
“Türkiye AB müktesebatını uygulamış olsaydı..
Egemenlik iç talan, sömürü ve baskı kalkanı olmaktan çıkacaktı.
İktidar Kamu ihale kanunu(KİK) 192 defa değiştiremeyecekti.
İktidar kamu ihaleler üzerinden amansızca kendi zenginini yaratamayacaktı.
Kamu bankaları üzerinden düşük faizli ve uzun vadeli krediler vererek kendi besleme medyasını oluşturamayacaktı.
Toplumun en varlıklı olan yüzde 20 kesimi Milli Gelirin yüzde 47.1’ni alamayacak, en yoksul yüzde 20 kesimi ise Milli Gelirin sadece yüzde 6.4’ünü alarak sefalete yuvarlanmayacaktı.
Birleşmiş Milletler Dünya gıda programının yaptığı açlık haritasının Türkiye verilerinin değerlendirmesinde, Türkiye’de 14.8 milyon kişinin fiilen aç olduğunu sergiliyor.
Böylesi bir gelir dağılımı adaletsizliğine, yoksulluğa ve sefalete AB ülkelerinde izin verilmez.
AB üyesi ülkelerde asgari ücretle çalışan işçi sayısı oranı yüzde 3 veya 5’i geçmez.
Bizde ise çalışan nüfusun yarısı asgari ücret üzerinden maaş alıyor.
Asgari ücret geniş tabanlı ortalama ücret haline geldi ve enflasyon karşısında asgari ücret sürekli açlık sınırının altında kalmaya başladı.
AKP iktidarının ilk on yılındaki ülkenin gelişmesi ve kalkınması AB üyelik müzakereleriyle elde edilmişti.
AB müzakerelerinden uzaklaşıp, hukuktan da kopunca bugünkü ekonomik kriz ve hukuksuz tablo ortaya çıktı.
Türkiye KOPENHAG Kriterlerini yerine getirseydi:
“Özgürlüklerin kök salması ve boy atması toplumun her kesiminde görülecek,
Hukuk devleti sırlamasında 127 ülke arasında 109’cu sıraya düşmeyecek,
İktidar yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanamayacak, yargı bağımsız ve tarafsız olacaktı.
Muhalefeti de terörist ilan edemeyecekti..
AB üyesi olan bir ülke de muhalefeti yok sayan iktidarlar meşru görülmez.
Eşit vatandaşlık hukuku pas geçilemez..
Yargı kararları yok sayılamaz..
AİHM kararlarını uygulatmam gibi bir lüksü de olamazdı.
Basın özgürlüğü sırlamasında Türkiye 158 ülke arasında 154.sırada yer almaz..
Dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke de Türkiye olmazdı.
Düşünce ve basın özgürlüğü demokrasilerin olmazsa olmazıdır.
İktidar YSK ile milli irade gaspı yaptıramaz,
TÜİK’e enflasyon rakamlarını düşük göstertemez,
RTÜK ile de Muhalif medyanın ensesinde boza pişiremez, ekran karartamaz.
AB üyesi olan bir Türkiye vatandaşı, AB üyesi ülkelerini vize almadan ve pasaport kullanmadan dolaşacak, istediği ülkede yaşayacak ve iş bulacak, AB’nin ortak para birimi olan “AVRO” da bizim ortak para birimimiz olacaktı.”
AB üyesi olup ta üyelik sürecinden bugüne uzanan süreçte yoksullaşan bir tane AB üyesi ülke göremezsiniz.
Sosyalist sistem çöktükten sonra 2007 yılında AB üyesi olan Bulgaristan bunun en canlı örneği.
Bir Bulgar Levası 2002 yılında TL karşısında 65 kuruş ederken,2022 yılının Haziran ayı itibarı ile,1 Bulgar Levası, TL karşısında 8.96 lira değer görüyor.
Her hafta sonu Bulgaristan’dan insanlar arabalarının arka koltuklarını bile sökerek,konvoylar halinde günü birlik Edirne’den koli koli alışveriş yapıp döner hale geldi..
Türk vatandaşları ise milli paralarının tüm para birimleri karşısında değer kaybetmesi ve alım güçlerinin, günden güne güneş görmüş kar gibi eriyor olması kahrettiriyor.
Nereden nereye.
AB üyesi bir ülke de siyasete girdiğinde: “Mal varlığının parmağındaki evlilik alyansı olduğunu kameralara gösteren; eğer bir gün zengin olursam bilin ki haram yemişim diyen ve yıllar sonra da dolar milyarderi olan” AB üyesi ülke de böyle bir siyasetçi olabilir mi?
Asrın reisi AB müzakerelerinden uzaklaşıp, Rus lideri Putin’e bizi de ŞANGHAY’a alın diye, neden çağrıda bulunduğu şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Çünkü Şanghay üyesi olan ülkelerin hiç birinde, “ne demokrasi var ne de hukuk” hepsi muhalefeti rejim karşıtı ilan etmiş, “Tiranlık” bir sistemle ülkelerini yönetiyorlar.
Siyasilerin neden Türkiye’nin AB üyesi olmasını istemediğini, ortaya çıkarttığımız ekonomik ve hukuksuzluk tablosunu rakamlar göstermiyor mu?
AB üyesi bir ülke de iki yıl milletvekilliği yapıp ta ömür boyu emekli maaşı alan bir siyasetçi duydunuz mu?
Türkiye’de siyasete girip Milletvekili, Bakan ve Belediye başkanı olup ta fakirleşen bir tane siyasetçi tandınız mı?
Sahi “Türkiye AB’ye girseydi, vatandaş mı kaybederdi siyasetçi mi?”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025