Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Kemal Kılıçdaroğlu'na ne olacak?
5.02.2018
1350

  Türkiye, yüz yıllık “Misak-ı Milli sınırları” ısrarından vaz geçmiştir.

Afrin’e bir Vali atanmıştır ve Afrin, Türk Ordusu’nun işgali altındadır.

Erdoğan’ın bu yayılmacı yeni macerasında İdlip, Rakka gibi başka kentler de işgal edilebilir. Türkiye sınırlarını genişletebilir.

Suriye veya Irak’tan toprak alabilir. Ya da yine yüz yıl önce olduğu gibi toprak kaybedebilir, bu da oyunun bir parçası olarak görülmelidir.

Savaşa, OHAL’e, yargıyı kontrol etmeye, kent merkezlerinde DAİŞ bombalamalarına, kaosa, darbe teşebbüslerine bağımlı hale gelmiş, politik gücünü koruyabilmek için sık sık bu vahşi yöntemlere ihtiyaç duyan, gözü dönmüş, demokrasi özürlüsü, işgalci ve belki de artık bir suçlu olarak anacağımız Erdoğan, göstergelere bakacak olursak durmayacak.

Üstelik “Eski Devlet” dediğimiz İttihatçı gelenek, Erdoğan’ın çılgınlıklarına ikna olmuş görünüyor.

Genelkurmay, Perinçek, Bahçeli ve hatta CHP tabanından ciddi bir kesim, Cemaat’ten, Kürtlerden, Devrimci örgütlerden kurtulmak için AKP’ye şans diliyor.

İyi Parti ve Saadet Partisi gibi oluşumların da olan bitenden şikayetçi olduğunu söylemek pek mümkün değil.

Neticede tüm partiler, rakipleri olan Demirtaş’ı el birliğiyle hapse gönderdi. Tutsak olan bir rakip karışışında seçim çalışması yapacaklar ve bundan yüzleri kızarmıyor.

Hadi Selahattin Demirtaş’a yapılanı bırak, dünyaya rezil olduk resmen...

Erdoğan’ın savaş tamtamlarını duydukça yerinde dans etmeye başlayan Türk milliyetçiliği, geleneksel “şeriatçı” refleksinden de kısmen uzaklaşmış görünüyor.

ÖSO dediğiniz, artık vahşileşmiş, kafa kesen yabani bir çete olduğu halde “laikliğin bekçisi” TSK gibi düzenli bir NATO ordusunun “body”si olarak insan doğruyor ve bu hal için paniğe kapılan pek yok.

Atatürk hassasiyeti Başbuğ Türkeş’in üstünde olan MHP, onun eseri olan “Modern Türkiye Cumhuriyeti”ni elleriyle mezhepçi bir diktatöre teslim ediyor.

“Ergenekon ne yapıyor” diye Doğu Perinçek’i takip eden gazeteciler, Benny Hill Show izler gibi gülmekten işini yapamıyor.

Kafalar karışık.

Özellikle orta Anadolu Alevileri, köylerinin yakınlarına bir kasıtla kurulduklarına inandıkları mülteci kamplarında cihatçıların yeni Alevi katliamları hazırlığında olduğunu iddia ediyor.Türk askeri, sakallı, cihatçı katiller gibi giyiniyor, sakal bırakıyor, Kürdistan sokaklarında “Yaşasın IŞİD” diye slogan atıyor.

Yeni kontrgerilla örgütü SADAT, İstanbul’da Suriyeli savaşçı eğitiyor, silah dağıtıyor diyorlar...

Teşkilat-ı Mahsusa kurumunun günümüz versiyonu olan mafya, Erdoğan’a “sen tutukla, biz bir karambol yaratır cezaevini basar hepsini doğrarız” diye medya üstünden yol veriyor.

İşgal kuvvet komutanı Hulusi Akar camiden çıkmıyor, hatta adına cami yaptırıyor. Darbe gecesi son namazını kılmış diye aziz ilan edilmediği kaldı.

