Ümit KIVANÇ
Şu satırları yazıyorsun:
“Kurnaz Tilki’nin aklından neler geçmiş acaba? Aklını tomografik süzgeçten geçirsek fena mı?
‘Boz Ayı’dan çok çektim, öyle bir şey başına getireyim ki, ömrü boyunca unutmasın. En iyisi tecavüz! Namusunu beş paralık edeyim!’ fikri baskın çıkmış.
Boz Ayı, Kurnaz Tilki’nin aklından geçirdiği şeytanlık dürtülerini hissetmiş, ama ne fayda. Japon yapıştırıcı ile yere yapıştırılmış gibi sıkışıp kalan Boz Ayı’nın son çırpınışları da yarar getirmemiş.
Kurnaz Tilki, Boz Ayı’nın arkasına geçmiş ve çirkin emellerine kavuşmuş. Boz Ayı’nın da bakireliği son bulmuş.
Kurnaz Tilki’nin kendini ölüme çok yakın hissettiği bir sırada, şans ibresi Kurnaz Tilki’den yana ağır gelmiş.
Gerdekten çıkmış damat misali gibi, gerine gerine göğsünü kabartarak böğürtlenler arasından çıkmış, doğru kaya dibindeki dere boyuna, dere sığ ve derin değilmiş. Kurnaz Tilki derede boy abdestini aladursun, Boz Ayı ile Nasır Amca’ya dönelim.
Boz Ayının üzerine kara bulut mu desem, kâbus mu desem; bir ağırlık çöküvermiş. Mahcubiyet ve ar duygusuyla başı önünde eğik, randevu evine düşmüş fahişeler gibi, kendi kendine içerlenerek mırıldanmış:
‘Bekâretim gitti, namusum beş paralık oldu! Hangi yüzle ayı âlemine çıkacağım(?) Damgayı yedim bir kere! Boz Ayı yerine Fahişe Boz Ayı derlerse, işte o zaman…’”
Güya yayınevi olan kuruluş bunu okuyup, basıp kitap kisvesi altında piyasaya sürüyor. Ve kitap okullarda bile okutuluyor! Şükür ki birileri görüp ortalığı ayağa kaldırıyor. Çünkü neyse ki “istediğimizin arkasına geçer, istediğimizi öldürürüz” diyenler her yere hâkim değil.
Şu rezilliğin eser sahibi olarak sosyal medyada hak ettiğinin azıcığına mâruz kalan kişi, sadece ahlâksız değil, pişkinlikte de sınır tanımıyor. Rezilliğin üzerine şunları diyebiliyor: “Erdemli bir davranış sergileyerek özür diledim, kitap satış dışı tutuldu; yayınevi ve benim elimde olanları imha ettik. Hakaret ve küfürler suç teşkil ediyor. Beni tanıyan ve bilenler nasıl bir insan olduğumu herkes biliyor.”
Gel biz senin aklını, melekelerini, içinde yatanları “tomografik süzgeçten” geçirelim. Erdemin kusur kalsın. Belli ki onu arayabileceğimiz yerini başka organ işgal etmiş. Yazar olmadığın şuradaki cümlelerinden belli. Fakat buna bakacak halimiz yok. Zira çocukların oyun oynadığı yere pislediklerinin üzerine diktiğin tüy on kilometre uzaktan seçiliyor. Ve ortalığa saçtığın zincirleme dışkının yanında bu hiç ama hiç önemli değil.
Kağıda ettiklerini kitap kılığına sokup etrafa yayan yayınevinin de yayınevi olmadığı belli. İki ihtimal var. Ya okumadan kitap basıyorlar. Ya da bunu okumuş olmalarına rağmen bastılar. İlki meslek ahlâkı nâmına, ikincisi hem meslek hem insanlık nâmına rezillik. Kendileri seçsin. Zaten tam ortayere edilmiş pislik öyle feci kokuyor ki, bununla uğraşamayıp derhal öteye gitmeliyiz.
Ve koruyucu ekipmanımızla dışkı tahliline girişmeliyiz.
Çocuklara verilmek üzere şu maddeler bulunuyor, erdemli kişinin dışkısında:
1. Tecavüz birisini cezalandırmak için kullanılabilecek yöntemdir.
2. Birisine tecavüz edersem ben lekelenmem, o lekelenir. Namusu beş paralık olur.
3. Bu kurban hele aynı zamanda bekâretini kaybetmişse, namusu öylesine beş paralık olur ki, toplum içine çıkacak yüzü kalmaz.
4. Tecavüze uğrayan, “damgayı yemiştir bir kere”. Artık ona “fahişe” derler.
5. Tecavüzcü, “gerdekten çıkmış damat misâli gibi gerine gerine göğsünü kabartarak” dolaşabilir. S..miş ve zafer kazanmıştır. S..mek zaferdir. (“Misâli gibi” denmez, cahil herif!)
6. Tecavüz edebilmek, şans ibresinin senden yana dönmesi olarak görülebilir. (İbre ağır gelmez, döner, cahil herif!)
7. Tecavüzcü dindar biriyse hayatına normal cinsel ilişkiden sonraki gibi devam eder. Gider, “boy abdestini” alır.
Bırakın çocuklara belletmeyi, bunları yalnız ortalıkta başkalarının duyacağı şekilde konuşandan bile sakınmak gerekirken, bu korkunç herzeler yazılmış, kitap haline gelmiş, çocukların ulaşacağı yerlere konmuş ve, Allah bilir, kaç çocuğa okutulmuş!
Bunu yapanların ellerinin kırılmasını dilemek hafif kalır. Dilenecek şey var da, sanırım çoğumuz gibi ben de içimden tekrarlamayı tercih ediyorum.
