Yıldıray OĞUR
“Beni hedef tahtasına koydular, gelen giden vurdu. Bu iftiralar beni, çevremi, ailemi mahvetti. Bu iddialardan sonra emekli oldum ve hayatım tehlikede…”
Hikâyenin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı olması beklenirken emekli edilen bir korgeneral böyle diyecek. Onun gerçekten de “gelenin gidenin vurduğu” hikâyesi ise “Uludere Katliamı”ndan 15 Temmuz darbe girişimine uzanan karanlık bir yolu aydınlatabilir.
19 Şubat 2010 günü video paylaşım sitelerine bir ses kaydı düştü. Ses, tanıdıktı; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ.
https://www.youtube.com/watch?v=d6g0-TKvMk8
Ses kaydında Başbuğ, bir grup askere Kozmik Oda araması iznini nasıl verdiğinden, subayların hatalarının nasıl istismar edildiğine kadar dert yanmaktaydı. Söylediklerinden çok konuşmasının dinlenmesi ve internete yüklenmesiydi dikkat çeken. Genelkurmay konuşmanın bir ay önce Başbuğ’un Brüksel ziyareti sırasında NATO’da görevli üst düzey 20’ye yakın subayla bir araya geldiği, yaverlerin bile olmadığı kapalı bir toplantı sırasında kaydedildiğini açıkladı. Ev sahibi, Türkiye’nin NATO’daki Askerî Temsilcisi olan bir korgeneraldi; Veysi Ağar.
http://www.ntv.com.tr/turkiye/basbugun-da-ses-kaydi-cikti,lBecpE6RKE-BRV3Hn4uYSA
Veysi Ağar’ın adını 9 ay sonra bir daha duydu Türkiye. Kasım 2010’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NATO zirvesi için Lizbon’a gitti. 23 Kasım 2010’da Cihan Haber Ajansı abonelerine şöyle bir haber geçti:
“Türkiye'nin NATO nezdindeki askerî temsilcisi Hava Korgeneral Mehmet Veysi Ağar zirve için Lizbon'a giden Gül'ü karşılamadı. NATO'daki en üst düzey Türk komutanı olan Veysi Ağar'ın zirveden 2 gün önce Lizbon'a geldiği, kendisine ‘Cumhurbaşkanını karşılayacak mıyız?’ diye sorulunca da ‘Ne karşılaması, zaten karısını da alıp gelmiş’ dediği öne sürüldü...”
Korgeneral Veysi Ağar, akşam Samanyolu Haber’deydi.
https://www.youtube.com/watch?v=tu2Ev_c9wow
Köşkten haberi doğrulamayan bir açıklama yapıldı, Cumhurbaşkanı Gül “abartmamak lazım” dedi. Ama Korgeneral Ağar’ın siciline bu haber ikinci bir eksi olarak girmişti artık.
O eksinin etkileri 2011 yılının Yüksek Askerî Şûra’sında görülecekti.
2011 YAŞ’ında en büyük belirsizlik Hava Kuvvetleri Komutanı’nın kim olacağıydı. Teamüllere göre Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralması gereken Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’ydı.
Balyoz planında ve seminerinde adı geçmeyen Orgeneral Bilgin Balanlı’nın adı, 2011’in başında Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nın zemininden çıktığı iddia edilen belgelerde geçti. Belgelere göre Balanlı, Balyoz’la ilgili belgeleri imha talimatı vermişti. Esas ‘zula’ ise Mayıs 2011’de ortaya çıkarıldı. Eskişehir’de Hava İstihbaratçı Hakan Büyük’ün adresinde bulunan belgelere göre Balanlı, Menzil grubunun Eskişehir’deki Bilvanis Çiftliği’ni gizlice izletmiş, oraya giden insanları fişletmiş ve tehdit ettirmişti. Bütün gazetelerde Balanlı’yla ilgili haberler vardı:
http://m.habervaktim.com/news_detail.php?id=184177
http://www.haberturk.com/gundem/haber/634779-iste-komutani-yakan-belge
http://www.sabah.com.tr/gundem/2011/06/08/iste-bilvanis-ciftligi
Balanlı, 30 Mayıs 2011 günü Balyoz davasından tutuklandı.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı için Balanlı’nın ardından ismi geçen 1. Hava Kuvvet Komutanı Korcan Polatsü de benzer bir kaderi paylaştı. Onun da adı Balyoz darbesi soruşturmasında geçmezken, bir yıl sonra Gölcük’ten onunla ilgili de belgeler çıkıvermişti. Haziran 2011’de de o tutuklandı.
