Kemal CAN
1 Mayıs’ta Taksim’i işçilere yasaklama heves ve inadı, sokağa çıkmanın yasak olduğu günde bile eksik kalmadı. Meydana çelenk koyup açıklama yapmak isteyen DİSK başkanları gözaltına alındı. Güvenlik görevlileri çelengin çiçeklerini yolarak (oysa 96’da Kadıköy’de lalelere yapılanları hiç unutamamışlardı) “kamu düzenini ve güvenliğini” tesis ettiler. Sosyal mesafe kurallarını ihlalden korumaya çalıştıkları insanları karga tulumba ekip arabalarına doldurup, yeterli iş yükü yokmuş gibi iki tur hastanelere taşıyıp “sağlık raporu” da aldırdılar. Ardından onları serbest bırakmadan önce Türk-iş heyetinin Taksim anıtına çelenk koyduğu haberini de servis ettiler. Kamu kararlılığı, yasak ve izin kriterleri ancak böyle açık gösterilirdi. Bir grup milletvekili çelenkten kalanları meydana ulaştırmayı başardı ve “evde kalamayan” işçilerin çalışmaya devam ettiği bir işçi bayramını daha böyle geçtik. Geriye “nerede kalmıştık” dedirten bir resim bıraktı.
Son günlerde “kutuplaştırma geri geldi”, “siyaset yeniden sertleşiyor” şeklinde başlıklar görüyoruz. Hatta siyasilerin neden yeniden buna ihtiyaç duyduğu konusunda değerlendirmeler yapılıyor, tartışmalar yaşanıyor. Durumu erken seçim habercisi olarak görenler de seçim olmayacağının garantisi olarak görenler de var. Aslında giden ya da normalleşen bir şey olmadığı için “yeni veya yeniden” durumu söz konusu değil. Epey uzunca bir süredir temel niteliği değişmeyen dengesiz ve öyle olduğu için dalgalı bir iklimdeyiz. “Mevsim normallerinde” görülen küçük oynamalar veya arada sırada yaşanan biraz boşlama/ihmal, havayı değişmiş gibi gösteriyor. Hava dönmese de “hissedilen sıcaklıklar” farklı oluyor. Belki “değişmesini” (öyle görünmesini) isteyenler gerçeği biraz fazla büküyor. Bu iklimin konjonktüre bağlı küçük değişimleri, yapısal özelliklerinin hep aynı kalmasını engellemiyor. Ayrıca bu dalgalı hal, yeknesaklığın yıkıcılığından koruyarak durumun sürekliliğine hizmet ediyor.
Yaşananlar, ara verilmiş, geri çekilmiş şeylerin tekrarından ziyade, seviye ve ölçek değişimiyle ilgili gibi duruyor. Bu haliyle de yeni doz, bir tazelenme, yeni ivme görüntüsü veriyor. Siyasetin sosyal medyaya taşınması ve tamamen bu mecraya sıkışmasıyla birlikte, saldırganlık dozu arttı, seviye irtifa kaybetti. Daha önce maaşlı ve maaşsız troller eliyle yürütülen kampanyalar, artık kendileri trol haline dönüşen siyasetçiler tarafından bizzat yürütülüyor. Sosyal medyada linç organizatörlerinin rütbesi yükseliyor. Örneğin MHP Genel Sekreteri, CHP Grup Başkanvekili’ni açıktan tehdit edebiliyor. AKP İstanbul İl Başkanı aynı ilin CHP İl Başkanı’nı “bu mevsimde boğazın suları serindir” diye “uyarıyor”. Sosyal medyaya taşınmış olan siyasi gerilim, bir dil ve üslup sorunu olarak da kalmıyor. Buradan başlayan/başlatılan kampanyalar, görevlerini yapmak için bu işaretlere odaklanmış kamu görevlileri tarafından soruşturmalar, yasaklamalar ve cezalarla tamamlanıyor.
Sosyal medyada çıkartılan küçük bir gürültü veya herhangi bir paylaşımın “emniyet genel müdürlüğü” adresini ekleyerek sanal ihbara dönüşmesi hemen sonuç veriyor. Son yıllarda pek çok yargılamanın ana delili haline gelen “isimsiz ihbarlar” veya “gizli tanıklar”, sosyal medya kampanyalarında boy gösteriyor. Bu kampanyalara resmi (veya uygun siyasi) bir aktörün dahil olmasını emir sayan güvenlik ve yargı bürokrasisi, hemen harekete geçiyor. Fahrettin Altun’un imara aykırı işlemlerini haber yapan gazeteciler ifadeye çağrılıyor, habere erişim yasaklanıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın kınayanlar, Ali Erbaş’a değil “halkın bir kısmına”, dine ve devlete saygısızlık suçuyla kovuşturuluyor. RTÜK artık kitabına uydurma gereği bile duymadan keyfi cezalar yağdırıyor. Ekmek dağıtmak bölücülük, “iktidar değişsin” demek darbe çağırmak olarak nitelendiriliyor. Siyasette, üniversitelerde, yargıda yapıldığı gibi sivil toplum alanında da saldırılar yoğunlaşıyor. Bakınız; oda ve baro yönetimleri için yasa değişikliği hazırlığı.
