Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Siyasi ahmaklık...
8.02.2012
3048

 

İdeolojiler kısa akıllıdır ve birer siyasi bataklıktır.

O bataklığa girildiği andan itibaren, insanın ne yapacağına, nasıl düşüneceğine, yarınına, ütopyasına, gelecek için hangi yolun izleneceğine, doğruya, yanlışa, her şeye orası karar verir.

İdeolojik takıntı durumlarında insan kendisi gibi değildir, öyle olunca diğer insanlar ve topluluklar da oldukları gibi algılanamazlar. Çünkü devrede insan adına düşünen siyasi paketler vardır ve o paketlerin sıfatları...

"Liberal", "solcu", "sağcı", "İslamcı" gibi sıfatlar örneğin... Davranış ve düşünce kalıplarını da içererek karşıdaki insanın, düşüncenin, grubunu ne ve kim olduğunu, nasıl hareket ettiğini size kestirmeden anlatırlar.

Durum ahmakçadır ama gerçektir...

Bizde sol kesim küçümsekem için kullandığı "liberal" lafını çok sever örneğin, şimdiler de muhafazakâr kesimde de bir tür ötekiyi tanımlamak için kullanılmaktadır liberal sıfatı...

Öyle bir sıfattır ki bu sizin yerinize düşünürken aslında yaptığı sizi benzerlerinize yaklaştırmak, "ortak öteki" fikrinden ortak bir tavır, "ortak kimlik" üretmektir. Değil mi ki, zeka, bilgi, algı düzeyiniz ne olursa olsun, nerede yaşarsanız yaşayın, hangi durumla karşı karşıya olursanız olun, "liberal" denilen adamı diğerleriyle aynı şekilde ve bir anda bir anda çözersiniz, kim olduğunu, niyetini kestirmeden anlarsınız...

Dedik liberal sözü bir örnek...

28 Şubat havasında "İslamcı" sıfatı revaçtaydı .

Muhafazakâr kesimde de "solcu" sıfatı hala benzer işlev görür...

Tek tespit, tek doğru, tek pozisyon...

"Biz biliriz, biz demiştik" nidaları arasında tatlı ve kolay hayat...

Bu tür duruşların bir sorunu toplumsal bir tasavvura sahip olmamasıdır. Liberaller, İslamcılar gibi sıfatlar her şeyden önce kendi içinde çoğul olan yapıları tek bir özne haline indirgerler. Ve bu özneyi karşı ideolojiyi temsil eden kuru siyasi tavır olarak ele alırlar. Böylece "insan, toplum, heterojenlik" karşısında, "ideoloji, siyaset , homojenlik" galebe çalar...

Bu duruşun diğer sorunu, hayatı bir güç mücadelesine indirgediği oranda, ilke ile fayda arasındaki mesafeyi yok saymasıdır. Zira bu duruşun sahipleri için "geleceği" ve "toplumu" ele geçirme savaşı yaşanmaktadır ve bu savaşta ilke herhangi bir durumun onların kendi çıkarına göre kavramlaştırılmasıdır. Dolayısıyla ilke çıkarla iç içe olan değişken fikirlerden oluşur.

Böyle olunca sanılar ve gerçeğin birbirine karışması kaçınılmaz olur.

Üçüncü sorunu, bu kafanın toplumsal ve siyasal sahadaki değişimleri, kendiliğindenliği, iniş çıkışları, virajları kavrayamaması, algılayamamasıdır.

Nitekim "meselelere bu tür bakanlar" Türkiye'de olup biteni anlamakta dün olduğu gibi bugün de zorlanıyorlar...

Dün Türkiye'de yaşanan gelişmeleri örneğin anayasa değişiklerini, temel hak ve özgürlüklerdeki değişmeleri, orduyla ilgili mevzuatın elden geçmesini, yargı reformunu, Ergenekon-Balyoz süreçlerini, başörtüsü meselesinde yol alınmasını, laik kesimde demokratikleşme, dindar kesimde modernleşme eğimlerini, seküler ve dindar değerlerin yan yana yaşama zemini bulmasını ya da görmüyor ya da tehlikeli buluyorlardı.

Bunları siyasi iktidarın gizli ajendasının araçları olarak yorumladılar. Muhafazakârlaşmanın işaretleri olarak değerlendirdiler... Demokratikleşme ve değişimin değil, kaba bir iktidar kavgasının ya da iktidarın el değiştirmesinin göstergeleri olduğunu söylediler. Ve değişim, her ayıklanma, her temizlik hamlesine kuşkuyla direndiler.

Siyasi iktidarın her aksaması, değişim ve özgürlük rotasından her uzaklaşması, bu tedirgin ideolojik tutumun kendisini doğrulaması için vesile oldu.

Anlamadıkları iktidar mücadelesi olmadan değişimin olamayacağı, bunların iç içe girmelerinin kaçınılmazlığıydı.

Sadece asker meselesi bile, 28 Şubat, 2003 Balyoz, 2004 Ayışığı, Sarıkız, 2007 27 Nisan, takip eden kapatma davası, psikolojik eylem planlarıyla, Türkiye'de yaşanan değişimin büyük ve kaçınılmaz bir iktidar kavgası içerdiğini gösterir. Ve bu iktidar kavgasının dinamiğinin sivilleşme, demokrasi ve demokratikleşme olduğuna işaret eder.

Bugün siyasi hataların çoğalması, asayiş politikalarına dönüş, polis devletini andıran uygulamalar, devlet içi iktidar kavgalarının ray değiştirmesi, dün yaşananları ve anlamını ortadan kaldırmıyor...

Tersine bugün anti demokratik uygulamalar karşısında neye ve neden itiraz edilmesi gerektiğine işaret ediyor...

Dün değişimi destekleyen , kimilerin liberal sol liberal, vs. dedikleri insanların bugün tıkanmayı eleştirmeleri bu nedenleridir

Tek tespit, tek pozisyon, tek doğru, sıfatlar ve sıfatlandırma anlamaya yetmiyor...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar