Ali BAYRAMOĞLU
Resmi 24 Nisan taziyesi, kim ne derse desin, devlet dili ve tutumu açısından bir milat oluşturuyor.
Biliyoruz ki, siyasi iktidar sahiplerinin şahsi fikirleri yayınlanan taziye metnini tam yansıtmıyor. Yine biliyoruz ki siyasi iktidar sahipleri birkaç gün sonra refleksif olarak tam tersi istikamette çıkışlar yapabilirler.
Ancak bunlar, özellikle iç siyaset, Türkiye Cumhuriyeti'nin aldığı yolu ve geldiği noktayı ortadan kaldırmıyor.
Soru şudur: Türk siyaseti ve devleti bu noktaya nasıl geldi?
Siyasi irade, uluslararası koşullar, zamanın ruhu elbette alınan yolda rol oynamışlardır. Ancak görmek ve bilmek gerekir ki, bu konuda asıl itici güç, toplumsal çaba olmuştur. Toplumsal iradenin siyaseti yönetmesi ve yönlendirmesi olmuştur.
Gelinen nokta Türk toplumunun giriştiği kimlik ve tarihle ilgili bellek seferberliğinin ve bu yolda ürettiği meşruiyetin doğrudan ve tartışmasız sonucudur.
Öykü önce toplumsaldır, önce toplumsal değişimle ilgilidir.
Bu değişimin niteliğini, derinliğini ve sınırlarını anlamak toplumun 1915 konusunda nereden yola çıktığını bilmeyi gerektirir.
Türkiye'deki 'ulus oluşumu'nun temelinde, 1830'larda başlayan, kökü daha eskiye Osmanlı'nın ilk toprak kayıplarına giden ve biteviye Anadolu'ya doğru akan yaklaşık 150 yıllık bir Müslüman göçü yatar. Türlü travmalar içeren bu durum, tarihsel ve toplumsal açıdan ciddi izler bırakmıştır. Kaybedilmiş mallar, verilmiş canlar, buna karşılık gelinen yeni topraklarda gasp edilmiş mallar, alınmış canlar, bu çerçevede yaşanan çatışmalar üstüne oturan bu sürecin, kimlik kurucu bir yönü bulunmaktadır.
Bu açıdan baktığımızda Türk kimliğinin kimi maddi ve değersel unsurlarıyla (1)güvenlik fikri, (2) kuvvetli bir öteki duygusu, (3) el koyma üzerine kurulu servet ve servet birikimi arasında yakın ilişkiler bulunur. Bu üçlü bir arada, kayıtları silmek, 'kazanımı' korumakla ilgili genel bir 'endişe ve arayış' halini ifade ederler. Bu endişe hali siyasi tercümesini kah milliyetçi duyguların dışa vurumuyla kah içerideki ötekiye yönelik güvensizlikle, kah yeni maddi kayıp ihtimali korkusuyla bulur.
Verili doku budur.
2000'li yıllarda bu dokuda ciddi bir hareketlilik yaşanmaya başlamıştır.
2000'ler Türkiye için pekçok açıdan ve pekçok alanda kopuş yılları olarak tanımlanabilir. 1915'e yönelik algılamanın değişimi de bu genel kopuş içinde anlam kazanmış, onun hem bir parçası, hem sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.
Yeni dönemin alt yapısını, devlet alanında demilitarizasyon, temel hak ve özgürlükler alanında relatif bir genişleme, toplumsal alanda, İslami kesim açısından modernleşme, laik kesim açısından demokratikleşme eğilimleri oluşturmuştur.
Bu tablo farklı kesimlerin ana akımları arasındaki bir yakınlaşma üretmiş ve 'toplumsal'ı belirleyici bir güç olarak öne çıkarmıştır. Toplumsal sahadaki bu devinim, bir dizi kırılma, yüzleşme, kabuk değiştirme hali üretmiştir.
Bunlardan birisi de (kökü 1990'lı yıllara uzanan) tarih-kimlik karşılaşmasıdır.
Nedir ve nasıl?
Bu karşılaşma çok yönlü, çok aktörlü ve çok aşamalıdır.
'Din-kimlik' ilişkisi kadar, 'kök-kimlik', 'demokratikleşme-kök-arınma' ilişkisi şeklinde ortaya çıkmıştır.
Gerek dindarlar, gerek Kürtler, gerek Aleviler gerek liberaller için geçmişin güncel bir siyasi ve kurucu bir veri olarak kullanılmaya başlaması hatırlama politikalarının ve alıştırmalarının başlangıcını oluşturmuştur.
Siyasi algıda geçmişe yönelik devlet ve güç algısının yanına toplum, topluluklar, toplumsal hareketler, devlet-topluluk ilişkileri gibi unsurlar kendiliğinden eklenmeye başlanmıştır. Gerek popüler tartışmalarda gerek akademik çalışmalarda gerek siyasi arayışlarda, 'şimdiki zaman-gelecek zaman ilişkisi' yerini 'şimdiki zaman-geçmiş zaman bütünlüğü'ne bırakmaya yüz tutmuştur.
Bu koşullar gayri müslimlerin öyküsünü adım adım su yüzüne çıkararak, kaçınılmaz bir keşif haline getirecektir. Cumhuriyet öncesi yakın dönem, 19.Yüzyıl ve 20.Yüzyıl'ın başı toplumsal açıdan 'ortaya saçıldıkça' katliamlar, kırımlar, soykırım, çeteler, gizli teşkilatlar, nüfus politikaları, göçler, travmalar ve acılar tek tek kimliklerin ve liberal demokratlar nezdinde global Türk kimliğinin dekonstrüksiyonunun ve yeniden kurulmasının araçları olmaya yüz tutmuştur.
Soykırım tartışmalarını, bu meseleye bakıştaki değişim sürecinin tetiklenmesini bu nedenlere tarih-kimlik karşılaması anlatır.
Peki o süreç, yani işin fiili değişim kısmı?
Yarına...
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025