Sosyal medyadaki seviye kaybı ve ölçüsüzlük, kavramları ve olgular arasındaki nedensellik bağlarını da bozuyor. Mesela Ali Erbaş’ın ileri sürdüğü “ilahi hüküm” meselesi çok çarpıcı bir tablo ortaya koydu: İktidarın ve “hassasiyetlerini” herkese dayatmak konusunda tavizsiz olanların, “toplumun diğer kısımlarını” aşağılamak (suçlamak) konusunda sınırsız “özgürlük” talep ettiklerini ve buna “saygı” beklediklerini gördük. “İlahi hükme” yaslanma iddiasının mesnetsiz suçlamayı, açık ayrımcılığı mümkün ve meşru kılabileceğine inanmamız istendi. Aynı şekilde uzunca bir süredir iktidarı eleştirmek ve olası bir değişimden bahsetmek, vesayeti veya darbeyi çağırmak suçlamasıyla karşılanıyor. Bu yaklaşım, sadece muhalefeti kriminalize etmek için elverişli değil: Mevcut iktidarın “normal” siyasi yollarla değiştirilemez olduğu kanaatini pekiştirmeye de yarıyor. Muhalefet cephesinde, çok sert bir eleştiriymiş gibi yapılan, “bundan sonra seçim olmaz” veya “bunlar seçimle gitmez” iddialarında olduğu gibi.
Popülist otoriter iktidarlar ve onun temsil ettiğini iddia ettiği her şey, sadece ezici çoğunluğun tercihleri olarak gösterilmiyor, aynı zamanda onlara ilişkin her türlü sorgulama (itiraz) suçlama konusu yapılıyor. Trump’ın her hoşlanmadığı soru için “yalan haber” demesi alay konusu olacak bir tik değil. Suçlama kalıbının en hafifi, “çoğunluğun (memleketin) değerlerine yabancı olmak”. Oysa bazen endişe ve o endişeye bağlı itirazlar, yabancılıktan değil tam tersi çok iyi tanımaktan kaynaklanıyor. Ayrımcılık, şeytanlaştırma, düşmanlaştırma konusunda “değer veya hassasiyet” diye sunulan, arka çıkılan ve yol verilen fütursuzlukların, nasıl akıl almaz kıyıcılıkta sonuçlar vermiş olduğu “uzak” bilgiler değil. Otoriter, totaliter eğilimler, kendi kontrolleri dışında söz söylenmesini kısıtlamaya çalışıyor, sonra bazı sözlerin söylenmesini mecbur ediyor ve en sonunda da bütün olup bitenin karşısında susulmasını istiyor. İstenmeyen söz söylenemez. İstenen biçimde söz söylemek mecburi. Sükut –suç ortaklığı veya itaat gerekçesiyle olması fark etmez- tek seçenek.
Korona salgının dünyaya neler yapacağıyla ilgili tartışmalarda, “otoriterliği güçlendirmesi” olasılığından çok bahsedildi. Popülistlerin bunu fırsat olarak kullanabilecekleri, tarihteki benzer örneklerle anlatıldı. Galiba popülistler, otoriterlik heveslileri ve ölçüyü artırmayı düşünenler, bu yorumlardan çok etkilendiler, cesaretlendiler: “Bizim böyle yapmamız lazımmış, zaten olması gereken buymuş” dediler herhalde. İşin şakası bir yana, hem dünyada hem Türkiye’de, salgının yarattığı otoriterlik fırsatlarını aşan gelişmelere tanık oluyoruz. Sosyal mesafe kuralı ve izolasyon gerekleriyle kuşatılmış, dar alana sıkıştırılmış yakın bir zamanda kendisine hareket alanı açamayacak bütün muarızlarını (kesim ve kavram) bastırmaya yönelmiş görünüyorlar. Muhalefet belediyelerine dönük kayyım atamadan kayyım yönetiminin, sadece onların önünü kesmekle sınırlı olmayan “yerel iktidar” tartışmasına çevrilmesi önemli bir örnekti. “Çoğunluk değerlerine” saygı mecburiyetinin nasıl tuzaklar açacağını da gördük. Yüksek makamların bizzat yürüttüğü linç hamlelerinin sanal alanda kalmayan sonuçlar vermeye başladığını da izliyoruz. Devamını düşünmeye pek heves kalmıyor.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025