Sezin ÖNEY
Jön Türkler’den bu yana birçok “muhalif”, hep devletin parlak ışığına yenik düştü. Nedense, “devlet dışı” kalmayı beceremiyoruz.
Devletin o müthiş gücünü eleştirenlerin en ateşlileri bile, gün geliyor o gücü, “iyilik” için de kullanabileceklerini sanıyorlar.
Oysa baştan sorunlu olan, o “kudret”. Ve öylesi denetimsiz bir güç, “iyi” varsaydığımız “emel” için de kullanılamaz.
Entelektüelin her kertede, her hâlde “devlet dışı” kalabilmeyi başarmasının değerini anladığımızda, meselenin, devletin gücünü kendi düşüncüleri ekseninde şekillendirebilmek değil, o gücün varlığını reddetmek, ona sırt dönmek olduğunu anladığımız gün, Ceylan Önkol gibi mağdurları gözleri açık bırakmayacağız.
Umurumuzda mı gerçekten?
Umurumuzdaysa, neden bu konuyu “takipsiz” bırakıyoruz?
Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2009’da, 12 yaşındaki Ceylan’ın ölümü ile ilgili açılan soruşturmada takipsizlik kararı vermesi gerçekten bizim için ne ifade ediyor?
“Ya o benim kızım olsaydı” bencilliği de mi yok içimizde?
Pardon; Ceylan, bizim kızımız olamaz çünkü savcılığın soruşturma esnasında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden bilgi istediği yazıda dediği gibi, “Bölgenin özelliği gözönüne alındığında...”, yani “buralarda böyle avlanır insanlar, çok da durmayın üzerinde”...
Devletin yumuşak pençesinde tatlı tatlı rehavete kapılırken, nasılsa bizim başımıza gelmeyeceğini bilmenin itiraf edilmemiş huzuruyla; bir zaman Ceylan’ı, kendi siyasi düşüncemizi savunmak için oyuncak eder, sonra da bir köşeye atarız.
Devlet söz konusuysa gerisi teferruattır
Bu hiç değişmedi, dünden bugüne... Değiştiği gün, Kürt Sorunu da çözülür; ülkenin asıl meselesi olan“insan sorunu” da.
Sahi, insan sorunu demişken; Mersin Akkuyu’da Rusya tarafından yapılması için anlaşmaya varılan nükleer santral, aslında “en büyük güvenlik meselemiz” değil mi?
Mart sonunda, Ankara’da nükleer santrali kuracak Rus şirket, bir sempozyum düzenlendi ve “son derece güvenli bir santral inşa edeceklerini” öne sürdü.
Bir gazete de çıksa, bu santralin aslı astarını soruştursa... Hiç mi şüphe uyandırmıyor Çernobil faciasını yaşayan ve yaşatan bir ülkenin mirasçısının, hem de hakkında pek çok şaibe bulunan bir şirket tarafından kuracağı santrali Türkiye’nin bağrını kondurmak?
Sağlık konulu programlar televizyon kanallarından eksik olmuyor, “nasıl sırım gibi olsak”tartışmaları sabahlara kadar sürüyor da, “nükleer santraldeki bir sızıntı kaç neslin yaşamını karartır” diye sorgulanmıyor.
Ama gazeteciler, devlete akıl öğretmekle, kendi siyasi bağlantılarıyla okuyucuyu boğmakla ve kendi aralarında sığ sularda derin dalaşmalarla çok meşgul; gazetecilik yapmaya vakit kalmıyor hâliyle.
“Memleketi kurtarma” sevdasından kurtulup da, mesleklerinin gerektirdiği “merak” ve “şüphe”ile hareket edebilse gazeteciler...
İnsanların aklı var zaten; başkasının kendileri yerine düşünmesine ihtiyaçları yok.
Biraz oksijen, biraz haber
Gila Benmayor’un 2011’de Hürriyet’te yayımlanan bir yazısından haber dolu bir alıntıyı ele alalım; Benmayor, bir gazetecinin yapması gerektiği biçimde, akıntının tersine giden, “acaba” diye soran bir yazı yazmış.
Konusu, EDAM Başkanı Sinan Ülgen koordinatörlüğünde, Boğaziçi Üniversitesi’nden İlhan Or veGürkan Kumbaroğlu, Sabancı Üniversitesi’nden İzak Atiyas ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Hasan Saygın tarafından kaleme alınan “Nükleer Enerjiye Geçişte Türkiye Modeli” raporu.
Benmayor, Ülgen’in şu sözlerine yer vermiş;
“Akkuyu Santrali’ni fiyat boyutuyla, Rusya ilişkileriyle, güvenlik sorularıyla ele alan bir çalışma yok. Genellikle nükleer enerjiye geçen ülkelerde hükümet bunun nasıl olacağına dair bir strateji belgesi hazırlar. Nükleerin niçin gerekli olduğunu, teknolojinin risklerini, buna karşı ne önlem alacağını bu belgede açıklar. Kamuoyunda tartışmaya açar. Tartışmanın şeffaf ve katılımcı olması gerekir. Nükleer bu eksikliği kesinlikle kaldıracak bir şey değil. Nükleer ‘ben yaptım oldu’ anlayışını kabul edemez.”
Doçent Dr. Atiyas diyor ki:
“Biz ekonomistler ticari dürtülerle hareket eden bir şirketin nasıl denetlenmesini gerektiğini biliyoruz ama siyasi dürtülerle davranan şirketin nasıl denetleneceğini kestiremiyoruz.”
Prof. Dr. İlhan Or ise şunları söylüyor:
“Her yeni reaktör ‘her şeyi çözdüm’ diye ortaya çıkıyor. Fukuşima’da olduğu gibi her gelen felaket aksaklıkları gösteriyor. Japonlar o kadar ciddi güvenlik önlemleri aldıkları halde varsayımlarında yanıldılar. En basit bir şeyden sofistike sistemler tıkanabiliyor. Ayrıca ‘güvenlik kültürü’ diye bir olay var. Bizde bunun ne kadar eksik olduğunu Van’da gördük.”
Son zamanlarda, okuduğum en “âkil” görüşler bunlardı; ne yazık ki...
Sonra, Saray’da, “Âkil, âkil, söyle bana... Benden güzel var mı?”
[email protected]
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024