Namık ÇINAR
Türkiye’nin Gerçeği‘ni kavrayamamış olanlar, yazılarımdaki tutumumun nedenini soruyorlar bana. “Niçin sataşıyorsun orduya? Nedir alıp veremediğin? Bir problemin mi var?” diyorlar.
Evet, var!
Ben gencecik yurtsever bir subayken ve daha yolun başındayken, öyle bir ordu, öyle bir ülke tahayyül ediyordum ki; o yılların generalleri“seni gidi, yanlış yolun yolcusu” diyerek, düşünmemi, eleştirel bakmamı ve öneriler getirmemi engellemişler; tıpkı sürek avında bir hayvana yapıldığındaki gibi, beni kıskıvrak yakalayarak, anamdan emdiklerimi burnumdan getirmişlerdi.
Düşlerini kurduğum özlemlerimi, ayırdına daha sonraları varacağım siyasal ikbâlleri uğruna kırıp dökmüşler; silkeleyerek ve itibarsızlaştırarak, beni derhal tasfiye etmişlerdi. Yetinmeyerek, çağdaş düşünüyorum diye, üstüne üstlük bir de on beş yıl hapis istemiyle yargılatmışlardı.
Olabilir...
Bakarsın haklı çıkabilirlerdi. Hayat bu yönde evrilebilir ve ben, yanlış düşüncelerimin utancıyla, koca bir ömrü tüketebilirdim.
Ama böyle olmadı. Yaşam, onların asla haklı çıkamayacakları kırk yıllık bir muhasebenin yapılabileceği makûl bir süreci, getirip hepimizin önlerine koyuverdi şimdi.
Benim değil, onların “ordu projesi” uygulama alanı buldu. Benim değil, onların tasarladıkları bir Türkiye’yle kavruldu bu toplum, onlarca yıl. Ve onların kurdukları düzen iflâs etti sonunda.
Sürekli darbe yaptılar. Utanmadan sıkılmadan, bu halka mütemadiyen zarar veren o lânet olası darbelerini dayattılar. Hattâ yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları sonuncusunda, bu sefer yakalandılar.
Ülke bu kırk yılın bitiminde, kişi başına otuz-kırk bin dolarlık bir zenginlik çizgisine gelebilecekken, bunun dörtte biri düzeyine ancak varabildi.
Otuz senedir süren bir iç savaşı da yönetemediler. Bu yüzden, Türkiye’nin kırk-elli bin yurttaşı öldü. Bir trilyon dolar para, “baruta ve tahrip danelerine” harcandı. Ülke, hem fiziki, hem de psikolojik bakımlardan enkaza döndü; bölünme noktalarına geldi.
Bu işlere karışan generaller öyle şeyler yaptılar ki; örneğin 1915’lerdekilerin Ermenilere reva gördükleri, yüz yıl sonra nasıl şimdi bizim neslin peşini bırakmıyorsa, şimdikilerin de Kürtlere yaptıkları torunlarımızın yakasını bırakmayacaktır.
Türkiye’nin siyasasını YAŞ, MGK, Genelkurmay Karargâhı, çift başlı yargı, vs. gibi kurumlarla çevirerek, “vesayet rejimi”ni pekiştirdiler. Devlet içinde devlet oldular. Partileriyle, medyasıyla, sermaye kesimleri ve sözde entelektüelleriyle, kendilerine yalakalık yaparak varolabilen, karaktersiz ve kaypak bir sivil siyasal ortamın üremesini bu ülkeye lâyık gördüler.
Ayrıcalıkları katlanarak büyüdü. Lüksleri ve imtiyazlı konumları giderek tırmandı, ifratlara ulaştı. Tasarruflarını meşrulaştırmak için, subay ve astsubayları yanlarına çekmek üzere birer parmak bal çalarak; TSK’yı Türkiye halkından izole ettikleri bir kuruma çevirdiler.
Kendilerini asla denetlenemez kıldılar. O kadar ki, kendilerini artık kendileri de denetleyemez hâle geldiler.