Ve Hava Kuvvetleri Komutanı olabilecek üçüncü isim; Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Ziya Güler. Onunla ilgili de yine Gölcük’ten, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı’nı tutuklama görevinin ona verildiğini iddia eden belgeler çıktı. Korgeneral Güler de 21 Haziran 2011’de tutuklandı. Tutuklandıktan sonra YAŞ’a birkaç gün kala bu kez Güler’in 1972’de THKP-C davasından tutuklanmış bir komünist olduğu iddia edildi. (Haber yalanlandı) http://www.timeturk.com/tr/2011/07/29/balyozcu-pasa-hakkinda-iki-ilginc-belge.html
Bu tutuklamalardan sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı için Hava Lojistik Komutanı Korgeneral Mehmet Erten, Hava Kuvvetleri Komutanı Kurmay Başkanı Korgeneral Abidin Ünal, onun ardından terfi sırasında Korgeneraller Veysi Ağar, Rıdvan Ulugüler ve Akın Öztürk gelmekteydi.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları’nın Balyoz davası nedeniyle istifa ettiği YAŞ’ta Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na Mehmet Erten getirildi. Ağar’ın tercih edilmemesini o günlerde gazeteler Lizbon’daki karşılama meselesine bağlamıştı.
Korgeneral Ağar’ın yeni görevi Diyarbakır’daki 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ydı. Komutanlığı Korgeneral Akın Öztürk’ten devraldı.
YAŞ’ın hemen ardından Hava Kuvvetleri’nde orgeneral terfi sıralamasında Rıdvan Ulugüler de tutuklananlar arasına eklendi. (Ulugüler, 2009 yılında emri değiştirilip, Kayseri’deki esnafı fişlediği haberleriyle başlayan, ardından o emri değiştiren subayları Fethullahçı olarak gözaltına aldırmasıyla hipnoz davası olarak anılacak cemaatin ordu içindeki yapılanmasına yönelik soruşturmayı başlatan isim olarak uzun süredir hedefteydi.)
Onun da devreden çıkmasıyla Hava Kuvvetleri’nde bir numaraya talip geriye üç isim kalmıştı. Terfi sırasına göre Abidin Ünal, Veysi Ağar ve Akın Öztürk.
(Akın Öztürk’ten terfide daha üst sırada olan Şirin Ünal da 2010’da emekli olup 2011’den AK Parti’den Meclis’e girdi.)
Artık Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanı olan Korgeneral Veysi Ağar’la ilgili haber yağmurunun yeniden başlaması çok sürmedi.
28 Kasım 2011’de Bugün gazetesinde çıkan haberin başlılığı “Operasyonu yönetecek general nerede?”ydi:
“Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanı Korgeneral Mehmet Veysi Ağar’ın terör örgütü PKK’ya yönelik hava harekâtı yapılırken operasyonu yönetmesi gerektiği hâlde Hadımköy’deki Balyoz sanıklarını ziyarete gittiği anlaşıldı. Üstelik skandal ziyaret için bir CASA uçağının hazırlandığı ve uçuşun kayıtlara ‘malzeme nakli’ olarak geçtiği öğrenildi.”
