Oya BAYDAR
Tek Tip İnsan Yetiştirmek
7.03.2012
3947
28 Şubat tartışmalarıyla ilk ve ortaöğretime getirilmeye çalışılan yeni düzen tartışmaları rastlantısal olarak mı yoksa bilerek, hesaplanarak mı eş zamanlı başlatıldı, doğrusu merak ediyorum. Başbakan ve AKP kadrolarının, bir de televizyonlarda boy gösteren bir kısım prof., bölüm başkanı, hatta rektör ünvanlı iktidar yandaşlarının konuya yaklaşımları, 28 Şubat’ın on beşinci yıldönümünde, darbecilerin “1000 yıl sürecek” diyerek posta koydukları eğitim, toplum ve insan mühendisliği projesinin rövanşının alındığı izlenimi bırakıyor.
AKP kanadı, başbakanından bakanına, İmam Hatip Mezunları Derneği Başkanı’ndan rektörüne, getirilmeye çalışılan yeni düzenlemeyi tıpatıp aynı cümlelerle savunurken, yasa taslağını eleştirenlere de hep aynı soruyu yöneltiyorlar: “Ne yani; tek tip nesiller mi yetiştirmek istiyorsunuz?” Bu soruyla 4-4-4- formülünün eğitimi çeşitlendirdiğini, çocukları ve gençleri “yüz çiçek açsın” özgürlüğüne kavuşturacağını, tek tip kullar olmaktan kurtaracağını söylemeye çalışıyorlar. Çalışıyorlar diyorum, çünkü özellikle televizyon kanallarında boy gösteren 4-4-4 teorisyen veya savunucularının çok büyük çoğunluğu meramlarını pek anlatamıyorlar. Başbakanlarının laflarını tekrar etmeye çabalıyorlar ama onun belagatine sahip olmadıkları, savunmaya çalıştıkları görüşün doğruluğuna belki kendileri de pek inanmadıkları için yetersiz, zavallı, hatta cahilane sözlerden öteye geçemiyorlar.
Eğitim Planlaması Siyasetçilerin İşi Olamaz
Ülkemizde eğitimin en temel sorunlardan biri olduğunu kabul etmeyen yok. Devasa fırsat eşitsizliği bir yana, verilen eğitimin kalitesinin -düşük falan değil- yerlerde süründüğü tartışma götürmez biçimde, örnekleriyle ortada. Yerel ve uluslararası araştırmaların en cahil ve eğitimde geri ülkeler sıralamasında hep en önlerdeyiz. Yukarda sözünü ettiğim ulemanın “Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür^dedirten hali; de’lerin da’ların ne zaman bitişik ne zaman ayrı yazılacağını bilen köşe yazarlarının bile nadirattan olduğu; ülkeler bazında, kişi başına kitap okuma endeksinin en alt sıralarında yer almamız, genel kültür eksikliğimiz, vb. herkesin malûmu. “Şubat ayı kaç yılda bir 29 çeker?” sorusuna çoğu genç yirmi iki kişiden sadece üçünün doğru cevap verebildiğini, onların da ikisi kadın üç yaşlı insan olduğunu televizyonda izlediğimde içim gerçekten burkulmuştu.
Bütün ideolojik önyargılardan, siyasal yatırım hesaplarından arınmış; ulusal, yerel, bölgesel ve uluslararası verilerden yararlanarak ortaya konacak ve de bütün kaynakların seferber edileceği bir eğitim düzenlemesine ihtiyacımız olduğu apaçık. Bu konudaki eksiklerimiz, yanlışlarımız, sorunlarımız o kadar büyük ve yaşamsal ki, siyasi yatırım hesaplarıyla yada ideolojik kavgalarla atılacak her yanlış adım bugünümüzü ve geleceğimizi, genç kuşakların kaderini, insanımızın gelişmesini belirleyecek, örseleyecek, karartacak. Zaten hiç iç açıcı, umut verici olmayan durum büsbütün kötüleşecek.
