Oya BAYDAR
Gerçek bir insan hakları savunucusu olan eski Mazlum-Der başkanlarından Dr. Gergerlioğlu, kendini insan sayan kimsenin kabul edemeyeceği bir mağduriyeti, -mağduriyet de ne söz! Suça varan bir zulüm örneğini- dün Artı Gerçek’te kaleme aldı.
Dün, Akınca Üssü davasında FETÖ’den yargılanan bir eski tuğgeneral işkence, hakaret, kötü muamele gördüklerini açıkladı ve “Türk solu çok kötü bir sınav veriyor” dedi.
Yine dün, açlık grevindeki Gülmen ve Özakça’nın, onlardan önce tutuklanan avukatlarına hapishanede reva görülen muameleyi -siz zulmü anlayın-, aileleri Cumhuriyet gazetesinde anlatıyordu.
Yukarda sözünü ettiklerim istisnaî örnekler olsaydı yazmaya değmeyebilirdi. Ancak yaşadığımız bu cinnet döneminde her çeşit mağduriyetin/zulmün yüzbinlerce örneği olduğunu biliyoruz. Ne dine, ne imana, ne hukuka, ne vicdana sığan olaylar yaşanıyor bu ülkede. Mesela Türk veya Kürt, Müslüman veya gayr-ı Müslim, şehit veya terörist, her ölenin toprağa kurallara uygun verilmesi hem dinin hem insanlığın emriyken, Güneydoğu’da çatışma bölgelerinde cenazelerin yerde bırakıldığı, aileler teslim almak için çırpınsalar da verilmediği, kurda kuşa yem edildiği haberleri geliyor.
Hadi oralarda savaş var diyelim (demeyelim tabii) kendi çevremizde, gündelik yaşamda; KHK’larla işlerinden atılanları, sorgusuz sualsiz aylardır hapiste yatan bebekli kadınları, hasta ihtiyarları, sakatları, hapishanelerde intihar edenleri biliyoruz. Yetkililer, sorumlular, yargı mensupları, siyaset erbabı, herkes biliyor. Aslında halk da biliyor, hepimiz biliyoruz. Biliyoruz ve susuyoruz, biliyoruz ve bilmezden geliyoruz. Biliyoruz ama bilmeye söylemeye korkuyoruz. En acısı, en utanç verici olanı da; biliyoruz ama öteki mahalledekinin mağduriyeti bizi ilgilendirmiyor, hatta vicdanımızı yıkamak için “ama o da…”, “ama bu da…” diyerek yan çiziyoruz.
Sadece sol değil, bütün toplum insanlık sınavından çaktı
“Sol kötü sınav verdi” diyor o eski general. Sol deyince kimleri kastediyor bilmiyorum ama, kendini solda sayanların (tabii ki tümü değil ama) önemli bölümüne bakacak olursak, Adam doğru söylüyor. Her kesimden bir avuç gerçek demokrat ve insan hakları savunucusu, korkuyu yenip hak hukuk peşinde koşturan bir avuç vicdanlı insan bir yana, 15 Temmuz sonrasındaki haksızlıkları, hukuksuzlukları; KHK’larla yaratılan mağduriyetleri: ailelerin çoluk çocuk açlığa mahkûm edilmesini, insanların aşsız işsiz, sosyal güvencesiz kalmasını, yetmedi toplumdan dışlanmasını, çocuklarının okullardan kayıtlarının silinmesini, yakınlarının hain muamelesi görmesini, vebalı duruma düşmelerini kim umursadı! Kendi insanlarımız için aslan kesilen, yazan, çizen, basın açıklamaları yapan, mahkeme koridorlarını dolduran, toplantılar düzenleyen bizler, öteki mahallenin mağdurlarına ne ölçüde el uzattık? Gücümüz, yüreğimiz yettiğince el uzatmaya çalışırken kendi mahallemizden yara almadık mı?
Sol bu konuda kötü sınav veriyor, peki Sağ ve Müslümanlar neden suskunlar? O kesimden kaç yazardan, adı sanı bilinen, saygınlığı olan kaç kişiden, bir ikisinin satır veya laf arasında, “dışarda imajımız bozuluyor” veya “Bu mağduriyetler FETÖ’nün işine yarıyor” mırıldanmasının ötesinde bir ses duyduk? Oh olsun, az bile yapılıyor, diyenlerden; Sayın Erdoğan gibi “Merhamet etmeyeceksiniz” diye kükreyenlerden hiç söz etmiyorum.
Kulaklarımla duyup utandığım tepkiler
“Memleketin a..na koyacağız” diyen ve de koymakta olan AKP sermayesini, sözde işadamı özde mafyacı Reis yandaşlarını bir yana bırakalım, Osman Kavala tutuklandığında ses yükseltmeleri beklenen laik, uygar, demokrat geçinen iş çevrelerinden “Ama o da solcu” diyenleri duymadık mı? HDP’lilere, HDP milletvekillerine reva görülen hukuksuzlukları, mağduriyetleri dile getirdiğimizde “Onlar da PKK’ye…” diye söze başlayan Türk milliyetçilerini, ulusalcıları, hatta CHP’nin bir kesimini ne yapacağız?
Altan kardeşler veya Nazlı Ilıcak, veya Şahin Alpay, yüzlerce “sakıncalı!” yazar, aydın, medya mensubu sadece muhalif oldukları için aylardır, hatta yıllardır tutuklular. Ergenekon-Balyoz davaları döneminin FETÖ yargısına taş çıkartan mahkeme kararlarıyla mağdur edilmiş bütün medya mensuplarını ayrımsız kucaklayan bir destek eylemi yapalım dendiğinde, “Ama onlar liberal, ama onlar sağcı, ama onlar PKK’li, ama onlar eskiden AKP’yi desteklemişlerdi, vb.…” diyenlerle karşılaşıyoruz her gün. “Herkes için adalet” sloganı “benim herkesim” anlamından öteye gitmiyor.
Daha basiti: Hak- hukuk- adalet istemini dile getiren, her vicdanlı insanın, her demokratın uzlaşabileceği bir açıklama metni imzaya açıldığında, “Onun imzası varsa ben imzalamam” diyenleri, daha da öteye gidip “Feşmekanın da imzaladığını sonradan fark ettim, imzamı geri çekiyorum” diyebilenleri ibretle izliyoruz.
Mağduriyete göz kapayıp mağdurun kimliğine bakmanın veya iyi’de, doğruda buluşanlar arasında ayrım yapmanın (ki bu da bir çeşit kimlik sorgulamasıdır) insanlığımızı, adalet duygumuzu, vicdanımızı körelttiğini, bizi kötücülleştirdiğini fark etmiyoruz bile.
Ortada bir mağduriyet varsa, kim olursa olsun bir insana işkence, kötü muamele, zulüm yapılıyorsa, hukuk dışı baskılar uygulanıyor, bizzat yargı tarafından mağdur ediliyorsa korkaklığın ve vicdansızlığın “ama”sına sığınmak, zalimin suçuna ortak almaktır. Gelin cesur ve vicdanlı olalım, suça ortak olmayalım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024