İşin en vahim kısımlarını vurgulamakta yarar görüyorum. Zira, bunların es geçilmesi, günde birkaç büyük, çok sayıda küçük insanlık suçunun işlendiği şu korkunç ortamımızda bile yeni bir eşik atlama anlamına gelecek.
İlkin, kurbanın “son çırpınışları”na rağmen tecavüz suçunu işleyen kişi, ardından gidip boy abdesti alıyor. Demek ki dindar bir kurnaz tilki bu. Anlatıcı, tecavüz suçu işlemenin dindarlığa engel olmadığını mı söylemeye çalışıyor? Tecavüz edersin, gider boy abdestini alırsın. O kadar. Böyle mi?
İkinci olarak: O dışkıyı ortaya saçan herif, sosyal medyada kendisine edilen küfür ve hakaretlerin “suç teşkil ettiğini” güya özür açıklamasının arasına katıp herkesi tehdit ediyor. Neye güveniyor? Diyelim birisi ona “ben de seni çökerteyim tenhaya” mânâsına gelecek, ama böyle sansürlü değil de adlı adınca temennide bulundu. Bu da tuttu, mahkemeye verdi. Neye güveniyor? Evet, tekrar sordum. Hakim o satırları okuyup, şu yukarıda sıraladığım iğrençlikleri tesbit etmeyecek, tecavüzcü kurnaz tilkiye boy abdesti aldırdığı için yazar kılıklı herifin dinibütün, iktidar yanlısı bir kimse olduğunu düşünecek ve küfürbazı mahkûm mu edecek? Buna mı güveniyor? “Olur mu böyle saçma şey!” diyecek kimse var mı, ey müminler?
“Yarar getirmeyen son çırpınışlar” motifi aracılığıyla anlatıcının tecavüzü daha “keyifli”, “bereketli” kılmaya gayret edişini de ihmal etmeyelim. Çırpınıyor, ama buna rağmen zaptedip emeline ulaşıyor, kahramanımız. S..me zaferi, erkek gücünün zaferiyle taçlanıyor. Gerçi hikâyedeki kahraman, mağdur ayıdan çok daha güçsüz olan tilki; ancak burada da “kurnaz” oluşu kuvvet açığını telafi ediyor. Yani kurbanı tuzağa düşürmenin yolunu bulmak marifet, illâ daha kuvvetli olmak değil. Kurnazlık, erkekte, mütehakkimde aranacak özellikler arasına ekleniyor.
Anlatıcının ortaya saçtığında, kendi fikri, ruhu, muhayyilesi var. İğrenç kokuların arasından sırıtıyor muhayyile. Öyle çok gizli, karanlık köşeleri değil. Çocuklara bile anlatılabilecek kadar doğal olan, kolunu uzattığında eline ilk gelecek olan, öylece ortalıkta duruyor. Çocukların ulaşabileceği yerde.
Vahamet bununla sınırlı değil. Kişiye özgü sapıklıktan sözedemiyoruz burada. Tilki-ayı hikâyesine giydirilmiş olanlar, tecavüz, namus, erkeklik, bekâret, fahişelik, vs. konusunda yaygın erkek saplantıları. Burada s..ken pozisyonunda bulunanın kurnazlığıyla karakterize edilen tilki, tecavüz edilenin güç timsâli ayı oluşu başlıbaşına sosyoloji ve ideoloji araştırmalarının konusu. “Milletin a.. koyacağız” diyenin pek de güçlü kuvvetli görünmeyen tek kişi, buna karşılık eylemin hedefinin milyonlarca insandan meydana gelen koskoca kitle oluşu geliyor akla.
Bazen bir toplumun muhayyilesinde ne cerahat varsa işte böyle dökülüyor ortaya. Tıpkı kendi sadistçe cinsel fantezilerini ve işkence tutkusunu ırkçılıkla harmanlayıp kana bulayıp kahramanlık öykülerine dönüştürmüş Ömer Seyfettin’in ortalığa saçtığı irin gibi. Devletçe “temel eser” unvanına lâyık görülmüş, tesiri kuşaklar boyu sürebilsin diye zehri “Millî Eğitim” eliyle mütemadiyen yeniden dağıtılmış millî yazar! “Millî”si o olanın “yerli”si de bu oluyor işte.
Yayınevi güya özür diledi. “Hukukî süreç başladı” filan gibi laflar etti. Neyin özürü bu? “Okumadan bastık”ın mı? Yoksa “bize sorun var gibi görünmedi valla”nın mı? Neyin özürü? Neyin hukukî süreci? Millî Eğitim Bakanlığı da, “sırf ders kitaplarının onayını veririz, bu hikâye kitabı bizi ilgilendirmez” açıklaması yaptı. “Kontrol alanımızda değil,” dedi. Çünkü riya tabirleri… İki solcu laf, tek Kürtçe kelime içerse kitap sizin kontrolunuzdan kaçar mıydı? Hikâye anlatmayın. Bu ahlâksızlıktan elbette yetkililer de sorumlu. Ayrıca, kitap “kontrol alanınızda” olmasa da, yazarı ve yayıncısı doğrudan ortamınızın mahsûlleri.
Kadının karnını delip, kanlar ve parçalanan iç organlar arasında o delikten “nefis köreltme” sapıklıklarıyla tecavüzlü katliamlı intikam iştahı açmaca, hak yemeyelim, bugünkü iktidardan önce vardı. Bunlar ne yaptı, derseniz: Üzerine, ayıya tecavüz ettikten sonra boy abdesti alan kurnaz tilkinin macerasını eklediler.
Hayatımda bu kadar sembolik pek az olaya şahit oldum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları




































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024