Sezin ÖNEY
Kuzey Kıbrıs’ta, Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi, Ada için gerçekten de “yeni” bir dönemin başlangıcı olabilir.
Zira Akıncı, gerek seçim kampanyası boyunca, gerekse de seçildikten sonraki ilk konuşmalarında verdiği mesajlarda, Türkiye siyasetinde unuttuğumuz –belki de tam anlamıyla hiç sahip olamadığımız bazı şeyleri “hatırlattı”: çözüme odaklılık, rasyonalite, serinkanlılık, net politik gündem ve uzlaşmacılık.
Akıncı, “tarafsız, bağımsız, tüm partilere eşit uzaklıkta bir cumhurbaşkanı olmayı, kendi ayakları üzerinde duran bir Kıbrıs’ı idealini ve Kıbrıs Sorunu’nda, Güney Kıbrıs- Yunanistan- Türkiye’nin hep beraber ‘kazanacağı’ bir barış ortamı yaratmayı” politik hedefi olarak ortaya koyuyor.
Kutuplaşma bataklığına sapmadan, diyalog yoluyla, hedefler üzerinden ortaklaşarak, toplumsal ve uluslararası sorunları çözme.
Aslında, siyaset da tam anlamıyla bu değil mi?
Olmayabiliyor.
Türkiye’de “yeni” diye sunulanın, eskiyle beterinin sentezinden başka bir şey olmadığı bir siyasi ortamdayız.
Kıbrıs’ta ise, bambaşka bir siyasi iklim var.
Canlı bir medya ortamı sözkonusu bir kere; tartışmaları, haberleri, farklı eksenleriyle medyada “nabız atıyor”. Kıbrıslı bir gazeteci meslektaşın deyişiyle, “Tartışma ortamı çok açık; hattâ fazla bile açık, Ada ahalisi sabah akşam siyasi konuları aklına estiği gibi konuşup duruyor”.
Buna karşılık, Ada’da Türkiye’dekine benzer ağır bir kutuplaşma yok. Eski Kıbrıslılar ve Ada’ya sonradan yerleşenler arası “düşük yoğunluklu kutuplaşma” olsa da, bu durumun, artık en yakın dostunuzla, aile bireylerinizle siyaset konuşamaz hâle geldiğimiz Türkiye’deki hâlle alakası yok. Yani, Kıbrıs’ta, parti seçiminiz, Türkiye’deki gibi tüm ilişkilerinizi belirlemiyor; siyasetçiler ve destekçileri, birbirlerine ağızlarına geleni söyleyerek saldırmıyor.
Geçen kasım, Kıbrıs’ta Ada’nın iki tarafından gazeteciler, akademisyenlerin katıldığı ve Kıbrıs Sorunu’nun tartışıldığı bir toplantıya katılmıştım. Orada şöyle demiştim;
“Türkiye’de herhangi bir sorunu tartışabilmek için, şu an çevresinde oturduğumuz gibi bir yuvarlak masayı oluşturmak mümkün değil. Burada, herkes kendi tarafının artı ve eksiklerini, açık yüreklilik ve samimiyetle tartışabiliyor.
Mesela Kürt Sorunu konusunda, her görüşten her kesimden gazetecinin, sivil toplum temsilcisi, akademisyenin, insanın biraraya geldiği bir masa kurulamıyor. Kurulsa da, herkesin kendi kalıplarından, siyasi sınırlamalarını aşıp, otosansürü bırakıp, kendi düşüncesini, içinden geleni özgürce konuşması mümkün değil. Dahası, özgür ve özgün düşünce de pek kolay oluşamıyor, çünkü kutuplaşma, bizleri kalıplaşma ve katılaşmaya da itiyor.”
Bana kalırsa özgür tartışma ortamının ve kutuplaşmadan uzaklığın sonucu olsa gerek; Kıbrıs’ın, Türkiye’den bir farkı da, toplumsal ve siyasi sorunların açıkça teşhis edilmiş olmasıydı. Bireyler ve toplum olarak hangi konuda eksikleri, hangi konularda hataları olduğunun bilincinde olmak, çözüm perspektifini de beraberinde getiriyor. Sebep-sonuç ilişkilerini doğru kurunca, statükoya saplanmıyor ve“ilerleyebiliyorsunuz”. Kıbrıs’ın yeni Cumhurbaşkanı Akıncı’yı da, sağ veya sol ötesinde, en iyi tanımlayacak kavram da, “ilerici” zaten. İlerici ile kastim de, demokratik reforma açık, hak ve özgürlükler alanında gelişimi destekleyen manada yenilikçi ve progresif olmak.
Dahası, Kıbrıs’ın Meclisi, gençlerin yer aldığı, milletvekillerinin halkla ilişkisinin hiç kesintisiz sürdüğü, vekilin ayrıcalıklarla donanmadığı, “sıradan vatandaş” olduğu bir ortam. Milletvekilleri, partilerinden bağımsız, kendi duruşlarını sergileyebiliyor.
En önemlisi Kıbrıs, Türkiye’nin siyasi hatalarından da etkilenmiş, farklı bir yol seçmeye kararlı. “Avrupalılık”, Kıbrıs’ın kendine biçtiği kimlik ve siyasi yol haritası gibi gözüküyor. Bütün bunların sonucunda, “Yeni Türkiye”, ülke nüfusu ve dünyanın bir kısmı için kâbusa dönüşürken, Kıbrıs gerçekten “yeni” ve yenilikle beraber “ilerici” olan bir geleceğe “Kalimera ve Merhaba”, “Kalimerhaba” diyor olabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024