Cemil ERTEM
Seçimlere yaklaşırken seçim vaatleri de, şimdiye değin görülmeyen, oldukça ilginç konu ve temalarla karşımıza geliyor. CHP’nin ekonomi vaatleri (buna ekonomi programı denemez, çünkü bir bütünlüğü yok) ve “merkez ülke” projesi, bize gösteriyor ki, CHP’yi yönlendirenler “işi” ucundan yakalar gibi olmuşlar ama bu yakaladıkları “şeye” CHP’yi oturtmakla epeyi zorlanıyorlar.
CHP’nin bütün seçim konsepti; TV reklamlarından, ekonomi vaatlerine, Kılıçdaroğlu’nun miting konuşmalarından, sosyal medya ataklarına ve nihayet son “merkez ülke” projesine kadar olan her şey her adım, CHP’nin şu andaki yönetimini aşan bir dış aklın ürünü olarak karşımızda... Bundan dolayı, söylenen ve “vaat edilenler” ile CHP’nin geleneksel ideolojik duruşu arasındaki açı farkı çok büyük.
CHP nedir, bir kez daha...
CHP, ulusalcı ama Lozan’ı kabul etmiş kadronun devamcısı da olduğu için, egemen sistemik düzene, ayakta kalma adına, her türlü tavizi vererek, var olan ve statükoyu sürdürmeyi amaçlayan bir parti olarak, Türkiye’de 21. yüzyıla girerken tıkanan ve tıkandıkça çürüyen ne varsa bunları kollayan bir siyasi oluşumdur. Bundan dolayı, 12 Eylül Anayasası’nı savunur, değişmemesi için direnir, bundan dolayı CHP, şu an var olan ve değişmesi artık kaçınılmaz olan parlementer sisteme sarılırken, bu paradigmayı değiştirecek her şeye karşı çıkar. Mesela çözüm sürecinin karşısındadır. Dersim’i bombalayan geçmişi gibi, burada barışı aramaz, tam aksini, gizli bir ajanda olarak, savunur ve gereğini yapar.
Aynı şekilde, 1947’de IMF’yi ülkeye getiren CHP’dir ve CHP, esasında 1947’de, 2. Dünya Savaşı sonrası, bütün gelişmekte olan ülkelere dayatılan ABD hegemonyasını, Türkiye için yürütmekle memur edilmiş komprador bir partidir. Ancak, CHP, 2. Savaş öncesi ve sırasında, Nazi Almanya’sına göz kırpan, faşist İtalya’ya öykünen ve işbirliği yapan faşist bir partidir de. Çünkü o yıllarda CHP, Almanya ve İtalya’nın, Sovyetler karşısında sistemi koruyan bir denge olacağını sanıyordu. Milli Şef’leri de, Türkiye’yi bu faşist bloğa yaslama uğraşı içine girmişti. Ancak savaş sonrası işler değişir, faşizm yenilir, CHP’nin de yönü, Almanya’dan hızla ABD’ye döner. CHP’nin, bu ülkede tek parti iktidar dönemi dışında, 1974 dönemi hariç, iktidar olduğunu göremezsiniz. Zaten 1947’den sonraki sistem CHP’nin, bir siyasi parti olarak, iktidar olması üzerine değil, tam aksine, iktidar olmaması üzerine kurulmuştur. Seçimle işbaşına gelen zayıf iktidarlar, CHP bürokrasinin-silahlı ve silahlı olmayan-yönlendireceği kuklalar olarak tasarlanmışlardı. Bunu biraz delmeye çalışan Menderes ise devrildi ve asıldı.
CHP, hep iktidar!