İktidarlar, partiler, siyasetler -ve de kimileri kabul etmek istemese de- devletler geçicidir. Omzu kalabalık yada sivil giyimli toplum mühendisi darbecilerin kurmaya çalıştıkları düzenler, kendi sandıkları gibi öyle 1000 yıl falan sürmez, günü gelir yıkılır. Öte yandan iktidarlar, partiler, siyasetler toplumu kendi ideolojik hatları ve tercihleri doğrultusunda biçimlendirmek isterler. Türkiye gibi toplumsal-ideolojik çelişkilerin derin ve çatışmalı olduğu yapılarda, siyasal ideolojik dayatmalar ve çatışmalar da keskin olur. 28 Şubat süreci ve şu günlerde tartışılan eğitime yeni düzen girişimleri bu çatışmanın su yüzüne yansımasıdır. Vahim olan şu ki, çatışma ve hesaplaşma, suça varan bir sorumsuzlukla Türkiye insanının geleceği üzerinden yürütülmektedir.
İşte tam da bu yüzden, bir eğitim reformu çerçevesinde eğitimin her kademede uzun vadeli olarak planlanması hükümetlerin ve siyasetçilerin değil bağımsız uzmanların işi olmalıdır. Ortaya konan modeller toplumun bütün kesimlerince tartışılmalı, fikir üretilmeli, eleştirilmelidir. İktidardaki ve muhalefetteki siyasi partiler doğal olarak bu tartışmanın ve model üretiminin parçalarıdır ama sahipleri ve buyurganları değil. Yani eğitim, sivil veya asker muktedirlere, şu veya bu ideolojik hattın takipçisi siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi ve hayati bir iştir.
Benim İdeolojim Seninkini Döver
28 Şubat; asker-sivil bürokrat seçkinlerin Cumhuriyet’in palazlandırdığı büyük sermaye ve onun medyası desteğinde gerçekleştirmeye çalıştıkları siyasi-ideolojik bir darbeydi. Laik Kemalist ideolojinin restorasyonu girişimiydi. Bu nedenle de ideolojik propaganda (psikolojik harekât) ve eğitim alanı darbeci- vesayetçi güçlerin ana hedefleri oldu. 28 Şubat zihniyetini güçlendirip yaşatacak nesiller yaratılmak isteniyordu. Zorunlu eğitimin, emir demiri keser misali alelacele sekiz yıla çıkarılmasının başlıca, hatta tek nedeni İmam Hatip okullarının önünü kesmek; bir yandan iktidara uzanacak kadar güç kazanan Müslüman kesimleri iktidardan silah tehdidiyle uzaklaştırırken öte yandan resmi ideolojiye bağlı tek tip insanlardan oluşan Kemalist nesiller yetiştirmekti. 28 Şubat’a kadarki bütün darbeler siyaset ağırlıklıyken post-modern darbe ideolojik ağırlıklıydı diyebiliriz.
Herkesin bildiğini birbirimizden saklamaya, karnımızdan konuşmaya gerek yok: 28 Şubat’ın on beşinci yılında tıpkı 28 Şubatçıların yaptığı gibi alelacele ve son derece hazırlıksız şekilde gündeme getirilen 4-4-4 eğitim düzenlemesi de ideolojik karşı darbeden ibarettir. Ana amacı; dinî eğitimin resmi yaşını çocukluğun ilk yıllarına (son değişikliklerle dokuz yaşına kadar) indirebilmek, ilk dört yıldan sonra İmam Hatiplere geçişi sağlayabilmektir. Gerisi gerçekten teferruattır, teferruat olduğu da komisyondaki yasanın maddelerinin savrukluğundan, her an nabza göre değiştirilmesinden, konunun uzmanlarının ve sivil toplumun itirazlarının şu veya bu şekilde bastırılmaya çalışılmasından, yasayı papağan misali savunanların en güçlü argümanlarının “tek tip insan” yetiştirilmesinden ibaret olmasından da anlaşılmaktadır. 28 Şubatçılar laik-Kemalist-ulusalcı nesiller yetiştirmek istiyorlardı, AKP iktidarı da Başbakan’ın bir süre önce açıkladığı ve kavgasını verdiği biçimde dindar-muhafazakâr nesiller yetiştirmek istiyor. Tabii ki konunun siyasal yatırım, psikolojik tatmin, intikam duygusu gibi yanları da var ama bunlar ikincil.