http://www.samanyoluhaber3.com/gundem/Operasyonu-yonetecek-General-nerede/719287/
Aynı gazetede haberle ilgili çıkan bir köşe yazısındaysa şöyle deniyordu:
“Orduda bu işler böyle oluyorsa, ordunun uçağı ile kendisinin Balyoz sanıklarını ziyaretini ‘Malzeme nakli’ olarak kayıtlara geçiren Korgeneral Mehmet Veysi Ağar kesin orgeneral olur artık. Hiç şüphe yok!” http://www.samanyoluhaber3.com/nuh-gonultas-terfiye-vesile-olan-karakol-baskinlari!/719561/
12 Aralık 2011. Yine aynı gazetenin bu kez Ankara Temsilcisi imzasını taşıyan haber yine Veysi Ağar hakkındaydı:
“Önceki gün Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Batman Hava Üssü'ne gitti. Protokol kuralları gereği kendisini en üst düzeydeki komutanın karşılaması gerekiyordu. Fakat Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korg. Mehmet Veysi Ağar, bakanı karşılamadığı gibi odasından bile çıkmadı. Emir subayı aracılığı ile 'Komutan rahatsız, kriz geçirdi odasında dinleniyor' dedirtti. Oysa ne ambulans çağrıldı ne de hemşire…”
http://www.samanyoluhaber3.com/gundem/o-komutandan-skandal-emir!/722373/
Haberi hem Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz hem de Genelkurmay Başkanlığı yalanladı.
13 Aralık’ta bu kez Taraf’ta bir haber yayınlandı. Habere göre 370 PKK’lının bulunduğu 18 koordinat Hava Kuvvetleri’ne yanlış verilince, F-16’lar dağı taşı bombalamış, PKK’lılar kaçmıştı… Genelkurmay’ın yalanlaması üzerine gazetenin muhabiri bu kez F-16 pilotlarının ifadelerini yayınladı. Şöyle bir notla:
“Haberin ardından Malatya ve Diyarbakır'da konuyla ilgili hareketli saatler yaşandı. Diyarbakır Harekât Merkezi'nde Korgeneral Mehmet Veysi Ağar'ın emriyle Albay Ahmet Kazdal, Taraf'ta yayımlanan belgeleri kimin dışarı çıkarttığıyla ilgili inceleme başlattı.”
21 Aralık’ta yanlış koordinat sonucu vurulamayan PKK’lılarla ilgili ikinci bir haber yaptı gazete. Anlatılanlar bir hafta sonra yaşanacak bir katliama çok benziyordu:
“Gelen istihbaratta 100 kişilik PKK grubu içerisinde faaliyet gösteren 20 kişilik grubun, 25 Ekim günü saat 02:00’da Mordağ Köyü’nün yaklaşık 400 metre civarından geçiş yaptıkları, koordinatlarıyla veriliyor. Ardından da aynı grubun Şemdinli’ye geçiş yapma hazırlığında olduğu belirtilip, operasyon yapılması isteniyor. Tüm bu raporların ardından Atlıhan, kasım ayının ilk haftasında beş sayfalık rapor hazırlayıp, Hava Kuvvetleri’ne gönderiyor. Daha önceki raporlarda koordinatları yanlış verip dağı taşı bombalatan yüzbaşı, bu kez de PKK’lıların bulundukları bölgeleri vermek yerine, ‘Ağır silah mevzilerinin’ ve ‘Barınma yerlerinin’ koordinatlarını bildiriyor. Kendisine ilk istihbarat raporu 18 Ekim’de, ardından 24, 25 ve 26 Ekim tarihlerinde yeni raporlar gelmesine rağmen, yüzbaşı kasımın ilk haftası ‘Harekât Yıldırım’ koduyla rapor düzenliyor. Ekim ayının son haftası bölgede bunca hareketlilik gözlenirken, vaktinde rapor hazırlanmayıp, bölgede bulunan PKK’lıların kaçışı sağlanıyor…”
Haberde yine 2. Hava Kuvvetleri Komutanı Veysi Ağar’a özel bir yer ayrılmıştı:
“Genelkurmay, Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda cadı avı başlattı. Karargâh, olayı soruşturacağına belgelerin nereden, nasıl ve kim tarafından sızdırıldığını tespit etmek için soruşturma başlattı. Bu kapsamda Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri'nde, Korgeneral Mehmet Veysi Ağar'ın emriyle bir ekip kuruldu. Ağar, kendisine bağlı emir subayı Binbaşı Cumhur Çetinkaya başkanlığında, Binbaşı İsmail Gökhan Humalı'dan oluşan ekip, subay ve astsubayları Taraf'ın haberinden sonra sorguya çekip, ifadelerini aldı. Yapılan bu işlem kanunen suç; çünkü sadece savcıların yapması gereken böyle bir işlemi asker yapıyor.”