Büyük karargâhlardaki departmanlarda,“Batı Çalışma Grubu” gibi, “JİTEM” gibi, ordunun kuruluşunda bulunmayan sayısız illegal yapılar oluşturarak ve Çin’inkinden iki misli fazla sayıda general istihdam ederek; büyük kentlerden tutun da, en küçük kasabalara kadar, tüm halkı fişlediler, kategorilere ayırdılar, sınıflandırdılar.
Artık TSK’yı, yurdun savunma ihtiyaçlarını öne koyan değil, adeta“Baas Rejimleri”ne, yahut “Kuzey Kore”deki ordulara benzettiler.
O kadar müphem hâle geldiler ki, ne aldıkları maaşları, ne her türlü harcamaları, ne de yaptıkları işleri bilinir ve görünür olabildi.
Bütün bunlarla ve daha birçok şeyle, müflis bilançolu bir şirkete dönüştüler. Gele gele, kırk yılın sonunda bu noktaya vardılar, bu yolların yolcusu olan generaller.
Onlar ne düşünüyorlarsa, doğru olan o idi. İdeolojilerini, ordunun ideolojisi hâline getirdiler. Farklı düşünenleri, düşünmelerine fırsat dahi vermeden, yediler. Orduyu, ellerinin altındaki bir silah gibi kullanarak, yarattıkları iklimle, siyasal ve sosyal bir baskı gücü oluşturdular.
Demokrasinin önünü tıkayarak, Silahlı Kuvvetler’in büyük kısmına, askersel bir toplum düzeninin daha iyi olacağı kültürünü aşıladılar. Kâdiri mutlak bir sınıf olarak, bir hakkın ve görevin, en azından kötüye kullanılması ile karşı karşıya olunduğunun dahi görülebilmesine engel oldular.
Tüm Türkiye halkı bakımından, kontrol dışı bir mutasyonla endişe verici bir biçime dönüştüklerinin adeta simgesi sayılabilecek, tv’lerdeki o ünlü basın toplantısında, birbirlerine yaslanıp birbirlerinden güç almak suretiyle, kırk-elli kadarının biraraya gelerek korku saldıkları, bir zamanların Güney Amerika’sındakiler gibi dehşeti amaçlayan o fotoğrafta, kendilerini generallerle özdeşleştirenlerden bir tanesi bile yokken, onları aralarına almazlarken, böylelerini “kraldan çok kralcı” kılarak, kendilerine sendromik ölçülerde meftun ederek, hastalanmalarına yol açtılar.
Basiretleri bağlanıp da, AKP’ye ve kitlelerin din anlayışlarına takarak, gözleri hiçbir şey görmeyen, kulakları hiçbir şey duymayanların, medyada ve siyasetteki postal yalayıcıların hâlâ “ne malûm, bu suçların işlendikleri” diye, masumiyet karinesinin dahi içine ederek, yapılanları örtmek uğruna nasıl da debelendiklerine duyarsız kalmaları ya da susmaları, en hafifinden aymazlıktır. Bunları dile getirmekse, vatan borcudur.
Öyleyse şimdi ben, bu toplumun bir yurttaşı ve bir hissedarı olarak, bunların müsebbibi olan generallerden hesap sormayayım mı?
Seninki değil bizimkiler doğru diyerek, acımasız projelerini harfiyen uygulayan ve artık müflislikleriyle yolun sonuna gelmiş bulunan bu sorumsuz adamlara iki çift lâf etmeyeyim mi?
Gençliğimi ve ömrümü çalmakla kalmayıp, önereceğim daha güzel bir dünyanın yerine koydukları, sonuçları mendeburca gelişen tasarrufları için, yakalarına yapışmayayım mı?
Hayatım boyunca göze aldıklarımı, çektiklerimi ve kendime olan saygımı, nereye koyacağım, o zaman?
Kendime olan borcum, yurduma olan borcum, halkıma olan borcum ne olacak?
Anladınız mı şimdi, niye peşlerini bırakmadığımı, niye yazdığımı bütün bunları?
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016