İster dinî ister uhrevî olsun, ideoloji ideolojidir. Her ideolojik güç (Komünizm dahil) iktidarını teminat altına alabilmek için kendi insanını, kendi nesillerini yaratmak ister. Bunun başlıca aracı da eğitimdir.
İster Kemalist, ister dindar, ister komünist, vb. olsun ideolojik eğitim kendi ideolojik modelinde tek tip insan yetiştirmeyi amaçlar. “Şöyle veya böyle nesiller yetiştirmek”ten söz ediliyorsa tek tip insan modeli gündemde demektir. Kuşkusuz bu nesil yetiştirme işi her zaman başarılı olmaz, fire verir. Kimileri ayrıksı kalır, muhalif olur, baş kaldırır. Rejim bunlarla mücadele eder ve başkaldıranı ezmeye çalışır. Yine de tek tipleştirme sanıldığı kadar başarılı olmaz. Örneğin AKP kadrolarının, Fethullah Hareketi mensuplarının Kemalist rejimin bağrından çıktıkları unutulmasın.
Tek tipleştirme konusunda bütün ideolojiler arasında en yamanı, en tavizsiz olanı dinî ideoloji ve dinî eğitimdir. Çünkü burada söz konusu olan insanın inanç dünyasıdır ki; dinî inanç sorgulamayı, eleştirmeyi, kendini tartışmayı reddeder. Aşılması, başkaldırılması, özgürleşilmesi, farklılaşılması en güç olan budur.
Kısaca, yapılmaya çalışılan eğitim düzenlemesine karşı çıkanları “Tek tip insan yetiştirmek mi istiyorsunuz?” diye susturmaya çalışanlar, aslında “Artık biz kendi tek tip insanımızı yetiştireceğiz” demektedirler. Amaçlanan budur ama, bu işin öyle kolay başarılamadığını eğitim ve nesil mühendisliğine soyunan yeni muktedirler de göreceklerdir. Başaracakları tek şey şu berbat eğitim sistemimizi biraz daha içinden çıkılmaz hale sokmak olacaktır.
Eğitim; bütün siyasetler ve ideolojik dayatmalar dışında özgür, sorgulayıcı, eleştirici, ezberciliğe papağanlığa prim tanımayan, otoriteye baş eğmeyen, herkesin hakkını kendi hakkı gibi koruyan, barışçı ve yaratıcı bireyler yetiştirmeyi hedeflerse “tek tipleştirme” ortadan kalkar. Özgür ve sorgulayıcı birey tek tipleşmeye karşı çıkacak, sürünün koyunu olmayı reddedecektir. İktidarlar bundan hiç hazzetmezler.
Çeşitlilik içinde üretici-yaratıcı birey insana ulaşabilmek öyle 4-4 veya 5-9 veya 10-20 formülleriyle ve Kemalist ideolojik dayatmanın yerine dinî-muhafazakâr dayatmayı geçirerek değil bütünsel bir zihniyet değişikliği ile mümkündür. Yoksa, milyarlarca liralık yatırımla öğrencilere dağıtılması planlanan tabletler, akıllı tahtalar, vb. yandaş sermayeye avanta kazançlar sağlamaktan öteye geçmez. Mesele tablette değil o tabletin içeriğindedir. Atatürk’ün gençliğe hitabesini de yükleyebilirsiniz tabletin hafızasına, Kur’andan ayet de, Komünist Manifesto da. Hepsini birden ve daha başkalarını da yükleyip özgürce tartışılmasını sağlayabiliyor musunuz? Çocukların, gençlerin kafalarındaki bütün tabuları yıkmaya; ne Müslüman ne Kemalist, ne olacağını kendisi seçebilecek özgür insanlar yetiştirmeye cesaretiniz var mı? Varsa, işte o zaman eğitim reformunu tartışmaya başlayalım.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024