Yasin AKTAY
Başı rahmet ortası mağfiret ve sonu kurtuluş olan bir Ramazan ayının sonunda bayrama vardık.
Oruç, tabiatı itibariyle, hem bizden öncekilere de farz kılınmış olması dolayısıyla hem aynı anda dünyanın her yanında idrak edilen bir ibadetler serisi olması dolayısıyla insan nesilleri ve insan ırkları, grupları, taifeleri, milletleri, aşiret ve kabileleri arasında kendiliğinden birliği ve kaynaşmayı sağlayan bir işlevi var.
Bu işlevine rağmen bugün Ramazan ayında İslam dünyasının genel olarak hali iç açıcı olmaktan çok uzak. Suriye, Irak, Libya, Yemen, Mısır’da aynı dinden olan insanların birbirine ettiğine bakıldığında Ramazan’a rağmen, Allah’ın tamamlanmış bir nimeti olarak düşmanken bizi kardeş kılmış olan İslam’a rağmen bu şeylerin nasıl olabildiği sorusu ister istemez herkesin aklına ilk gelen soru oluyor.
İslam dünyası üzerine yüz yıldır devam eden emperyalist vesayetin bir İslam dünyasının teşekkülü ihtimaline karşı her tür tedbiri aldığı gerçeğini elbette bir kenara bırakmıyoruz. Bütün tedbirler bir “İslam Dünyası" nın siyasi bir güç olarak yeniden teşekkül etmesine karşı alınmıştır ve bu tedbirler her seferinde güncellenmektedir. Arap Baharı süreci bu dünyanın yeniden teşekkül etmeye doğru hızla yol aldığı bir süreci ifade ediyordu. Bu süreç karşı devrimlerle sekteye uğratıldı.
Ancak yüz yıl önce alınmış olan bu tedbirlere rağmen bugün fiilen bir İslam dünyası vardır ve bu dünyanın güçlü, sorumluluk üstlenmesi gereken aktörleri var. Günümüzün dünyası yüz yıl, elli yıl, hatta otuz yıl öncesinin dünyası değil ve İslam dünyasını oluşturan toplumlar dünyadan bihaber değiller, kendi hükümetlerinden artık bu dünyaya ait olmanın gereklerine daha fazla riayet etmesini istiyorlar. Hükümetler bu taleplere karşı daha fazla direnemezler.
Yüz yıl önce Müslüman toplumları, özellikle Arapları ve Türkleri birbirinden nefret edecek hale getiren bir propaganda İslam dünyasını paramparça ederek yok eden emperyalistler tarafından sistematik olarak işlendi. Çünkü Araplarla Türkler arasındaki birlik sağlam bir İslam dünyasının oluşumunun temel şartıdır. Bu Birliği engellemenin yolu da aralarında kin, nefret veya en azından yabancılık oluşturmaktır.
Körfez krizinin oluşumundan beri Türkiye Katar’a karşı yapılanı doğru bulmamakla birlikte özellikle konuyu bir S. Arabistan karşıtlığına dönüştürmemeye çok özel bir dikkat sarf ediyor. Bunun böyle de olması gerekiyor. S. Arabistan’ın bugün bir çok siyasetinde Türkiye ile ayrı düşüyor olduğu bir gerçek. Ama bu siyasi görüş ve yaklaşım ayrılığı S. Arabistan’ın, Türkiye’nin hatta bütün bir İslam dünyasının kaderinin ortaklığı gerçeğini değiştirmiyor.
O yüzden aralarındaki görüş ayrılıklarının bir husumete ve iletişim kanallarının kopuşuna yol açmaması gerekiyor. O yüzden Türkiye Katar’ı maruz kaldığı süreçte desteklese de S. Arabistan’ı incitecek söylemlerden ısrarla kaçınıyor. Türkiye’nin bu özeni kendi bağımsız medyasına da yansıyor ve yaşanan krize rağmen S. Arabistan aleyhine çok az yayın yapılıyor. Bunun, bütün sebepleriyle birlikte S. Arabistan yönetimi tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Sorumluluk makamında olanların söylemlerinde biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Ne yazık ki S. Arabistan medyası için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Sürecin başından beri S. Arabistan’ın yarı resmi medyası dahil olmak üzere Türkiye’nin tutumu çok haksız hatta iftiralarla yapılan değerlendirmelere konu oluyor. Bir anda Katar’a karşı kampanya Türkiye’ye karşı bir kampanyaya da dönüştü. Sosyal medyada tam bir Türkiye düşmanlığı körüklenmeye çalışıldı ve Erdoğan’ın konuşmaları bağlamından koparılarak Arap dünyasının tepkisini çekecek şekilde servis edilmeye başlandı.
Bu kampanyanın kendiliğinden gelişen bir Arap halkı tepkisi olduğunu kimse iddia edemez. Haberler ve söylemler sistematik olarak bir fitne merkezinden Araplarda Türkiye nefreti üretmek üzere üretildi. Oysa sürecin başından itibaren Türkiye en net şekilde aynı durumda Suudi Arabistan karşı karşıya kaldığında da aynı tutumu sergileyeceğini belli etmiştir.
Türkiye 11 Eylül dosyası konusunda S. Arabistan için ABD’yi karşısına almayı göze almıştır, almaya da devam edecektir. Çünkü orada açık ve net haksız olan ABD’dir ve haksızlığa maruz kalan S. Arabistan’dır. Süreç içinde Arap dünyasındaki sağduyulu kesimler Türkiye’nin bu tarz müdahalelerinin İslam dünyası için ve Arap dünyası için büyük bir fırsat olduğunu takdir ediyorlar.
Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine kullanılan propaganda malzemelerinden birisi de bir Fransız kanalına verdiği demeçte Vehhabilik için, “bunlar bize uzak şeyler” deyişi. S. Arabistan’da bunun üzerine yığınla sosyal medya fırtınası estirilmeye çalışıldı, konuşmalar yapıldı. Böylece Erdoğan’ın aslında S. Arabistan’ın mezhebi anlayışına düşman olduğu izlenimi verilmeye çalışıldı.
Oysa Erdoğan’ın orada söylediğinde sadece Vehhabilik değil, mezhepçi taassup anlamında Şiilik ve Sünnilik de vardı ve Erdoğan bu tavrını aslında isabetli biçimde sıklıkla vurguluyor. İslam dünyasını bugün tehdit etmekte olan bu mezhepçi fitneye karşı Erdoğan Şiilerin merkezlerinden Necef’i ziyaretinde de “ben Sünni veya Şii değil, Müslümanım” demişti. Bununla ne Sünniliğe düşman olduğunu kast etmişti ne de Şiiliğe. Bilakis bizi yakan mezhep taassubunun aşılması, fitnenin söndürülmesi gerektiğini söylemişti.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanı olarak Erdoğan’ın bu tavrı bu şekilde ifade etmesinden daha doğal bir şey olamaz. Aslında bu tavrın İran tarafından da, S. Arabistan ve diğer Arap ülkeleri tarafından da kararlı bir biçimde benimsenmesi bir çok sorunun çözümüne bizi daha fazla yaklaştırır.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019