Ayhan BİLGEN
Barış dinamik bir kavramdır. Dondurulmuş demokrasi olamayacağı gibi dondurulmuş barış da olamaz. Bölgesel, toplumsal gelişmeler, barışın siyasal ve hukuksal çerçevesini de şekillendirir.
Devlet adına süreci savunanların, demokratikleşme ve çözüm konusunda alınan mesafe ile övünürken bölgesel gelişmelerdeki hızı dikkate almadan yaptıkları değerlendirmeler gün geçtikçe anlamını yitirmektedir. Bölgede sınırlar ve rejimler tartışılırken dahası silahın yegane siyaset yapma ve varlığını devam ettirme aracı olduğu genel kabul görürken, Kürt hareketini silahsızlandırma iddiası gerçekçilikten uzak bir fanteziye dönüşmektedir.
Çözüm sürecinin kabul edilebilir bir konsepte dayanması önemli ise hedeflerinin gerçekleştirilebilir olması da son derece önemlidir.
Bu durumda çözüm sürecinde başladığımız noktada olmadığımızı bile kabullenmekte zorlanan devlet aklının, zaman yayma refleksinin barış arayışını tümüyle sabote atma potansiyeli gittikçe yükselmektedir.
Gelelim süreç içerisinde tarafların ve diğer dinamiklerin pozisyonunda yaşanan değişime.
Başbakan Erdoğan, korkuları arttıkça saldırı yapma zorunluluğu kaçınılmaz hale gelen bir psikoloji içerisindedir. Pozisyonunu koruyabilmenin yolunun hamle yapmaktan geçtiğine inanan Erdoğan, kendine hasım gördüğü her gücü püskürtmek için hamle yapmaya yeltenmektedir. Ancak kısa süre içinde manevra yapmaya açık bu tutum, ciddi zikzaklar çizmeye de mecbur gözükmektedir.
Ergenekon davası bu açıdan ilginç bir örnek oluşturmaktadır. Birkaç yıl boyunca bu davaya yüklenen anlam ve bu dava üzerinden kurulan söylem hatta propaganda kampanyası bugün ne anlam ifade etmektedir ? Bu örnek ve soruları artırmak mümkün elbette.
Erdoğan’ın, bayrağın en azından bir kısmını teslim ettiği Davutoğlu, bu açıdan Erdoğan’a benzer bir pozisyondadır. Suriye politikasında çıtanın konulduğu yer ve kırmızı çizgiler tümüyle anlamını yitirmiştir. Milli devlet ve güçlü ordu perspektifi ile 2023 hedeflerine hatta 2071 vizyonuna yönelen bir iktidarın barış algısı, doğal olarak muhafazakar milliyetçi yada Osmanlıcı sınırları bünyesinde barındırmaktadır.
Kürt siyasetinin içinde temsil edildiği HDP açısından da çıta farklı bir noktaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan mesafe aslında bir baskı unsuruna dönüşmüştür. Örgütlenmesini hem yerel hem genel yapıda ulaştığı toplumsal kesimlere hitap edilebilir niteliğe taşıyamazsa ciddi bir risk söz konusu olacaktır.
Hem HDK hem HDP’nin reorganize ihtiyacı bu nedenle son derece nettir. Barış sürecinin geleceği bu nedenle ilk genel seçimde ciddi bir teste tabi olacaktır.
Barışa dair olumlu umutlar taşıyan herkesin, iç dinamiklerin sürece katılım talebini dikkate alması ve süreci izleyecek mekanizmalar kurması kaçınılmaz gözükmektedir. Uluslararası izleme ve çatışma çözümü mekanizmaları da, sanıldığı ve korkulduğu gibi süreci sabote etme vasfından çok bu sürecin yanlış zemine kaymasını, savsaklanmasını önleme işlevi görebilir.
Toplumsal hafızadaki yaraların sarılması, yeni ittifaklar için fırsat yakalanması anlamına gelir ki galiba barış çıtasının yükseleceği nokta da bundan çok etkilenecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015