Ve tam bir hafta sonra 28 Aralık 2011 Uludere’de F-16’lar sınırdan geçen 34 köylüyü PKK’lı diye bombaladı. Bombardımanı gerçekleştiren F-16’lar Diyarbakır’daki 181’inci Üs Filo Komutanlığı’na, o komutanlık da Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’na bağlıydı. 2. Hava Kuvvet Komutanı da Korgeneral Veysi Ağar’dı.
3 Ocak 2012 günü Türkiye Uludere’yi konuşurken yine Taraf’ta “Hatay Üstünde İsrail heronu” başlıklı başka bir haber daha çıktı. http://www.aktifhaber.com/hatay-ustunde-israil-heronu-541137h.htm
Habere göre Hatay’daki askerî tesisler üzerinde dört saat boyunca bir İsrail heronu uçmuş ama müdahale edilmemişti. Sebebi tahmin edeceğiniz gibi;
“Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Harekât Merkezi’nden ısrarla bölgeye uçak sevk edilmesini istiyorlar. Bölgeye iki F-16 gönderiliyor. Kuvvet Komutanlığı’nı Korgeneral Veysi Ağar’ın, Filo Komutanlığı’nı Yarbay Kemal Turan’ın yaptığı bu F-16’lar heronu takip etmekle, çevresinde tur atmakla yetinip, bölgeden uzaklaşıyorlar. Heron inişe zorlanmadığı gibi herhangi bir füze atışı da yapılmıyor... Askerî yetkililerin konuyla ilgili bazı soruları da var. Soruların bazıları teknik ve yetkililerden bunun açıklanmasını istiyorlar:
1) Hawk yani yerden ateş emri sadece 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Veysi Ağar’da olmasına rağmen, ateş emri neden verilmedi?..”
6 Ocak günü ise Korgeneral Ağar’ın bütün bu haberlerle oluşturulan negatif ‘sicili’ni derleyip toplayan bir video internete yüklendi. Sanki ismi tarandığında derli toplu bir arşiv çıksın isteniyordu. Yoksa neden bir Korgeneral için biri oturup şöyle bir video hazırlayıp neden internete yüklesin ki?
https://www.youtube.com/watch?v=-TCAwEjkhZA
Uludere Katliamı’nda Veysi Ağar’ın adının geçtiği ilk haberse olaydan 13 gün sonra Akit gazetesinde çıktı.
“Uludere Olayı’nı gerçekten konuşma vakti” başlıklı köşe yazısında şöyle deniyordu: http://www.aktifhaber.com/o-korgeneralin-bencilligi-mi-engelliyor-544499h.htm
“Ancak bütün bu kritik işlemlerin yapıldığı 2. Ordu Komutanlığı’nda Ağustos 2011 tarihinden bu yana bir gariplik yaşanıyor... Koskoca Türk Silahlı Kuvvetleri, aylardır bir Korgeneralin kaprisini aşarak Malatya’da bir koordinasyon merkezi kuramıyor... Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Veysi Ağar, 16 yıl ağır hapis cezası alan ve Osman Baydemir’in yakın arkadaşı PKK’lı yeğeni Murat Ağar’dan dolayı kasıtlı davranmayacağına göre, neden böyle bir merkezin kurulmasına karşı çıkıyor ve Malatya’da 2. Ordu’da bu merkezin kurulması yönünde yapılan girişimleri önlüyor?..”
