Hilâl KAPLAN
Düşünceli ve adanmış küçük bir grup insanın dünyayı değiştirebileceğinden asla şüphe etmeyin. Aslına bakarsanız, dünyayı değiştiren tek şey budur.
Margaret Mead
Afrika'da 60 milyon insan kronik açlık tehdidi altında yaşam mücadelesi veriyor. Her altı dakikada bir çocuk, her yıl 15 milyon çocuk açlıktan ölüyor. Son üç ayda, sadece Somali'de 29 bin çocuğun açlıktan öldüğü söyleniyor.
İnsanların açlıktan dolayı öldüğü bir dünya, Rezzâk ismine sahip bir Allah'ın yarattığı dünya olabilir mi? O ki rızık ihsan eden, tekrar tekrar, bol bol rızıklandırandır. O'nun yarattığı bir dünyada 'açlıktan ölmek' gibi bir zulmü mümkün kılan da yine bozgunculuk yapan insan değil midir?
Geçtikleri yerlerdeki tüm doğal kaynakları iliğine kadar sömürüp; arkalarında iç savaş, silah ve daha çok bozgunculuk bırakanlar Afrika'yı unuttular mı sanıyorsunuz? Meleklerin insanın yaradılışı karşısında 'yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkaracak bir ümmet mi yaratacaksın?' diye şaşkınlıkla sormasını haklı çıkaracak ne kadar zulüm varsa başından geçmiş, hâlâ da geçen bir kıta Afrika...
Kur'an-ı Kerim'de insanlık haline dair pek çok kıssa anlatılır. Bu mübarek anlatının insana sunduğu çok sarih bir seçim vardır: Bozgunculardan mısınız, ıslah edicilerden misiniz? Müslüman, hayatının her alanında ve her anında bu seçimle yüz yüze olduğunun farkında ve doğru olanı seçmekle mükellef olan kişidir. Müslüman bilir, bilmelidir: 'Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.'
Bozgunculuğun alıp başını gittiği, ölçüyü ve tartıyı tam yapmanın unutulduğu, insanlara eşyalarının eksik verildiği bir zamandan geçiliyor. Kapitalist düzen, dünya tarihindeki herhangi bir sistemden daha fazla israfa yol açıyor. Daha çok satmak için üretimi artırıyor; ancak kârın maksimize olması için tüketimin de üretime denk gelecek şekilde çoğalmasını sağlamak gerekiyor. İşte bu noktada 'insan' devreye giriyor. Zira insanları ihtiyacı olandan daha fazlasını tüketmeye teşvik etmek gerekiyor. Ürettiğini fahiş fiyatla satanlar, ürettiğine değil; onu ihtiyacı olmayanlara satmaya; tüketiciyi o ürüne ihtiyacı olduğuna inandırmaya daha çok kafa yoruyor.
Vahşi rekabet ve sömürü üzerine bina edilen bu global israf düzeninin yakıtıysa 'insan doğası' söylemi. Buna göre yapılan her tür israf 'insan doğası'nın gereğidir; daha çok almak, daha çok sahip olmak insan doğasının kaçınılmaz bir sonucudur. Bu da aslında en süfli olan nefsi yüceltmekten, ona boyun eğmekten başka bir anlama gelmez.
Nefsin arzularını 'ihtiyaç' olarak algılamayı sağlayan en büyük vesileyse reklamlardır. Bu sebeple büyük şirketlerin reklam giderleri, üretim giderlerinden daha fazladır. Çünkü insanlar kendilerini eksik hissetmedikçe, tüketmezler. Yani eksik yoksa, kazanç yoktur. Reklamlar 'yanlış ihtiyaç'lar üretirler. İhtiyacınız olduğuna, o ürünsüz eksik kalacağınıza ikna edilirsiniz. Belli bir marka çantayı kolunuza taktığınızda 'tamamlanmış' hissedeceğiniz vaat edilir; inanır alırsınız.
Anlatmaya çalıştığım israf düzenine Müslümanların ortak olmadığını söylemek mümkün mü? 'Güzel ahlâktan güzel yaşam tarzına' geçiş yapmaya çalışan tüketici özneler haline gelmeye başladığımız doğru değil mi?
Ucuz iş gücünün sömürüldüğü deniz aşırı bir ülkede üretilmiş, toplam maliyeti 20 doları geçmese de vitrine 2.000 dolarlık etiketlerle dizilen bir çantayı koluna takarak saygınlık kazanacağını düşünen, özgüvenini ve öz değerini buna bağlayan Müslümanlar yok mu?
İşçinin hakkını alı teri kurumadan vermeyi çoktan unutmuş, Hakk'ın adil bulmayacağını bilse bile, devlet öngördüğü için asgari ücretle işçi çalıştıran Müslümanlar yok mu? (Asgari ücretin altında ve/veya sigortasız işçi çalıştıranlardan bahsetmiyorum bile...)
Daha az yakıt harcayacağını bildiği araçlardan kaçınıp, böbürlenmenin kendisine yasak kılındığını bile bile kendini kullandığı binek üzerinden tanımlayan Müslümanlar yok mu?
Müslümanların yaptığı infakı misliyle yapan gayri-Müslimler varken, kapitalist-tüketici öznenin kötü bir taklidi olan Müslümanların yaptığı infakın tek başına bu dünyaya katacağı çok fazla bir şey yok. Çünkü mevzu ne kadar çok infak ettiğimiz kadar, kendi nefsimizden de ne kadar vazgeçebildiğimizdir aynı zamanda.
Müslümanların, özellikle de ülkemizin İslâm coğrafyasına örnek olabileceğini düşünen Türkiyeli Müslümanların, kapitalist ahlâktan başka bir ahlâkın mümkün olduğunu göstermesi gerekiyor. Zira kendimizde olanı düzeltmedikçe ümmette olan da insanlıkta olan da düzelmeyecek. Bu yüzden tüm eleştirilerime rağmen –ki eleştirim en başta kendi nefsimedir- başka bir ümmetin mümkün olabileceğine inanıyorum. Başka bir ümmet mümkün olduğunda, başka bir dünya da mümkün olacak zaten.
Bu yazı, geçtiğimiz Ramazan ayı içerisinde yayınlamıştı. Etrafımı kuşatan 'israfa çağrı' işaretlerini gördükçe tekrar yayınlamanın uygun olduğunu düşündüm. Çünkü bir yana dönüyorum 'Ramazan'a özel banka kredisi' reklamları, diğer yanda nefsimizden vazgeçmeyi öğrenmemiz gerekirken 'Ramazan sofralarının vazgeçilmezleri burada' sloganları...
Hissettiğim ızdırap olduğu yerde duruyor; dolayısıyla bu yazı da...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Baris Seven
Demagoji bir sanat dali olsaydi, eminim ki sen bolca ödül alırdın. Tıpkı sağında oturan Emre gibi. Kürtlerin her şeyi ile alay eden, her türlü değerini ayaklar altına alan, fetvalar çıkaran AKP-Gülen kuyrukçuluğu ile PKK, BDP velhasıl bütün Kürtler ile dostlarına saldırmak, aşağılamaktan başka ifade ettiğin bir şey varmıdır?? tüm sözcük sıralamaların tek kelime ile DEMAGOJİ den ibarettir. Allah senin gibi başkasıyla söz duellosu yaparken bile Kürtlere hakaret edenlerden korusun!