Mümtazer TÜRKÖNE
Başbakan konuyu “adalet yerini buldu” diye açıp “hak yerini buldu” diye bitiriyor.
Arada hüküm verdiği konu ise, Reza Zarrab ve bakan evlatlarının yer aldığı 17 Aralık sanıklarının serbest bırakılması. “Hak yerini buldu” sözü doğru; ama adaletin çekingen yüzünü göstermesi için daha vakit var. Güç Başbakan’ın elinde olduğuna göre onun hakkına “aslan payı” düşüyor. Meşhur hikâyedir: Aslan, karşısında tilki ve kurt birlikte yakaladıkları avı üçe ayırıp paylaştırıyor. “İlk parça eşit pay sahibi olarak benim. İkincisi, kral olduğum için bana düşüyor. Üçüncü ise aranızda en güçlü olarak benim hakkım ve göz koyanı parçalarım.”
İktidar güçlü olduğu için, Başbakan “aslan payı”nı alıyor ve böylece hak “yerini” bulmuş oluyor. Kolay değil. Soruşturmayı yürütenler başta olmak üzere, 9 bin polis hallaç pamuğu gibi atılıyor. Savcılar görevden alınıyor, yerlerine yenileri atanıyor. Adli Kolluk Yönetmeliği’nden başlayarak, yargıyı Başbakan’a bağlayan kanunlar çıkartılıyor. Hükümet medyası, kapsamlı bir karartma uyguluyor. Bu kadar çabanın bir sonucu olmalı ve hak yerini bulmalı. Peki ya adalet?
Adaletin yerini bulması için, hakkın aslan payına uygun olarak dağıtılması yetmiyor. Güçlünün gücünü bir hak olarak ilan etmesi, iktidarı için yeterli değil. Bizim adalet duygumuzu da tatmin etmesi, yani bizim rızamızı alması lâzım. Rousseau’nun dediği gibi, hiçbir güç gücünü hak, boyun eğmeyi de ödev haline getirmedikçe iktidarda kalamaz. Bizler boyun eğecek miyiz? Mesele gelip tam burada düğümleniyor.
Bu tahliyelerin bizim adalet duygumuzda bir karşılığı var: Başbakan meşruiyetini hızla kaybediyor. Sandığı tek referans göstermekte haklı: Meşruiyetin biricik ölçüsü seçimler.
17 Aralık’tan sonra, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ihtimali bütünüyle ortadan kalktı. Partisinin başında siyasete devam edebilir mi? Üç dönem şartını kaldırsa bile, hükümetin değil sadece partisinin başında kalabilir. AK Parti’nin bugün itibarıyla genel seçim oyları 2002 düzeyinin altına inmiş durumda. Yolsuzluk soruşturmalarını durdurmak için çabalarken devletin çivisini çıkarttılar. Dağılan parçaları bir araya getirmek ve istikrarı yeniden kurmak artık Başbakan’ın elindeki araçlarla mümkün değil. Hukukun ortak payda hüviyetini kaybettiği şartlarda istikrarı ve güven ortamını sürdürmek için her şeye yeniden başlamak gerekir.
Türkiye’nin gelip takıldığı bu dar boğaz aslında AK Parti’nin kurumsal kimliğinin değil, Erdoğan ve çevresindeki küçük bir azınlığın eseri. Dershaneleri kapatma teşebbüsüne, AK Parti içinden ne kadar büyük bir tepki geldiğini ve bu direncin Erdoğan’ın ısrarı ile aşıldığını hatırlayalım. Mevcut savaş, kişisel bir savaş olarak sürüyor. Ne kadar güçlü bir lider olursa olsun, AK Parti’nin kurumsal kişiliği ile Erdoğan’ı ayırdığınız zaman her şeyin rengi değişiyor. Erdoğan kazanamayacağı bir savaşa, hesap hatası yaparak girdi; şimdi kişiselleştirerek sürdürüyor. Böylece istikrarın kurucu aktörü olmaktan çıkıp, sürdürülmesi mümkün olmayan bir güvensizlik ortamının müsebbibine dönüşüyor. Savaşın kişisel niteliğini görmek için şu sorunun peşine düşmek yeterli: Bir siyasî parti, doğal seçmen tabanını oluşturan bir Cemaat’e karşı neden ölümüne bir savaş açar? Bir parti seçim kampanyasını, rakip partilere karşı değil de neden kendi seçmen kitlesine karşı yürütür? Kurumsal yapısı ve refleksleri ile bir siyasî parti, böyle bir hatayı nasıl yapar?
Başbakan, gücünü bir hak olarak kullanırken, asıl bu gücün kaynağı olan sandıktaki meşruiyetini kaybediyor. Son tahliyeler acaba AK Parti’ye ne kadar oy kaybettirdi dersiniz? Seçim meydanlarında AK Parti’nin adayları diğer partilerin adayları ile yarışıyor. Başbakan ise adaleti esir alarak ve “siyasî olmayan” bir kavga yürüterek onlara köstek oluyor. Bu yanlışlık ne kadar sürebilir? Adalet elbette herkes için mutlaka eninde sonunda yerini bulacaktır.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
7.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
30.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
22.11.2025