Ermeniler, Aleviler, kadınlar, LGBT-İ, medya, sendika, siyasi parti, sivil toplum...

Herkes “öldürülebilirim” korkusunu bir kez de olsa tattı ülkede.

TC, cihatçı, mezhepçi bir çete devletine dönüştü. Rehin alıyor. Başka ülkelerle rehin pazarlığı yapıyor. Avrupa, “Bu seçimler yapılmasın. Objektif seçim olması mümkün değil” dedi. Yeni lider, dünyada illegal iktidar olarak bile ilan edilebilir artık.

Buraya kadar olan bölümün Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgisi yok, biliyorum. O konuyu çok uzun yazmayacağım çünkü.

Sebebi şu; Kemal Bey, CHP gibi milliyetçi bir partide, Dersimli, demokrat, mütevazı, iyi bir devlet adamı falan değil artık benim için.

 

KK

 

Onu idare edemeyeceğim artık.

Onun naifliği karşısında eleştirilerin de naif olması gerektiğini ben de biliyorum, hissediyorum.

Beni affedin. Naif olamayacağım. Mevzunun içine kan karıştı çünkü.

Sizlere Kemal Bey’in bütün siyasi günahlarını listeleyecek değilim. Mevzu siyasi değil, içine kan karıştı diyorum. Mevzu insani...

Sadece iki mesele var yazacağım.

İlki, Selahattin Abi’nin bir koluna Erdoğan, bir koluna Kemal bey taktı kelepçeyi.

Adamın suçsuz olduklarını bildikleri halde kumpas kurup kodese tıktılar onu.

Mafya onun kılına dokunursa Kemal Bey yarı sorumludur meseleden. Adisyona da yarı hesap atar o vakit.

Bu işin “Allah Korusun” tarafı.

İkinci mesele için ise iş işten geçti. Eli kanlı bir çeteye savaş teskeresi verip “Bir Mehmetçik Kırk Afrin’liye bedeldir” diye nakarat attı bir kere.

Geri dönüşü yok bunun.

Kemal Bey Kürt kardeşlerini, Alevi kardeşlerini, halkını, aynı Bahçeli gibi tepside sundu zalime...

ÖSO’nun kanlı kılıcını yaladı. Cihatçıları tuttu. Aleviliğe göre “düşkün” ilan edilebilir, ben karışmam...

Sanatın Yavuz Bingöl’ü neyse siyasetin Kemal Bey’i aynı oldu. Aynı Berkin’in annesi Gülsüm’ün canını yakan o “düşkün” gibi davrandı. Ermeni halkının katillerinin tarafına geçti.

Biz Ermenilerin “kahramanlarımız” diye andığımız, soykırımda evlerine gizlendiğimiz “Dersimli” kardeşlerimizden değildir artık. Ben onu sildim defterimden...

Normal bir siyasi iklimde “HDP vekili” olmaya müsait, bizden, aileden bir dönek daha gitti canilerin safına.
E ona ne olur ki?

Yahudi kamplarında komşularını gaz odası sırasında dövmesi için tutulan Yahudi nöbetçiler gibi aynı. İki ay fazla yaşamak için yaşlı insanları yerlere itmiş gibi yani. İtti de gerçekten Afrin’de yeni kardeşleriyle beraber.

Gitsin İyi Parti ile ortak olsun işte. Selahattin Demirtaş ile kardeş olursa Erdoğan Abi’si laf edermiş.

 

KK

 

İyi, gitsin Kürtleri asit kuyularına tıkanlarla, kafalarını kesenlerle takılsın.

İki ay daha sürsün bu hal. Filmin sonu belli. O Yahudi dürten Yahudilere ne olduysa aynısı yani.

Ya sürgün...

Ya hapis...

Ya da yine Allah Korusun hepimizin başında olan tehlike gibi adını bildiğimiz katiller tarafından vurulmak.

Bazılarına kahraman cenazesi yapılır insanların.

Korucu cenazeleri bir buruktur ama...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar