Barış Soydan
Gündemin yoğunluğundan Besim Dellaloğlu'nun Gazete Duvar'da yayımlanan, "Solcu Aydının Krizi" ve "Sağcı Aydının Krizi" adlı güzel yazılarını kaçırmış olabilirsiniz. Dellaloğlu sağcı aydının kriziyle ilgili şöyle diyor: "Hamur, et ve sebzeden oluşan pizzayı aynı içerikli lahmacuna, üstelik onun daha medeni olduğu iddiasıyla tercih eden birini 'oryantalist' ya da 'Batı hayranı' olmakla eleştirmek doğru olabilir. Ancak demokrasi, insan hakları, katılımcılık, kuvvetler ayrılığı gibi kavramları onların yerine daha iyisini koymadan reddetmek sizi medeniyet dışı, taşralı bir 'kendine özgü' kılabilir. Sağcılığın Türkiye'de kendini kitlediği hapishane işte burasıdır."
Evet, aynen böyle. Pizza yerine lahmacunu, Batı müziği yerine geleneksel musikiyi tercih edebiliriz ama insan haklarının Doğulusu Batılısı olmaz. İşkencenin, ifade özgürlüğünü yasaklamanın, savunma hakkını gasp etmenin, insanları düzmece delillerle hapse tıkmanın sağcılıkla solculukla, Doğu'yla Batı'yla ilgisi yok. Sadece sağ aydınların değil pek çok sağcı politikacı ve partinin de kendini kilitlediği hapishane burası.
Neyse, konumuz ekonomi, yazının başlığındaki soruya gelelim. Besim Dellaloğlu, bir yerde şöyle diyor:
"Bugün Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir 8 bin dolar civarındadır. İsveç'te ise 64 bin dolar. Bizim açımızdan mesafenin açılması özellikle 1960'lardan sonradır. Ben 55 yaşındayım. Yaklaşık 40 yıldır siyaseti takip ederim ve oy veririm. Bu kırk yıllık dönemde Türkiye'yi hakiki bir sol parti yönetseydi, milli gelirin 25 bin dolardan aşağı olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye'nin kronik kadın-erkek, Alevi-Sünni, Kürt-Türk meseleleri de büyük ihtimalle çözülmüş olurdu. Ama elbette benim görüşüm bu. Benim de bir tercihim var. Yurttaş olarak da bir oyum."
Hatice'ye değil neticeye baktığımızda Dellaloğlu gerçekten de haklı: Türkiye'yi 50 yıldır sağ yönetiyor mu? Yönetiyor. 50 yılda kişi başına gelir gele gele 8 bin dolara mı geldi? Evet. (AK Parti döneminde bir ara 12 bin dolara çıkmıştı ama son yıllardaki krizlerle yine 8 bin dolara geriledi.) İsveç'i boş verelim, aynı dönemde Doğu Avrupa ülkeleri geriden gelip Türkiye'yi geçtiler, bir de üzerine tur bindirdiler mi? Evet geçtiler.
Daha önceki bir yazımda (Doğu Avrupa ülkeleri Türkiye'yi sollayıp nasıl geçti?) Doğu Avrupa ve Türkiye'de kişi başına gelirin son 50 yıldaki seyrini aktarmıştım:
Görüldüğü üzere, Çek Cumhuriyeti, Dellaloğlu'nun hayalini kurduğu 25 bin dolar gelire ulaşmayı başardı. Polonya ve Macaristan da ulaşmak üzere. Türkiye?..
Bu açıdan baktığımızda sağ iktidarların başarısız olduğunu pekala söyleyebiliriz. Bu görüşüme birçok kişinin, "Ama Türkiye çok zor bir coğrafyada" diyerek karşı çıkacağını biliyorum. "Doğu Avrupa ülkeleri Türkiye'yi sollayıp nasıl geçti?" yazıma da bu itiraz gelmişti. Tamam da, bu işin Hatice kısmı, netice ortada... Yoksa elbette her başarısızlığın nedenleri vardır. Gelin görün ki, Boğaziçi'ne, ODTÜ'ye, "Evde kavga vardı, o nedenle çalışamadım. Yoksa ben aslında çok zekiyim" diyenleri değil, en yüksek puanı elde edenleri alıyorlar. Netice önemli yani.
Ortada bir başarısızlık olduğuna göre Dellaloğlu'nun "Türkiye'yi 50 yıl sağ değil sol yönetseydi…" hayıflanması yerinde ve meşru. Acaba son 50 yılda Türkiye'yi sol yönetse ne olurdu?
Tarihte spekülasyona yer olmadığını biliyorum. Ayrıca sol derken hangi solu kastediyoruz? Radikal solu mu? Ulusalcı görüşü mü? Sosyal demokrasiyi mi?
Ekonomide sağın alternatifinden söz etmek için sanırım Avrupa tipi sosyal demokrasiye odaklanmamız gerek. Radikal solun önceliği ekonomik kalkınma değil devrim. Aynı şey, önceliği Türkiye'yi zenginler ligine taşımak değil ekonomik bağımsızlık olan ulusalcı düşünce için de geçerli.
Ayrıca unutmayalım ki, CHP'ye 1970'lerde iktidar kapısını açan Ecevit, "İskandinav tipi sosyal demokrasi"nin hayranıydı.
CHP iktidar fırsatını neden kullanamadı? Dellaloğlu'ndan başka bir ilginç yazıya geçelim. Halil Karaveli'nin Birikim dergisinin internet sitesinde yayımlanan, "Halkçılık ve Sınıflar: Atatürk ve Ecevit'ten Günümüz için Dersler" adlı yazısı bu soruyu tartışıyor. Karaveli'nin, Ecevit'in hayranı olduğu İsveç'te yaşadığını ve "İskandinav modelini" yakından tanıdığını belirteyim...
Karaveli'ye göre sanılanın aksine, Ecevit'in 1960'lar ve 70'lerdeki sosyal demokrasi anlayışıyla İsveç'i zenginliğe taşıyan sosyal demokrat partinin dünya anlayışı arasında çok fazla fark yoktu. Karaveli'nin cümleleriyle:
"Ecevit'in İsveç sosyal demokrat modelinin Türkiye'ye taşınabileceğini tasavvur etmesi genellikle aşırı 'idealist'lik, hatta 'naiflik' olarak görülmüştür. Böyle düşünmek belki anlaşılır olabilir, fakat gözden kaçırılan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin halkçılık geleneği ile İsveçli akrabası arasındaki ortak noktaların varlığıdır. İsveç sosyal demokratlarının benzersiz başarının sırrı tam da bu partinin halkçılığında saklıydı."
Madem öyle CHP, İsveç sosyal demokratlarının başarısını neden tekrar edemedi? Karaveli'ye göre bunun nedeni, İsveç sermaye sınıfının, halkçı modelin alternatifinin komünizm olabileceği endişesiyle sınıf çıkarlarından taviz vermesi ve sosyal demokratların büyük sınıf uzlaşısında yerini almasıydı. Türkiye'de 1970'lerde olmayan buydu. Faşizm seçeneği varken, Türkiye burjuvazisi radikal sola set çekmek için halkçılığın öngördüğü sınıf uzlaşmasına gerek duymamıştı. Karaveli'nin cümleleriyle, "Eğer burjuvazi buna yanaşmış olsaydı Türkiye'nin de, aynı yıllarda sosyal demokrasilerin önderliğinde sağ otoriter rejimlerden demokrasiye geçiş yapan ve demokrasilerini kalıcı kılmayı başaran komşu Yunanistan ve İspanya ve Portekiz'in yolunu izlemiş olacağını düşünmemek için bir neden yok."
Ecevit Başbakanlığındaki CHP Hükümeti, 1979'da TÜSİAD'ın verdiği ilanlarla düşürüldü ve Türkiye için sosyal demokrat alternatif kapandı.