CHP, aslında Erdoğan’ın 2008 yılındaki “yeter” ine kadar hep iktidardaydı. 2008 yılında Erdoğan, bütün bu sistemi sallayan iki önemli adım attı. Birincisi 1947’de CHP ile gelen IMF ile 20. stand-by anlaşmasını yapmadı. Bu, CHP’nin dışa bağımlı ekonomi bürokrasisi için sonun başlangıcı demekti. Dikkat ederseniz, Erdoğan bu tarihten sonra “bürokratik oligarşi” kavramına her fırsatta kullanmış ve “bürokratik oligarşi”den şikayet etmiştir. Erdoğan’ın kastettiği bu oligarşi, Lozan’la başlayan süreçte, 1947’de IMF ile inşa edilen dışarıya kaynak aktaran ve içeride de, önce komprador, sonra tekelci burjuvaziye ülkenin kaynaklarını yağmalatan yapı idi. Bu yapı, aslında Batıcı, seküler ideolojisi ile örtülü bir diktatörlüğü, bize göre, 2008 yılına kadar sürdürmüştür. Dikkat ederseniz, CHP’nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı Böke, her fırsatta, aslında ekonominin 2008 yılına kadar, onların da kabul edebileceği bir çizgiyi takip ettiğini, bu tarihten sonra, Erdoğan’ın müdahaleleriyle bozulduğunu(!) iddia eder. Çünkü, 2008’den sonra, AK-Parti Erdoğan’ın iradesiyle, IMF’ci Derviş programını delmeye başlamıştır. Yine, aynı tarihlerde, kapatma davası gündemdedir ama Erdoğan, yeni Anayasa ve GAP Eylem Planı ile şimdiki çözüm sürecinin temellerini atmıştır. Bu da, örtülü CHP egemenliği sarsan ikinci önemli adımdır.
Diktatörlük çözülüyor!
Böylece 2008 yılında, şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkeyi başından beri yağmalatan, ülkenin doğusunda Kürtleri yok sayarak sürekli bir iç savaş tehdidi ile darbeyi demoklesin kılıcı gibi ülkenin başında sallayan örtülü CHP diktasına son vermenin en güçlü adımlarını atmıştır.
Şimdi aynı CHP, aynı gerekçelerle Başkanlık Sistemine ve çözüm süreci ile ilgili bütün demokratik adem-i merkeziyetçi adımlara karşı çıkıyor. ABD’de savaştan beslenen ve eski savaş sanayinin, demir-çelik, petro-kimya gibi, sektörlerinin ve kirli finansın temsilcisi olan neoconların, Almanya’nın finans-kapitalinin, geçmişte olduğu gibi, şimdi de Türkiye’deki temsilciliğe soyunuyor CHP.
“Merkez Ülke” Projesi
İşte böyle bir partinin, “dışarıda” kotarılıp yönetiminin eline verilen şu “merkez ülke” projesi eklektik ve çalıntıdır ama bunu proje diye Kılıçdaroğlu’nun eline verenler, CHP’nin savunduğu “eski Türkiye” ile böyle projelerin adımının bile atılamayacağını tabii ki biliyorlar ama söylenmek istenen, AK-Parti’nin yaptıklarını CHP’de yapar ucuzluğudur sadece.
Ancak, Türkiye seçmeni ve halkını okuma-yazma bilmez yerine koymanın bedelinin ağır olacağını da hesap etmeleri lazımdı. Çünkü, yukarıda anlattığım gibi bir geçmişe, ideolojiye ve misyona sahip bir parti, mesela Giovanni Arrighi’yi, Immanuel Wallerstein’i Frank’ı falan okuyacak, anlayacak sonra, “dünya beşten büyükmüş” diyerek, Yeni İpek Yolu’nu orta ve güney koridorları keşfedecek, Arrighi’nin dediği gibi, 21. yüzyılda bir Asya Kalkınması damarı bulacak ve Frank gibi “yeniden doğu” diyecek ve Wallerstein’den merkez ülke-çevre ülke meselesini kavrayıp, Türkiye merkez ülke olabilir diyecek.
CHP hala Marmaray’ı İstanbul metrosu sanıyor, TANAP’ı ise birbirine eklenmiş borular olarak görüyor. Irak enerji kaynaklarını (başka deyişle misak-ı milli’yi) hala Lozan’daki gibi İngilizlerin sanıyor.
Bir kere Merkez Ülke meselesi proje değildir, tarihsel bir geçiştir ve biz de bunu Yatağını Bulan Nehir kitabımızda, neredeyse iki bölüm anlattık. Bu bölümler sayfa 164’de “Erdoğan Dönemi Ekonomisi ve Türkiye Merkezli Birlik Arayışı” başlığı ile başlar. Merak eden baksın. Ama son olarak CHP’nin eline bunları tutuşturanlara şunu söyleyelim; birincisi artık çok geç, ikincisi adres yanlış, bu malzeme bu ağırlığı kaldırmaz. 8 Haziran ve sonrasında bunu göreceksiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018