Erol KATIRCIOĞLU
Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) yakından izleyenler, cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra parti içinde olağanüstü bir kurultayın toplanması talebine kadar gidebilecek sıkıntıların doğabileceğine ihtimal veriyorlardı. Bunun bir nedeni cumhurbaşkanı adaylığı için muhafazakâr bir kişinin seçilmesine olan ve yeterince ifade edilememiş tepkiler kadar, on ay sonra yapılacak milletvekili seçimlerinde bazı kişilerin yeniden aday gösterilmeyeceğine dair işaretlerin artması olmuştu. Bu kişilerin başında da, cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra, rahatsızlık su yüzüne çıktığında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “yakamızdan düşsünler” dediği “ulusalcı milletvekilleri” geliyordu.
Nitekim olanlar oldu ve bu milletvekilleri, cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun istifası ve olağanüstü kurultay talebiyle kamuoyunun önüne çıktılar. Kılıçdaroğlu’nun da hiç uzatmadan parti içi tartışmalara son vermek için (2015 seçimlerini düşünerek) muhaliflerin yeterli imzaları toplamalarını beklemeksizin genel başkan olarak kendisinin kurultay çağrısında bulunmasıyla bugüne gelinmiş oldu.
Dolayısıyla bu kurultay restleşmesinin CHP’nin parti olarak yaşadığı sorunlara cevap olmasını beklemek aşırı iyimserlik olur. Bu sorunların neler olduğu bir yana, parti içinde ve dışında böyle bir hazırlık olmadığı da ortada. Daha doğrusu hazırlık olsa bile bunun geç kalmış bir hazırlık olduğu çok açık. Çünkü CHP’nin parti olarak sorunları on ay gibi kısa bir sürede çözülebilecek sorunlar değil. O nedenle de yapılacak kurultay, bir “yenilenme” kurultayından çok “genel başkan”ın parti içindeki “kredibilitesini” ve “meşruiyetini” artırmaya yönelik bir kurultay olacaktır.
Fakat burada, kurultay talebinin “ulusalcı milletvekilleri”nden gelmesine rağmen Kılıçdaroğlu’nun bunu bir fırsat olarak değerlendirip kurultayı kendisinin toplamasının başka bir nedeni olabilir mi, diye de sormamız gerek. Doğrusu ben bu sorunun cevabının Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) cumhurbaşkanı seçiminde elde ettiğiseçim başarısı olduğunu düşünüyorum.
Şöyle ki; CHP’de ilk önemli politika değişimi olan “ortanın solu” politikasının tartışılmasında ve daha sonra benimsenmesinde, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 1965 seçimlerinde 15 milletvekiliyle meclise girme başarısı yatmaktaydı. 1960’larda sol ve sosyalist fikirlerin toplumda yaygınlaşıyor olması yanısıra TİP’in elde ettiği bu seçim başarısı, CHP’nin yeni bir arayışa girmesine neden olmuştu. Nitekim bu arayış da bir yıl sonra 1966’da, 18. Kurultay’da “ortanın solu” politikasının (sosyalizmden farklı olduğu vurgusuyla da olsa) benimsenmesine yol açmıştı.
Kısacası, nasıl ki 1960’larda CHP dışındaki solun toplumdan destek alması CHP’nin de “sol”a yönelmesine yol açmışsa, öyle anlaşılıyor ki bugünün CHP’si de, kendi dışındaki solun, yani HDP’nin popülerleşmeye başlamasından etkilenerek daha sol bir siyasete yönelmeyi arzu etmektedir. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ulusalcı milletvekillerinin olağanüstü kurultay talebini sektirmeden kabul etmesi ve bu çağrıyı kendisinin yapması da böyle açıklanabilir.
Klıçdaroğlu ne yapmak istiyor?