18 Ocak 2012 günü bu kez Cumhuriyet gazetesinde gazetenin savunma muhabirinin imzasıyla askerî kaynaklara dayandırılan haberde de tek bir komutanın adı geçiyordu:
“Genelkurmay Başkanlığı’nca yürütülen idari tahkikat kapsamında hazırlanacak dosyada, F-16 uçaklarının bağlı olduğu 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nın başındaki isim olan Korgeneral Veysi Ağar’ın ifadeleri de yer alacak…”
https://www.acikgazete.com/pilotlar-yazl-emirle-vurmu/
9 Nisan 2012 günü internete yine bir ses kaydı düştü. https://www.youtube.com/watch?v=dBh3Uswm82c
İlk olarak habervaktim.com sitesinde çıkan ses kaydı, Hatay Kurtnasır tepesindeki radardan görülen bir hava cisminin vurulup vurulmamasıyla ilgili subaylar arasında geçen ses kaydıydı. Bunun İsrail heronu olduğu iddia edildi. Gerisini haberlerden okuyalım:
“İlk olarak video paylaşım sitesi dailymotion.com’da yayınlanan ve www.habervaktim.com’da yer alan ses kaydındaki kişilerin Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi (BHHM) Amiri Albay Ahmet Kazdal ile 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Veysi Ağar’ın emrindeki subaylar olduğu iddia ediliyor. Korgeneral Ağar’ın sorumluluğunda olan güney sınırımızın, İsrail heronları tarafından sürekli ihlal edildiği yönünde basında çok sayıda haber çıkmış, ancak Genelkurmay Başkanlığı bu iddiaları hep yalanlamıştı. İşte dün internete konulan şok ses kaydı, bu iddiaları net bir şekilde doğrularken, ‘ihanete varan’ emri de su yüzüne çıkarıyor…”
http://www.ankarahaber.com/haber/2-Heron-ihaneti/107950
http://www.yenisafak.com/gundem/casus-herona-mudahale-edilmedi-377207
3 gün sonra Akit’te çıkan devam haberdeki öfkeli dil dikkat çekiciydi:
“Diyarbakır'da 2. Hava Kuvvetinde 36 subay ve astsubay sorgulanırken, skandalın asıl sorumlusu olarak gösterilen Albay Ahmet Kazdal ve Korgeneral Veysi Ağar'ın bu işlemin dışında tutulduğu belirtiliyor. Terörle mücadele eden alt rütbedeki subay ve astsubaylar suçluymuş gibi saatlerce sorgulanırken; Yetkililer Korgeneral rütbesindeki bir subayın sadece Genelkurmay Başkanlığınca soruşturulabileceğini bildirdiler. Bu arada Korgeneral Ağar'ın yaklaşık 40 gündür birliğinde olmadığı, Diyarbakır'a uğramadığı, İzmir Özdere Yazlık Kampı'nda kaldığı edinilen bilgiler arasında. Ağır bir bel fıtığı ameliyatı geçiren Ağar'ın, kalp hastası olan eşiyle birlikte Özdere kampında kaldığı; iç güvenlik tazminatı olan aylık 780 TL'yi de aldığı ifade ediliyor. Terörle mücadelede bahar ayları ile en kritik döneme girilirken, Ağar'ın İzmir'de bulunması da tepki topluyor. Yakın çevresine bir hafta içinde Diyarbakır'a gideceğini, yoğun hava harekâtı sonucu vücudunu dinlendirmek için İzmir'e geldiğini söylediği öğrenilen Korgeneral Veysi Ağar'ın, basında çıkan haberlerle ilgili kimsenin yorum yapmaması emri verdiği bildirildi…”
Bu da yine aynı gazetede bir köşeden;
“Radara yakalanan İsrail heronu değil, Veysi Ağar’dı aslında.
Veysi Ağar denen kişi, derhal terörle mücadele bölgesindeki kritik görevlerinden alınmalı.”
http://www.habervaktim.com/yazar/49575/radara-takilan-komutan.html
Ses kaydı ve Veysi Ağar üzerine öfkeli yazılar bir ay sonra bile çıkmaya devam etmişti. 22 Mayıs günü Bugün gazetesi Ankara temsilcisinin yazısı gibi;
“İnternette yayınlanan ses kayıtlarına göre pilotlar hedefe kilitlendiklerini söyleyip 'vur emri' beklediklerini söylüyorlar. Ancak Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korg. Veysi Ağar ve 2. Hava Kuvveti BHHM Amiri Kur. Albay Ahmet Kazdal'ın bir türlü izin vermemesi sonucu önceki olaylardaki gibi 'işlerini bitiren' uçaklar gözden kayboldular... Pilotlar, radar görevlileri hedefi açıkça gördüklerini söylüyorlar ama Ağar ve ekibi gerekli talimatı vermiyor. Acaba neden?” http://www.aktifhaber.com/israilin-hatay-merakinin-sirri-ne-607504h.htm
23 Mayıs günü, bu kez top İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’deydi. NTV canlı yayınına çıkan Şahin beş ay önceki ‘Uludere Katliamı’ ile ilgili çok önemli bir bilgiyi ilk kez açıkladı;
“O anda emri Ankara’da Hava Kuvvetleri'nde o görüntüleri analiz eden komutanlar vermiştir."
http://www.ntv.com.tr/turkiye/sahin-uluderede-vur-emrini-komutan-verdi,y6_a3kLa5ECt8LJ54OfQ6Q
İçişleri Bakanı’nın kastettiği komutanların kim olduğu ise ertesi günkü gazetelerden okuyalım:
“Uludere'de vur emri kararını veren komutanların kim olduklarına SABAH ulaştı. Bombalama Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Nezih Damcı, Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı Korgeneral Ateş Mehmet İrez ile Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanı Korgeneral Mehmet Veysi Ağar'ın analizleri ve talimatları sonucu gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre, bölgede terörist unsurların bulunduğuna dair istihbaratların gelmesinin ardından bölgeye heronlar gönderildi. Damcı ile İrez Ankara'ya gönderilen görüntüleri canlı olarak izleyip Ağar ile bilgileri paylaştı. 3 komutan, yaptıkları değerlendirme sonucu bölgenin bombalanması kararını alıp, emri verdiler.” http://www.sabah.com.tr/gundem/2012/05/24/vur-emrini-goruntuleri-izleyen-komutanlar-verdi#
Cumhuriyet gazetesinin savunma muhabiri de aynı isimlere ulaşmıştı:
“İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’nin ‘Uludere’deki ‘vur’ emrini Hava Kuvvetleri Komutanlığı verdi’ yönündeki sözleri, dikkatlerin Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı Tümgeneral Ateş Mehmet İrez ve operasyonu düzenleyen Diyarbakır’daki filoların komutanı 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Veysi Ağar’a çevrilmesine neden oldu.” http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/2012/5/25/5.xhtml
Artık ağustostaki Yüksek Askerî Şûra Toplantısı’na çok az kalmıştı.
Ve 22 Haziran 2012 günü 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’na bağlı, 7. Hava Jet Üssü’nden kalkan RF-4E Phantom uçağı Suriye üzerinde keşif yaparken düşürüldü. İki pilot şehit oldu. Uçağın bağlı olduğu 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nın başında hâlâ Korgeneral Veysi Ağar oturuyordu.
2013’ün ilk günleri şehit pilotlardan Hasan Aksoy’un babası olayda ciddi ihmaller olduğu iddiasıyla avukatıyla birlikte basının karşısına çıktı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Hava Kuvvetleri Komutanı hakkında suç duyurusunda bulunan avukatın adı Mehmet Katar’dı. Katar, aynı zamanda TUSKON’a bağlı Güngören Sanayici ve İşadamları Derneği’nin de başkanıydı.
