Mustafa Öztürk
Türkiye’de üniversite meselesi Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasıyla birlikte patlak veren protesto eylemleriyle bir kez daha tartışma gündemine oturuverdi. “Kayyum rektör istemiyoruz” protestosunun arka planında yeni rektörün 2015 milletvekili seçimlerinde AK Parti’den milletvekili aday adayı olmasının kuşkusuz önemli bir etkisi var… “Ben hard rock dinleyen bir rektörüm” gibi sözlerle kendini komik duruma düşüren bu rektör, geçmişte CHP’den milletvekili aday adayı olsaydı, bugünkü protestocuların en azından bir kısmı meselenin burasını görmezden gelirdi; fakat o zaman da AK Partililer aynı noktayı kaşıyıverirdi. Bu konu bir kenara, Boğaziçi ve rektör meselesinde asıl tepki yaratan sorun, “lâ yüs’el”lik arz eden atama keyfiyetidir… Oysa bugün Cumhurbaşkanı olarak bu atamayı yapan Sayın Erdoğan 2008 yılında Başbakan iken İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen 2008-2009 Akademik Yılı açılış törenindeki konuşmasında şunları söylemişti: “Hükümet olarak şuna bütün kalbimizle, samimiyetimizle inanıyorum ki üniversiteler, eleştirel aklın, özgür düşüncelerin evi, yuvası olmalıdır. Üniversiteler her türlü siyasi müdahaleden, devletin, hükümetin müdahalesinden kesinlikle uzak tutulmalıdır. İdeolojik yaklaşımlar bizi bir yere vardırmıyor. Tam aksine ülkemize kaybettiriyor.”
Şimdi anlaşılıyor ki gerçekten de dün dünmüş, bugün bugünmüş… Demek ki Ahmet Necdet Sezervari rektör atamalarına dün itiraz edenler bugün aynı tarz atamalardan hiç rahatsız olmazlarmış… Her neyse, söz konusu rektörün atanma keyfiyetinin arka planındaki muhtemel ideolojik ve psikolojik saik, siyasi iktidardaki iradenin kendi dünya görüşüne karşı iflah olmaz şekilde muhalif bir kurumsal kimliğe sahip olduğunu bildiği ve tabir caizse pek de söz geçiremediği ODTÜ, Boğaziçi gibi bazı köklü üniversiteleri hizaya getirme ve terbiye etme isteğidir. Bu istek aynı zamanda söz konusu üniversiteleri sıradanlaştırarak prestij kaybına uğratma arzusunu da içerir. Boğaziçi kampüsündeki protesto eylemleri sırasında üniversite kapısına kelepçe vurulması da sembolik olarak benzer bir anlam içerir.
Kişisel gözlemim ve fikrim şu ki Türkiye’de üniversite denen müessesenin artık çivisi çıkmıştır. Zira üniversite kurmak adına hemen her caddede bir bina kiralayıp bilmem ne üniversitesi diye tabela asıldığı, İlahiyat fakültelerinin pıtrak gibi çoğaldığı, dinî cemaatlerin bu fakülteler üzerinde basbayağı vesayet kurduğu, yine bu fakültelerde ortodoksiye aykırı her düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı ve birçok hocanın ders esnasında ses kaydının alınıp YÖK marifetiyle soruşturma açıldığı, doktora ve doçentlik süreçlerinde akademik dil yeterliliği için şart koşulan ÜDS gibi görece zor yabancı dil sınavlarının yerine YÖKDİL denen çok basit bir sınav ihdas edilerek standardın alabildiğine düşürüldüğü ve buna koşut olarak neredeyse hemen herkesin doktora yapıp üniversitede hoca olma fırsatını yakaladığı, akademik kadro ilanlarında neredeyse adayın ayakkabı numarasına kadar yazıldığı, bacanak veya baldız gibi yakınlar için adrese teslim kadro ilanları yapıldığı, bir hadis profesörünün tıp fakültesine dekan atanmasından pek de farklı olmayan atama garabetlerinin yaşandığı, belli bir şahsın rektör olabilmesi uğruna kanun değişikliği yapıldığı bir ülkede “üniversite” denen kurumun hakikaten çivisi çıkmıştır.
Evet, Türkiye’de üniversite tabela düzeyinde alabildiğine yaygınlaşmış, fakat asla saygınlaşmamış, bilakis ciddi şekilde saygınlık kaybına uğramıştır. Bu kaybın en önemli sebeplerinden biri, “Rektör atanmak için en az üç yıl profesörlük yapma şartı birkaç ay önce kaldırılmış, bu arada İÜ bölünerek kurulan üniversiteye üç yılı dolmamış bir profesör rektör atanmış, sonra şart yine konulmuştu ya? Bugün yine kaldırılmış” gibi kara mizaha konu olacak keyfi tasarruflardır. Öte yandan, on küsur üniversiteye AK Parti milletvekilliği yapmış veya bu partiyle dirsek teması kurmuş isimlerin rektör olarak atanması da Türkiye’de üniversite kurumunun siyasallaşmasına ve sıradanlaşmasına yol açan önemli faktörler arasındadır. Bir öğretim üyesi veya rektörün vaktiyle siyaset yapmış olması doğaldır; fakat “profesör unvanlı pek çok siyasi figür siyasette istihdam edilemeyince rektörlükle telafi cihetine gitmek” gibi bir kanaat uyandıracak yoğunlukta partili rektör ataması herhalde yadırganacak bir durum olmalıdır.
“Hülasa, maalesef boşa konuşuyoruz” diyelim ve Prof. Dr. Kemal Gözler’in adeta bir feryat gibi okunması gereken “Akademinin Değersizleşmesi Üzerine” başlıklı makalesindeki şu çarpıcı tespitlerle boşu boşuna yazmamızı da bitirelim: “Türkiye’de son yirmi yıldır üniversitelere büyük yatırım yapıldı. Sadece on yedi yılda üniversite sayısı ikiye, üniversitelerde çalışan öğretim elemanı sayısı da üçe katlandı. Ama ülkemizde hâlâ çok önemli bilim insanları çıkmadı. Çünkü yatırım kitaba değil, binaya yapıldı; öğretim elemanı sayısı da hakkıyla değil, suni bir şekilde, örneğin yabancı dil sınavı barajı düşürülerek ve doçentlik sınavında sözlü sınav kaldırılarak artırıldı. Üniversitenin içinde yer alan, değer üretebilen bazı bilim insanları ise üniversiteden ya resmen ihraç edildi ya da yıldırıldı, istifa ettirildi. Bilim insanı olması beklenen en başarılı üniversite mezunları ise bu ülkeyi terk ettiler. Kalan bir avuç bilim insanı da bugün üniversitede yeni bir şeyler yaratmaya uğraşmıyorlar; dolu yağarken saçak altına sığınan insanlar misali, şu riskli günlerin geçmesi için susup bekliyorlar. Üniversite hocaları kendi odalarında arkadaşlarıyla yüksek sesle konuşmaktan dahi korkar hâle geldiler. Vakıa şu ki bugün Türk üniversitesinin içinde bulunduğu boğucu havada değer üretilmesi çok zor…”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2021
15.05.2021
8.05.2021
1.05.2021
24.04.2021
17.04.2021
3.04.2021
20.03.2021
14.03.2021
27.02.2021