Kılıçdaroğlu’nu tanıyanlar onun daha çok “sosyal demokrat” bir kişilikte olduğunu söylerler. Bu anlamıyla Deniz Baykal’dan çok Bülent Ecevit’e benzer bir liderdir. Ne var ki genel başkanlığa geldiği yıllarda Türkiye siyasetinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hegemonyası oluşmuş, CHP’de ise Baykal liderliğinde AKP ve Erdoğan karşıtı sert bir söylem benimsenmişti. Siyasete İstanbul Belediye Başkan adaylığıyla atılan Kılıçdaroğlu ise bu sert siyaset ortamına inat topluma ülkenin “Gandi”si olarak sunulmuştu. Bilindiği gibi Gandi, Hindistan’ın bağımsızlığını sağlayan bir lider olarak “pasif direniş” gibi siyasi mücadeleye barışçı yöntemleri sokmuş bir kişiydi.
Kılıçdaroğlu ile Gandi arasında kurulan bu anlamlı ilişki, ilk zamanlarda, Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine de uygun görünmüşse de, bir süre sonra genel başkanlığa gelişiyle birlikte Kılıçdaroğlu’nun Baykal’laşmasına tanık olundu. Yapılan bütün seçimlerde önce sert, sonra yumuşatıcı bir üslup benimseyen Kılıçdaroğlu, bu nedenle de kimilerine göre “tutarsız” bir liderlik sergiledi.
Kılıçdaroğlu bu kurultay çıkışıyla, her ne kadar, ulusalcı milletvekillerine “Yakamızdan düşsünler!” diyerek bir tasfiye yapacağı izlenimi vermişse de, asıl istediğinin kendi liderliğinin parti içinde mutlak kabulünü sağlamak olduğu ileri sürülebilir. Çünkü liderliğinin kabulünü sağlamakla, uzun zamandan beri eleştirilerden korktuğu için atamadığı adımları atmak, birlikte çalışmak isteyip de çalışamadığı kişileri partinin ön saflarına getirmek istiyor olabilir. Bu kişilerin ise “ulusalcı” olmaktan çok “sosyal demokrat” olarak bilinen kişiler olacağı ise kesin.
CHP’de muhalefet ve ideoloji sorunları
Muharrem İnce’nin genel başkan adayı olması ise Kılıçdaroğlu muhalefetinin çapını gösteren bir olaydır. Çünkü, İnce’nin ne “muktesabatı” ve ne de “liderlik” özellikleri CHP’nin liderlik koltuğuna oturmak için uygundur. Ama ne var ki parti içinde Kılıçdaroğlu’nun birlikte çalışmak istemediği bazı kişilerin İnce’nin yanında yer alması da kaçınılmazdır. Bu nedenle de parti içinde muhalif bir dalganın yükseleceğini söylemek mümkündür.
Nitekim son günlerde, yükselen bu muhalefet dalgası içinde parti büyüklerinin önemli bir kesiminin de olacağı konuşulmakta, kimlerin nasıl çabalar içinde oldukları yazılıp çizilmekte. Fakat bilmek gerekir ki, CHP’de siyaset yapmanın bir formu olarak kimileri de öne çıkmadan muhalefetlerini sürdüreceklerdir. Örneğin eski genel başkan Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu’ndan memnuniyetsizliği bilinse de İnce’nin yanında açık bir biçimde tutum alacağını beklemek de doğru olmaz.
CHP’nin cumhurbaşkanı seçimlerinde “muhafazakâr” bir aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu seçmiş olması partide olduğu kadar basında da “CHP’de ideoloji” sorununu gündeme getirdi. CHP’nin neredeyse gelenekselleşmiş yüzde 20-25 bandından çıkıp gerçek bir iktidar alternatifi olabilmesi, “laik, batıcı, modern” kesimlerin dışındaki kesimlerden de oy almasıyla mümkündü. Öte yandan toplumun yüzde 50’ye varan kesimi ise “muhafazakâr AKP”ye, diğer kısmı ise milliyetçi siyasetlerle, Kürt siyasetine oy vermekteydi.
