Mehmet TIRAŞ
Yazıya attığım başlığı kadim dostum Mehmet Altan’dan yürüttüm.
Ben aslında bu hafta ki yazımı Gazeteci Çiğdem Toker’in Tekin yayın evinden yeni çıkan ve raflarda yerini alan “Kamu İhalelerinde Olağan İşler” adlı kitabını tanıtıp hem de Akp’nin 17 yıllık iktidar sürecinde kamu ihaleleri üzerinden kendi zenginini nasıl yarattığını, kimlere peşkeş çekildiğini anlatan kitabı yazacaktım, bitiremediğim için bir sonra ki yazıya kaldı kitabı tanıtmak ve yorum yapmam. Kitap bir belgesel gibi.
Ekonomik kriz öyle bir boyuta ulaşmış durumda ki ülkeyi yöneten Muktedir ve tayfası söylediklerine kendileri bile inanmıyor, nasıl inansınlar çarşı-pazar rakamları bunların yalanlarını ifşa ediyor.
Sarayın damadı ekonomiyi olumsuz gösteren ekonomistleri teröriste benzetmiş, toplumdan gelen tepkiler üzerine; ekonomiyi kötü gösterenler hakkında hukuki işlem yapılacak, yanlış anlaşıldı diye bakanlık düzeltme yaptı.
Bizim siyasi geleneğimizde devletin pek çok kurumuna güven duyulmazdı ama; şu dört kurum üzerinde eleştiri olurdu ama, ayyuka çıkan şaibeler dönmezdi..
Bunun birisi: Yüksek Seçim Kurulu(YSK) bu kurul altmış yıllık itibarını sıfırlandı.
İkincisi: Türkiye İstatistik kurumu(TÜİK)’in talimatla rakamlarla oynaması kamuoyunda hiç bir inandırıcılığı kalmadı.
Üçüncüsü: Öğrenci seçme ve yerleştirme Merkezi ÖSYM’de sınav sorularının çalınması bu kuruma olan güveni sarstı.
Dördüncüsü: Yargı hiç bir zaman bağımsız ve tarafsız olmadı ama;2016 Temmuz darbe kalkışmasından sonra OHAL ilan ile yapılan sivil darbe sonucu bu kadar da yanlı olmamıştı, buna askeri darbeler dönemi de dahil, insanlar hiç bir zaman yargıdan umudunu kesmemişti.
OHAL ilanı ile Muktedir yargıyı kendine bağladıktan sonra, Anayasa Mahkemesinin(AYM) nin verdiği kararları muktedir beğenmediğinde, AYM’nin kararlarına yerel mahkemeler direnişe geçmiş, bunun en somut örneğini ALTAN kardeşler davasında gördük.
Bunları Hatırlattıktan sonra biz konumuza dönelim.
Siz hiç en küçük belde de dahi belediye başkanlığı yapmış, milletvekili olmuş bir kişinin fakirleştiğini gördünüz mü? Bülent Ecevit örnek gösterilir ama istisnalar kaideleri bozmaz.
Vatandaş fakirleşirken siyasetçi nasıl zenginleşiyor?
Sistemi değiştirmediğimiz sürece, bu hep böyle gidecek lafla peynir gemisi yürümüyor.
Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçildikten sonra mazbatasını almış, siyasi geleneğimizde olmayan olumlu bir çıkışla koltuğuna oturmadan basınla bir toplantı düzenler ve kameraların karşısına geçip parmağından çıkarttığı alyansı göstererek: ”Benim sermayem bu ,eğer bir gün Recep Tayyip Erdoğan zengin olursa bilin ki haram yemiştir.”
Böyle başladı ama şimdi dolar milyarderi oldu.
Ülkenin en zengin iş adamlarından Rahmi Koç 2010 yılında yanılmıyorsam; Erdoğan’ın bir Milyar Dolar sermayesi var, bunu nasıl elde etti diye basına bir açıklaması düşmüştü.. Erdoğan’da bu haberi yalanlamadı ve bizim aile gıda şirketlerimiz var diye, Koç’un sorusunu yanıtladı.
Erdoğan’ın şimdi daha zenginleştiği iddia ediliyor bir değil bir kaç milyar doları olduğu söyleniyor ama, Erdoğan mal varlığını açıklamıyor, yargıda soruşturamıyor.
Vatandaşı fakirleştiren, siyasetçiyi zenginleştiren sistemin ta kendisidir.
Biz Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıramadık ki, yöneten ve yönetilen saydam bir sistem toplumun her kesimine açık olsun ve Milli Gelir de eşit dağıtılsın.
15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra kurulan “Şehitler ve Gaziler Vakfı” adında bir yardım vakfı kurulur ve halktan tam 309 milyon TL para(eski para ile 309 Trilyon) toplanır ama verilen adreste böyle bir vakfın olmadığı bir grup CHP Milletvekili tarafından tespit edilir, paraların akıbeti belli değil, işin garibi vakfın yöneticileri sırra kalem basmış durumda.
Denetim olmayınca yozlaşma oluyor, besleme basın da haber yapmayınca, yargı da talimatla görev yapınca kimse de hesap soramıyor, böylece yapanın da yanına kar kalıyor.
Ekonomik kriz denilince bizde anlaşılan; devletin emeklilerin ve devlette çalışan kamu personelinin maaşlarının ödenememesi gibi algılanıyor.
Krizin göstergeleri işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik değişmez parametrelerdir.
İşsizlik yüzde 14’e çıkarak 4 milyon 560’bine çıkmış bu İŞKUR ve TÜİK rakamları ama İşçi sendikalarının ve İşveren kuruluşlarının verileri işsizliği 8 milyon olarak gösteriyor, genç nüfusta işsizlik ise rekor kırıyor yüzde 27.4’e çıkmış durumda.
TÜİK’e müdahale ederek enflasyon rakamlarını düşük açıklattırıyorlar ama, Pazar ve marketler açıklanan rakamların külliyen yalan olduğunu ortaya koyuyor.
Erdoğan iktidara geldiğinde 13 milyon insan açlık sınırında yaşarken şimdi bu sayı 20 milyona çıkmış,50 milyon insan da yoksullukla boğuşuyor.
2002 yılında toplumun en zengin kesimi Milli Gelirin yüzde 39’nu alırken, 2018 yılında aynı en varlıklı kesim Milli Gelirin yüzde 54’nün alıyor. Çalışan nüfusun 6 milyonu asgari ücretle geçiniyor.
12 Milyon emeklinin 843 bini Bin TL’nin altında maaş alırken, 8 milyon emekli ise Bin 500 TL ve üzerinde maaşla hayatını idame ediyor.
Toplumun aklı ile alaya edercesine bir de muktedir kalkıp; biz emeklimizi sıkıntıya düşüren bir durum yaşatmıyoruz, demiyor mu?
Demokrasi ve hukuktan uzaklaşan ülke hiç bir toplumsal sorunu çözemez.
Akp’e AB müzakerelerinden uzaklaştıkça hukuktan da uzaklaşmış ve ekonomi krize girerken, yabancı sermaye de ülkeye gelmez oldu.
Yukarıda ortaya çıkan tabloya baktığımızda toplumun neden bu kadar siyasete meraklı olduğunu ve siyasetçinin çalışmadan devlet imkanları ile nasıl zenginleştiğini, vatandaşın ise tersine fakirleştiğini Mehmet Altan’ın tezi doğrulamıyor mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025