Tuncer KÖSEOĞLU
Yıllar önce Gülhane Parkı’nın karşısında bulunan binada duruşma izliyordum. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin tek bir duruşma salonu vardı. Mahkeme heyetinin karşısında sanık sandalyesinde oturanlar, İslami Hareket adlı yasadışı örgüt üyesi olmakla suçlanıyordu. Örgüt adına baştaKocamustafapaşa Camii imamını öldürmek olmak üzere birçok cinayetten yargılanıyordu sanıklar. Haklarında idam cezası istenen sanıklar arasında yaylanın havasını solumuş, suyunu içmiş, izlenimini veren yanakları al kırmızı bir genç vardı. İfade verme sırası ona geldi. Ayağa kalktı, çok az duyulan bir sesle konuşmaya başladı. Devamında “Efendim ben poliste işkence gördüm ve ifademi işkence altında verdim” dedi. “Ne yaptılar sana” diye sordu mahkeme başkanı. Bu soru üzerine al yanakları daha da kızaran genç adam utangaç bir ifadeyle “Beni sikti sikti” dedi. Bu ifade üzerine küçük ama kalabalık salon bir anda buz kesti. Deneyimli hâkim Osman Şen tekrar sordu sanığa “Oğlum tam olarak ne oldu?” Sanık yineledi ifadesini “beni sikti sikti” diyerek. Bunu söylerken iki elinin avuçlarıyla apış arasını tutuyordu. Sonrasında anlaşıldı mesele; sanık Rizeliydi vebir Rizelinin telaffuzunda (ı) harfi her zaman (i) olarak okunurdu. Sanığa gözaltına alındığında işkence yapmışlar, önüne uzatılan ifadeyi imzalaması için cinsel organlarını sıkmışlardı. O gün zor oldu meramını anlatabilmesi genç adamın. Birçok baba dili kullanan insanların, meramını anlatırken aşağılanması, ayıplanması gibi. Anadil nasıl tekse, baba dili de tek tipti aslında bunu kullanırken başka aksanlara yer yoktu.
Bir Rizeli olarak ben de bundan çok çektim. İlkokula başlarken bizlere ilk öğretilmeye çalışılan şey aksanımızı düzeltmek oldu. Öğretmenler sürekli zorlardı bizleri İstanbul Türkçesiyle konuşun diye. İstanbul Türkçesi ile konuşmak ise özenilmesi gereken bir durumdu. Çok sonra öğrendim, aslında bu güzel Türkçe diye dayatılan aksanın, tek tip insan yaratmak için devletin uydurduğu bir baskı aracı olduğunu. Tek tip toplumda farklı insanlara farklı dillere yer olmadığı gibi, farklı aksanlara da yer yoktu.
Bu asimilasyonu yaşarken ortaya komik olaylar çıkmıyor da değil hani. Aksanı İstanbul Türkçesine çevirelim derken, az şebek olmadık... Bir Erzurum fıkrasında çok güzel anlatılır bu durum. Bir süre İstanbul’a gelip İstanbul Türkçesiyle konuşmaya başlayan Erzurumlu memleketine gidince arkadaşını ziyaret eder ama bir türlü evde bulamaz. Bir gün yolda karşılaştığı arkadaşına sitem eder;“Geliyorum, gidiyorum seni evde bulamirem...”
Dilin aksanını yok ederek asimile etmek bir yana, egemenlerin alaycı ifadeleri ile karşılaştı, bu şekilde konuşanlar. Çekilen filmlerde hep gülmece malzemesi olarak kullanıldı. Hele türkülerin o şiveyi bilmeyen insanlar tarafından okunması yok mu işte ben en çok ona sinir oluyordum. Biri senin yaşamından çıkan türkünü söylüyor, senin şivene benzeterek ama ortaya ne olduğu belli olmayan bir dil çıkıyordu. Kimse fazla dile getirmese de Karadenizliler bu şiveden çok çekti. Kürtlere ise katmerli baskı vardı. Anadillerini konuşmak yasak, dayatılan baba dilini konuşurken kullandığı aksan ise yıllar yılı kaba saba bulunarak alay edildi. Dilde böyle tek tip oluşturulunca, kafa yapıları aynı torna tezgâhından çıkmış, egemen bir “ileri toplum” olduk böylece. Boşuna değildir ünü İtalya sınırlarını zorlayan Serra Yılmaz’ın başörtülülerden ürkmesi. O başörtülüler yaşadıkları kenar mahallelerden çıkıp kendi mahallesine geldi. Aynı kuaföre gitmeye başladı. Oysa kalsalardı kendi mahallelerinde, mağdur diye severdi onları Yılmaz gibi düşünen “modern” beyazlar.
Bana bunları düşündüren ise bir siyah adam oldu. Sonuçları sadece Amerika’yı değil, bütün dünyayı ilgilendiren seçimden galip çıkan Obama zafer konuşmasında, “Amerika’yı dünyanın en güçlü ülkesi yapan farklılıklarıdır” dedi. Her fırsatta farklılıkları yok sayıp teklik üzerinden giden bizim siyasetçilerimiz bu konuşmadan bir ders alırlar mı bilemem ama geçen gün telefonda babama “Biraz yavaş konuş” dediğim için utandım. Babam, her Rizeli gibi aşkla ve hızlı konuşur. Yıllardır memleketle birlikte bu hızlı ve şiveli konuşmaya da uzak kaldım. Telefonda bana bir olayı anlatan babamın söylediklerinin bir bölümünü anlamamıştım. Anadilimiz yok, egemenlerin bize dayattığı “baba dilini” konuşacağız diye kendi babamızın diline uzak kaldık. Oysa içinde Rumca, Ermenice, Lazca ve Gürcüce kelimeler olan babamızın dili ne zengindir. Yine de hiçbir baskı sisteminin yok edemeyeceği türkülerimiz var şivemizle söylediğimiz. Ulaşır gökyüzüne hüznümüz, sevincimiz, üzüntümüz ve ağıtlarımız o şiveyle birlikte.
Denizun dibi midur, beni soyleten bilur. Bi sen soyle bi da ben, bakalum dertli kimdur... Ha olasa olasa, bu sevdaluk olmasa, haçan oldi olacak, seven seveni alsa...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hasat zamanı!
14.12.2023 - Sopa havucu yendi
20.05.2023 - İktidarın savaştan çıkardığı ganimet, zeytinlikler
7.03.2022 - Savaş…
1.03.2022 - Karadeniz yolculuğu…
14.02.2022 - Buzlar çözülmeden…
28.01.2022 - Kesilen kuzular ve kutsallar…
24.01.2022 - Çözüm Süreci’nden Semra Güzel’e
12.01.2022 - Pitbull’lar, Türkler (beyaz) ve sokak hayvanları…
29.12.2021 - Kişisel bir ‘kur’ hikâyesi
20.12.2021
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
"Sunni siyaset" dediginiz seyin temeli seriat ve mezhepciliktir. Cogulculukla, demokrasiyle degil, mutlakiyetle alakalidir. Din ve mezhep temelli siyasetlerle baris olmaz, ayirimcilik, dusmanlik, savas katliam soykirim olur.