Ural ATEŞER

YİNE SURİYE...
25.12.2016
1726

 Hiç kimse, "dün şunu dedin, bugün neden bunu diyorsun" gibi lafa başlamasın... Savaşlar ya bir tarafın kesin galibiyeti ve karşındakinin teslim olmasıyla biter, tıpkı ikinci dünya savaşında müttefiklerin Nazi Almanyası’nı dize getirip, tüm topraklarını işgal etmesi ve 1990'a kadar sürecek bir "galip devletler işgal düzeni" yerleştirmesi gibi...

Ya da hiç bir tarafın kesin galibiyeti olmadığından, savaşan tarafların karşılıklı "barış görüşmeleri" ile biter... Günümüzde savaşların ve etnik çatışmaların bir tarafın kesin galibiyetiyle bitme olasılığı bulunmamaktadır... Suriye sorununda olan da budur...Burada savaşan her tarafın yalayacağı bol miktarda "tükürük" vardır... Elbette her ülke kendi içinde siyasetin yaptığı muhtemel yanlışları ve "öyle yapılmasa böyle olmazdı" tartışmalarını yapacaktır, yapmalıdır... Yoksa ders çıkarmak mümkün olmaz...  Ve devlet adamlığı,  bunun için gerekli özeleştiri cesaretini göstermeyi gerektirir... Savaş sürecinde, konuyla ilgilenen, kafa yoran herkes günün koşullarına göre eleştiriler yaptılar... Bunu ben de yaptım... Somut durumun eleştirilerine dalıp şimdi oluşan somut durumu çözülmez hale getirmemek lazım...

Bu kanlı ve pis savaşın kazananı yok... Bir tarafın kazanma ihtimali de yok... Bakmayın siz hamaset kokan politikacı demeçlerine ya da savaş haberlerine... Savaşın kışkırtıcısı olan Batı (siz NATO diye de okuyabilirsiniz) Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması sonucunda yavaş yavaş etkisini ve avantajlarını yitirmekte... İnisiyatif, Türkiye ve İran’ın  Rusya etrafında toplanmasıyla oluşan üçlünün lehine gelişiyor... Suriye'nin de, Rusya'nın dayatmasıyla bu  "üçlüye" dahil olması söz konusu... Bu, sadece oluşan durumu tespit etmektir, o kadar...

Öyle görünüyor ki, her savaşta olduğu gibi, olan canlarını kaybeden insanlara olacak... Hiç bir savaş bir tek insanın bile hayatını kaybetmesini haklı çıkarmaz... Bu kirli savaştan alınması gereken ders bu olmalı...

Unutulmasın ki, Suriye'deki durumun stabil hale getirilmesi bölgedeki sorunların ve çatışmaların bitmesi anlamına gelmeyecektir... Bu bölgede halkların katılımı ve barış içinde, tüm sorunlar yeniden gözden geçirilmeden, cetvelle çizilmiş sınırların iki tarafında huzursuzluklar ve çatışmalar sürmeye devam edecektir...

Türkiye’nin son tahlilde kazançlı çıkmasının tek yolunun ülkenin olmazsa olmaz ihtiyacı olan yepyeni demokratik bir anayasa ile geleceğini oluşturmasından geçeceği konusu Suriye meselesinin arkasına itilip hiç unutulmamalıdır... Tüm siyasal çalışmalar, eleştiriler, yapıcı öneriler bu yönde olmalıdır... Kaderini MHP milliyetçiliğine teslim etmiş bir siyasi yönetimin bunu ödev kabul etmeyeceği görülüyor... Çözümün sadece ve sadece DEMOKRATİK bir anayasa olduğunu kabul edenler, “başkanlık maşkanlık” noktalarına çakılı kalmadan, demokratik anayasadan ne anladıklarını açıklamalı ve anayasal düzen demokratik olduktan sonra memlekette başkanlık olması ya da olmamasının hiç de önemli olmadığını kabul etmelidirler... Şu an gündemde olan anayasa taslağının ülkenin ihtiyaçlarını karşılayamayacağının altı çizilerek bu taslağa karşı çıkılmalıdır...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar