Mücahit BİLİCİ

Şair üniversite yıllarında bir kız sever. Bir şiir yazar. Şiir çok sonra dillere destan olacak bir aşk şiiridir. Aşka değen herşeyin ölümsüzleşmesi gibi bu şiir de bir nevi beka kazanır. Şiir nispeten basit ama ziyadesiyle inceliklidir. Aşkın nesnesi, şiirin bahanesidir. Şairin ruhu letafette gökdelenler (belki saraylar, belki saadetten bir ev, yok hayır, şiirden bir hayat) inşa edecek ustalıktadır ancak aşkın nesnesi oralı değildir. Aşka seyirci kalmıştır. İçine girilmedikçe aşk gariptir. Garip, yabancı olan herşeyin yüzünde bir aşırılık vardır. Bu ya bir artı değer ya da bir artı keder olarak tecelli edecektir. Aşkın dili süperlatiftir. Aşkta ifade bulan sevginin en büyük özelliği taraflarını teslim almasıdır. Başa gelen bir şey olarak aşk gerçek anlamda bir kazadır. İki anlamıyla kaderin bir kazası. Aşktan yaralı çıkar bir insan (veya iki).
Aşk kuyusuna düşen şair, mecazda başladığı yolculuğunu hakikatte sürdürmek ister. Maddeden manaya, yerden göğe, kaderden takdire yükselmek için didinir. Onun hasret dolu duyarlılığında bir medeniyet dirilmiş gibidir. Eski bir his kuyudan minareye çıkmak ister. Doğu’nun bu kaçıncı oğlu kendi kalmak için yeniden doğmak ister. O artık büyük bir şair, memleketin yeniden dirilişinde bir semboldür. Ama yine de bir insandır şair. Aşktan yana yaralı. İlk günkü gibi. Tazeliğini koruyan bir yara tüm ruhanileştirme çabalarına rağmen hala kalpte ağlamaklıdır. Şairin ruhu aşkınlıkta kendisini halktan ve gündeliğin gürültüsünden azad etmişken, şairin kalbi sadece sevgiliyi görür. Bütün dünya hüzünlü bir sürgündür. Ümidini kaybetmemiştir o. Aşkın kanunudur: En sofistike acılara katlanan kalbi aşkın en basit reflekslerinden de uzağa gidemez.
Bütün inşa ettiği görkemli fikri ve estetik eserler ve poetik azamete rağmen şair de bir insandır; kalbi çırpınan bir insan. Sevdiği kadını görmek için onun yolunun geçtiği muhite gitmiştir. Onunla karşılaşma ümidiyle zamane tabiriyle ‘stalk’lama yapmıştır belki de. Aşkta tarih durduğu için sevgili yirmi yaşında ne ise doksan yaşında da odur. Ve o görünür. İşte karşıdan geliyordur. Şair yarım asır sonra hala aynı heyecanla ona doğru yürür. Elinde belki Cağaloğlu’ndan kalma bir kitap poşeti. Mahçup olmayacak ve mahçup etmeyecek bir kıvamda yakınından, en yakınından geçmek ister. Yaklaştığında gözlerinin ferinde yangın çıkmış gibidir. Tek görgü tanığına göre şair son bir kez dikkatle bakar gözlerine sevdiği kadının. Şairin gözleri beni gör dercesine bakmaktadır. Bütün bu ihtişamlı şiirleri senin için yazdım. Yarım bir asrı seni düşünerek geçirdim der gibi. Fakat heyhat sevgili sadece bir görgü tanığıdır. Oralı değildir, olamamıştır. Aşktan yana yaralanmamış bir devlet memurunun işbu idariliği içinde en fazla ravisi olur o son bakışın. Tüzük karşısında şiir. Şairin bakışları boşluğa düşer.
Şairin mecaza dair son teşebbüsü de akim kalmıştır. Sanki şair mecazdan çıkamamıştır. Akla gelen bir soru şudur: aşk-ı hakikî aşk-ı mecazînin mecazı mıdır? Bunun cevabını bilmiyoruz. Hikayenin sonunda şair ölür. Geriye şiiri kalır. Görgü tanığı, sevgilinin şairin acılarından yana bir suçluluk hissetmediğini anlatır. ‘Yüz vermemiş olmak’ ifade tutanaklarında bürokratik bir masumiyet olarak yerini alır. Şairin aşkınlıkta gezinen şiirleri ‘telef’ olurken, sevgili devlet dairesinde karşılığını bulmuştur. Ezberlediği şiir şairin şiiri değildir. Böylece herkesin aşkı kendine kalmıştır. Şairinki ve görgü tanığının.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025