Ve bu şartlarda Yüksek Askerî Şûra toplandı. Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet Erten koltuğunda kaldı.
Komutanlık için adı geçen Korgeneral Ağar, 2008 yılında korgeneralliğe terfi etmişti. 4 yıllık rütbede bekleme süresini doldurduğu için bu yıl TSK kadrolarında kalabilmesi için ya terfi etmesi ya da temdit alması gerekiyordu. Hava Kuvvetleri’nde 2 orgeneral kadrosu dolu olduğu için kimse bu rütbeye terfi edemedi. Terfi sıralamasında Ağar’dan üstte olan Korgeneral Abidin Ünal temdit alırken, Korgeneral Veysi Ağar emekliye sevk edildi. Böylece geleceğin Hava Kuvvetleri Komutanlığı için üç isimden biri daha gitmişti. Geriye iki isim kalmıştı; Korgeneral Abidin Ünal ve terfi sırasında Veysi Ağar’dan aşağıda olan Korgeneral Akın Öztürk.
Ertesi gün gazetelerde Korgeneral Ağar’ın Uludere ve Suriye’de düşen jet yüzünden emekliye sevk edildiği haberleri çıktı. Muhafazakâr gazetelerde ise Ağar’ın Cumhurbaşkanı Gül’ü Lizbon’da karşılamadığı, Savunma Bakanı’na brifing vermediği, İsrail heronunu düşürmediği… gibi daha uzun bir liste sıralanıyordu.
http://www.dha.com.tr/o-komutan-gitti_347622.html
Haberler üzerine Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yapmak zorunda kaldı;
“Birkaç gündür bazı basın yayın organlarında, 2’nci Hava Kuvveti Komutanı’nın emekliye ayrılmasını çeşitli olaylarla ilişkilendirme gayretleri görülmektedir. Emeklilik işleminin basında yer alan olaylarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.”
http://www.haberturk.com/gundem/haber/766902-genelkurmaydan-o-general-ile-ilgili-aciklama
Emekliye sevk edilen Veysi Ağar ise Vatan gazetesine konuştu. Haberden okuyalım:
“Geleceğin Hava Kuvvetleri Komutanlığı için adı geçerken YAŞ kararıyla emekli edilen Korgeneral Ağar;
‘Uludere olayının benimle ilgisi yok. Talimat gelir, biz görevimizi yaparız. Beni hedef tahtasına koydular, gelen giden vurdu. Bu iftiralar beni, çevremi, ailemi mahvetti. Bu iddialardan sonra emekli oldum ve hayatım tehlikede.
Bakan Bey’in (İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin) Uludere olayı sonrası havacı komutanlar diye bir ifade kullanmasının ardından çeşitli yerlerde bizim de adımız geçti. Ben nasıl sınır ötesi bir operasyona karar verebilirim? TSK’da heron görüntülerini ihtiyacı olan herkes izler. Askerî ve sivil olarak bu konuda yasal süreç sürüyor. Bu nedenle bu konuda daha ayrıntılı konuşmak istemiyorum. Bu olayın benimle ilgisi yok, talimat gelir biz görevimizi yaparız.’
(Lizbon’a giden Cumhurbaşkanı Gül’ü ve Batman Hava Üssü’nde Millî Savunma Bakan İsmet Yılmaz’ı karşılamadığı iddialarıyla ilgili) ‘Orada ne Cumhurbaşkanımız beni çağırdı ne de haberim oldu. Zaten karşılama heyetinde kimlerin olacağı belli o heyette ben yokum. Zaten olaydan sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, benim ihmalim olmadığı ortaya çıktı. Millî Savunma Bakanımızı karşılamadığım da iddia edildi. Bu konuyu Bakan Bey de açıkladı. Rahatsızlandığım için gidemedim. Aksi nasıl olur, kimin haddine gitmemek!..