Nitekim kendisine yöneltilen bir eleştiriye Kılıçdaroğlu, “Ne yani ithal seçmen mi getireceğiz?” diyerek partisinin bu sıkışmışlığını dile getirmişti. Türkiye’de bir zamandan beri giderek yükselen “kimlik siyaseti”, AKP’yi dindar ve muhafazakâr kimliğin partisi haline getirirken, CHP’yi de “laik, batıcı, modern” kimliğin partisi haline getirdi. Bir başka deyişle her iki parti de toplumdaki doğal tabanlarının üzerine oturdular. Ama ne var ki dindar-muhafazakâr kesimin toplumda sayıca daha fazla olması, AKP’yi yüzde 45-50’ye yakın bir oyla iktidara taşırken, CHP’yi de yüzde 20-25 bandına mahkûm etmekteydi. Dolayısıyla CHP’nin, bir anlamda Türkiye sosyolojisinin getirip soktuğu bu çıkmazdan çıkışının bir yolu, doğal olarak “dindar-muhafazakâr” kesimlerden de oy almaya çalışması olmalıydı. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak seçilmesi de bu yüzdendi.
Aslında CHP’nin bu türden “sağa”, “dindar ve muhafazakâr kesimlere” yönelmeye çalışması da yeni değildi. Daha önce Baykal zamanındaki “çarşaf açılımı” da bu türden bir açılımdı. Ama ne o açılım tutmuştu, ne de bu seferkinin tutmasının bir garantisi vardı.
Aslında CHP’deki ideoloji sorunu, bir kimlik olarak “laik, batıcı, modern” kimliğin sorunudur. Bu kimlik, cumhuriyeti kuran ve cumhuriyet tarafından kurulan bir kimliktir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, ülkeyi şu ya da bu biçimde bu kimlik mensupları yönetti. Ama bir azınlık kimlik olarak nasıl oldu da çoğunluğu yönetti, diye sorulacak olursa bunun cevabı “vesayet rejimi” dediğimiz askerin rolünün olduğu cumhuriyet rejiminde aranmalıdır.
Vesayet rejimi, siyaset üzerinde her zaman askerin gölgesinin olduğu; askerin, kurucu ilkelerin dışına çıkılan her durumda (ki bu neredeyse her on yılda bir olmuştur) siyasi sisteme müdahale ettiği ve her seferinde de yönetimi yeniden “laik, batıcı, modern” kesimlere verdiği bir rejim özelliği göstermiştir.
Vesayet rejiminin geriletildiği şu günlerde ise CHP’nin parti olarak, ama daha da önemlisi “laik, batıcı, modern” kesim bireylerinin tümünün, kendi mensup oldukları kimliğin aslında azınlık bir kimlik olduğunu, bugüne dek ülkeyi yönetiyor olmalarının asıl nedeninin “asker”in sistem içindeki varlığı olduğunu görmeleri gerekiyor.
Ancak böylelikle toplumun önüne, insanların kendi hayallerini de içeren yeni bir toplumsal tahayyül koymaları mümkün olabilir. CHP’nin "ideolojik sorunu" denilen sorunun temelinde de bu yatmaktadır. Kurultayın böyle bir tartışmayı göze alması istense bile pek mümkün görünmüyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yüzleşme ve Hakikat Komisyonu şart!
23.07.2025 - Yeni milliyetçilik ve Öcalan
19.06.2025 - Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
adalet güneşin doğduğu sabah
sayın nihat bey: yazılarınızı başından beri takib etim çoğu zaman size pravaktör, vehabi, şii, talibancı, veya bu adam uzayda mı yaşıyor dedik. ne bizde osmanlı sevgisi bıraktın nede cumhuryet nede tarikat; sizin tabirinizle kuran merkezine döndük kafamızı kurcalayan her soruyu kurana götürdük baktık ki söylediklerin hepsi hakikat. elinize, zihninize ve gönlünüze sağlık. kaleminiz tükenmesin...
sedat kayapınar
Gerçekten çok doğru bir konu nihat bey. Eşsiz yorumunuzu tebrik ederim. Sizi sürekli takip etmekteyim.
Ad Soyad Giriniz...
hi