Salih Tuna
Aydın Doğan'ın sakallısı dünkü köşe yazısında, “CHP'ye taktik veriyorum” diyerek öyle akıllar veriyor ki olursa o kadar olur.
Diyor ki…
“SAYIN CHP… / Size kimsenin söylemediği bir şey söyleyeceğim / Lütfen dikkatli dinleyin: / Sesinizi ne kadar az çıkarırsanız, ortalıkta ne kadar az görünürseniz, miting sayısını ne kadar az sayıda tutarsanız… / Hayırcıların kazanma ihtimali o kadar artar…”
Böyle bir parti olabilir mi peki?
Dünya siyaset tarihinde ne kadar az konuşur, ne kadar az görünür ne kadar az miting yaparsa etkisi de o kadar artan herhangi bir parti var mıdır?
Daha doğrusu böyle bir parti tahayyül edilebilir mi?
Köşe yazarı olsaydı hadi neyse?
Geçenlerde Asuman takımından bir köşe yazarıyla yolda karşılaştım. “Dan” diye “yazılarımı nasıl buluyorsun abi” diye sorunca, “çok etkili buluyorum” dedim, “gerçi hiç yazmasan daha etkili olur…”
***
Parti dediğinin bir tezi, bir görüşü, bir programı olacak. Çıkacak halkın karşısına anlatacak. Ne bileyim, “seçmenini” ikna edecek.
Partilerin varlık nedeni görünür olmak değil midir? Ortalıkta görünmeyen parti olur mu hiç?
Olurmuş!
Son günlerde CHP'nin olmaya çalıştığı da bu! Baksanıza; referandum süreci için adeta kontak kapattılar.
Üstelik Aydın Doğan'ın sakallısı mezkur “taktiği” vermeden bir süre önce, araziden arazi olmaya karar vermişler. Hatta en fazla 4 miting yapacakları da yazıldı çizildi.
Demek CHP sesini ne kadar az çıkartırsa, ortalıkta ne kadar az görünürse o kadar kazançlı çıkacak.
E bu “taktiğe” göre, CHP seçimlere hiç katılmasa, tek başlarına iktidar olacağı garanti. Hele ki partiye kilit vursunlar, ilelebet iktidardalar demektir.
Yazık yahu, CHP bu özelliğinin çok geç farkına vardı. Yoksa onca yıl boşuna muhalefette kalmazdı.
***
H. G. Wells'in 1897'de yayımladığı “Görünmez Adam” (The Invisible Man) adlı bir “bilim kurgu” romanından mülhem Kılıçdaroğlu'na “Görünmez Adam” partisine de “Görünmez Halk Partisi” diyebiliriz.
Gayet uygundur.
Zaten “ortalıkta ne kadar görünmesek o kadar iyi” diyen bir parti de ancak “bilim kurgunun” konusudur.
Meclis'te kürsü işgal eden, burun kıran, bacak ısıran CHP'nin şu haline bakın; sanki “hokus pokus” marifetiyle görünmez olmuş.
Ya Kılıçdaroğlu?
Bir yerlerden sufle almışçasına nasıl da birden kuzu postuna bürünmüş öyle!
Sanki “Referandumda evet oranı yüzde 98 çıksa da bu bizim için geçerli olmayacak…” dememiş gibi.
Sanki “Eğer Türkiye'yi ateşe atmak istiyorlarsa evet oyu verebilirler…” diye halkı gündüz gözüyle tehdit etmemiş gibi.
Sanki “Böyle bir başkanlık sistemini bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz…” diyerek iç savaş tehdidinde bulunmamış gibi.
Bütün bunları da birkaç hafta evvel söylememiş gibi şimdi de kalkmış, “Evet de Hayır da başımın üstündendir” demeye getiriyor.
Hem de bu değişimi, dönüşümü tek cümleyle de olsa izah etmeye gerek duymadan.
Bir Allah kulu çıkıp da Kılıçdaroğlu'na sormuyor:
İçine “Ecevit'e şefaat edeceğim” dediği dönemdeki Fetullah kaçmış gibi “kuzuların sessizliği” moduna bürünmenin nedeni nedir?
***
Kılıçdaroğlu bu haliyle Gezi dönemindeki başörtüsü takıp “Müftünün karısıyım” diyen o sahtekar kadıncağıza benziyor. (Referandumdan “hayır” çıkarsa görürsünüz siz, “Görünmez Adam”ın nasıl Hannibal Lecter'e dönüştüğünü.)
“Müftünün CHP'li sahte karısı” da “sahte köylü Hüsniye”ye benziyor.
Hani, “torpak eskisi gibin verim vermiyi; 'hayır' deyeceğem…” yollu kayseri aksanlı kovboylar gibi söylev çeken, “altı kaval üstü şişhane” misali ses ayrı görüntü ayrı bir acayip CHP'li kadın var ya o!
Adı, Hüsniye. (Ülke TV'de / En Sıradışı programında CHP'ye sevabına şöyle de bir slogan önerisinde bulunmuştum: “Müftünün karısıyım; Hüsniye'nin partisiyim”)
Hüsniye de Asuman'a çok benziyor. Sanki aralarında “istikşafi görüşme” varmış gibi.
Bir farkla ki Hüsniye “dıştan yanmalı motorlara” benziyor; Asuman “içten yanmalı motorlara.”
Makine mühendisleri iyi bilirler; dıştan yanmalı motorlar, içten yanmalı motorlara nazaran daha düşük güç üretirler. Bir de daha çok yer kaplarlar.
Asuman da “Erdoğan'dan sonra ya laik bir diktatör gelirse” diyen CHP'li Akif Hamzaçebi'ye benziyor.
Lakin…
Hüsniye'den Hamzaçebi'ye kadar “Görünmez Halk Partisi” hep “Hayır” derken, Asuman'ın hisli-duyguları “Evet,” aklı “Hayır” diyor.
Ah bu yüzden içten içe yanıyor Asuman!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
5.02.2019
21.02.2019
20.02.2019
19.02.2019
12.02.2019
6.02.2019
5.02.2019
31.01.2019
29.01.2019