Ecevit'in ekonomide başarılı olduğunu iddia edecek değilim, onun zamanında kuyruklar ve karaborsa vardı. Ama aradan 50 yıl geçtikten sonra dönüp geriye baktığımızda, "netice"yi (25 bin dolarlık kişi başına gelir) getiren asıl etmenin, ekonomi ya da para politikaları değil başka bir şey olduğunu görüyoruz: İstikrarlı demokrasi.
Çek Cumhuriyeti'ni ve tabii ki İsveç'i, Besim Dellaloğlu'nun hayalini kurduğu 25 bin dolar gelire, uyguladıkları mucizevi ekonomi politikaları taşımadı. Demokrasi taşıdı.
Daron Acemoğlu'nun "Ulusların Düşüşü" adlı kitabında söylediği de bu değil mi: Güçlü demokratik kurumlar olmayınca ekonomik başarı da olmuyor.
TÜSİAD ve burjuvazi, kısa vadeli çıkarları için sosyal demokrasinin önünü kestiler. Bunu yaparken farkında olmadıkları şey, uzun vadede kendi çıkarlarına olan seçeneği boğduklarıydı. Bugün AK Parti'nin yönetiminden çok şikayetçiler ama astığım astık, kestiğim kestik bir rejimin ortaya çıkışında onların da büyük rolü var.
Sadede gelelim, Türkiye'yi 50 yıl sağ değil sol yönetse daha zengin bir ülke olur muyduk?
Türkiye, bir zamanlar İspanya ve Portekiz'i izleyerek demokrasiye geçmiş olsaydı evet, kişi başına gelirimiz bugün 25 bin doların üzerinde olurdu. Bence bu net. Ama bu (İspanya ve Portekiz'in peşinden demokrasiye geçmek) mümkün müydü, tartışılır. Unutmayalım ki, Avrupa Ekonomik Topluluğu'na katılmaya o tarihte bizzat Ecevit karşıydı...
Sol Türkiye'yi daha zengin bir ülke yapar mıydı, bilemiyoruz ama bir konuda kesin konuşabiliriz: Sağ veya sol, Türkiye eğer son 50 yılda kesintisiz, gerçek bir demokrasiyle (parti içi demokrasi de dahil) yönetilmiş olsaydı, kişi başına gelirimiz bugün 5.5 kat daha fazla olacaktı. Bunu nereden çıkarıyorum?
Bu, Prof. Ali Akarca'nın bulgusu: Akarca'nın hesabına göre 1950-2015 dönemi boyunca milli gelirdeki büyüme, tek-parti iktidarların ilk dönemlerindeki kadar yüksek olmuş olsaydı, bugün 5,5 kat daha fazla kişisel gelire sahip olacaktık. Olmadı çünkü sağ partiler, iktidarlarındaki ilk dönemlerinden sonra demokrasiden vazgeçtiler.
Besim Dellaloğlu ile yaşlarımız birbirine yakın. İnsan bir yaştan sonra Türkiye'nin yakın tarihine bakıp pek çok şeye hayıflanıyor. Ekonomik refahın bir ülkenin çehresini ve insanlarını nasıl değiştirdiğini Doğu Avrupalılardan biliyoruz. Bundan 30 yıl önce Sovyetler yıkılıp da ilk ekonomik göçmenler İngiltere'ye geldiğinde Londra'da yaşayan bir arkadaşımın sözleriyle Polonyalılar, "Üç kuruşun hesabını yapan, kıtipiyoz, gariban" insanlardı. Otuz yılda Polonya bir üst lige çıktı, garibanlık geçmişte kaldı. Tamam, bir Almanya değiller ama ilerledikleri yolun oraya çıkacağı belli.
Ben de ömür süremde kendi halkımın refaha kavuştuğunu görmeyi isterdim. Olmamasının hesabını sizce kime sormalıyım?
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021