Üzerime heron iftirası da atıldı. İnternet sitelerinde benimle hiç ilgisi olmayan ses kayıtları yayınlandı. O kayıtlardaki sesin bana ait olduğu iddia edildi. Benim olduğum iddia edilen ses kayıtlarındaki bir hadisede ben hastanede yatıyorum, bunun belgeleri var. Orada bile adımı koyup, hiç ilgisi olmayan durumlarda beni ön plana çıkarttılar…”
http://www.gazetevatan.com/-hedef-tahtasina-kondum---472233-gundem/
Ve 2013 YAŞ’ı. Korgeneral Abidin Ünal’ın Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na kesin gözüyle bakılıyordu.
Ama o YAŞ’tan iki hafta önce eşini de alarak sivil kıyafetlerle Yargıtay’daki bir temyiz duruşmasına gitti. Kendisinden önce Hava Kuvvetleri Komutanı olması gereken isimlerin de yargılandığı Yargıtay’daki Balyoz davası temyiz duruşmasına. “Peki YAŞ’ı etkilemez mi?” diye soranlara;
"İnsani, vicdani, ahlaki görevimi yapıyorum. Bundan dolayı önüm kesilecekse kesilsin, onur olur” dedi.
Dediği gibi oldu, önü kesildi. Sürpriz bir şekilde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na Akın Öztürk atandı.
Ertesi gün bir gazetenin manşeti şöyleydi; 4 yeni komutan için kriter demokrasi kıdemi: YAŞ’ta askerî teamüle ince ayar: Darbe eğilimli komutanlar tasfiye edildi, demokrasiye saygılı komutanların önü açıldı.
http://www.memurlar.net/gazeteler/2013/8/4/sabah/
Hava Kuvvetleri’nde Hasan Aksay istifa etti. Onun yerine Hava Kuvvetleri Komutanı olacak isimler (sırasıyla) Bilgin Balanlı, Korcan Polatsü, Ziya Güler, Rıdvan Ulugüler tutuklandı.
Mehmet Erten Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. İki orgenerallik kadrosu için geriye üç isim kalmıştı. Terfi sırasına göre Abidin Ünal, Veysi Ağar, Akın Öztürk. Eğer bu sıralamaya göre terfiler yapılsaydı, önce Abidin Ünal, ardından da Veysi Ağar Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Akın Öztürk de muhtemelen emekli edilecekti.
Ama bir el devreye girdi ve bu kariyer planlamasını bozdu.
“Gül’ü karşılamadı”dan, “Bakanı karşılamadı”ya, Başbuğ’un ses kaydından, “İsrail Heron’unu düşürmedi” ses kaydına hatta “yeğeni PKK’lı”dan, “PKK’lıları vurdurmadı, yanlış koordinat verdi”ye kadar hakkında söylenmeyen kalmadı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yolunu tıkayan ve Akın Öztürk’ünkini açan esas iki olay ise Uludere Katliamı ve Suriye’de Türk jetinin düşürülmesiydi.
Bu büyük iki olayı, bu terfilere bağlayacak elimizde bir delil yok.
Ama Akın Öztürk’ün sonu, şüpheyi tetikliyor.
Akın Öztürk, 2015 yılı YAŞ’ında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı Abidin Ünal’a devretti. Ama onu koruyan el yine devredeydi. Teamüller aşılıp, YAŞ üyesi olarak ordunun içinde bir orgeneral olarak kalması sağlandı. (Böylece Eskişehir’de bir orgeneralin başına, olması gereken muharip komutanlığa korgeneral rütbesinden atama yapıldı.)
Teamül dışına çıkılarak Eskişehir Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı olan Korgeneral Mehmet Şanver’in 15 Temmuz akşamı kızının Moda’da düğünü vardı. Düğünün davetlilerinden biri de Korgeneral Şanver’in çok yakın arkadaşı olan Orgeneral Akın Öztürk’tü.
Ama son altı yılda yaşanan tuhaf ve korkunç olaylarla önündeki 6 komutanı ekarte etmiş orgeneralin, o gece yakın arkadaşının en mutlu gününden daha önemli bir işi vardı...
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
10.11.2025