Vedat Bilgin

Hard power!
31.01.2018
858

 Afrin operasyona karşı olanlar arasında bunu açıkça söylemek istemeyenler sık sık ‘diplomatik imkânlar neden kullanılmadı’ gibi lafı dolaştırıp, bir çeşit dolaylı suçlamalara yönelmektedirler. Diplomasinin iyi işletilmesi durumunda ‘soft power’ etkisi yaratacağını söyleyenler, Türkiye’nin ne kadar zamandır her türlü diplomatik yolu denediğini herhalde bilmiyor değillerdir. Fakat kesin olan gerçek şudur; Eğer ‘hard power’ınız yoksa ‘soft power’dan bahsetmek zaten anlamsızdır. Bugün bu operasyondan sonra Türkiye’nin diplomatik etkisinin artmadığını söylemek ne kadar anlamlı olabilir?

“Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı karşısında sadece dışarıda değil içeride de bazı seslerin çıkmasına şaşırmamak gerekir, zira burada dışarının adamlarının etkisine açık bir kesimin her zaman var olduğu bilinen bir gerçektir. Dahası dışarıyla belli bir düzeyde işbirliği yaparak içeride kendilerine bir iktidar alanı oluşturanların, daha yakın zamanlara kadar devlet üzerindeki gücünün etkisi tartışılamaz ölçüdedir ki demokratikleşme süreciyle bunun büyük ölçüde tasfiye edildiği bilinmektedir.” Esas olarak bugün demokrasi sayesinde devlet, toplumun denetimine girdikçe Türkiye dış vesayetten kurtularak bağımsız bir biçimde davranmaya başlamıştır.

BAĞIMSIZ DEVLET OLMAK!

Afrin harekâtı Türkiye’nin ‘bağımsızlık iradesinin’ eseridir ve bu ülkenin demokrasi içinde kazanımlarının neticesidir. Bugün Türk Ordusu kendi silahlarıyla, büyük oranda yerli üretim gücünün ürettiği donanımla bu mücadeleyi gerçekleştiriyorsa, bu milletin iradesinden güç alan, milletin taleplerine cevap veren bir devlet olmanın özgüveniyle mümkün olmuştur.

Unutulmamalıdır ki Batı sistemi Soğuk Savaş boyunca Türkiye’yi vesayet altına alarak tamamen Batı çıkarlarına endekslenmiş bir şekilde davranmaya zorlamıştır; zaman zaman bu çizgiden ayrılma eğilimleri ortaya çıktığında da NATO Karargâhı gibi kurumlar etrafında kümelenmiş cuntalar üzerinden müdahaleler yaparak denetimini yeniden sağlayacak, bağımlılık ilişkisini sürdürecek düzenlemeler, baskılar yapmıştır. Bütün bu baskı ve müdahalelerin aşılması kolay olmamıştır; bunun kolay olmadığının en önemli göstergesi 15 Temmuz’da ortaya çıkmıştır. Bir anlamda 15 Temmuz toplumun demokratikleşme sürecinde yapılan reformlarla devlet üzerindeki Batı vesayeti kaldırma yönünde katettiği mesafeye karşı devşirilmiş unsurlarla birlikte yapılan bir operasyon olarak tanımlanabilir.

“Batı sisteminin patronajındaki ABD’nin bölgede kendi kaynaklarına, kendi ordusunun askeri kabiliyetine dayalı bir operasyon yapıp yapamayacağı konusundaki tereddütler yaşamış olmalıdır ki NATO’daki müttefiklik ilişkisine stratejik ortak olma iddialarına rağmen Türkiye’nin düşmanı bir örgütle işbirliği yapmakla kalmayıp, başka bir stratejiyle bu terör yapılanmasını ordu halinde örgütleyip uygulamaya sokmaya kalkışmıştır.”

GÜÇ VE BAĞIMSIZLIK

‘Türkiye diplomasiye dönsün, savaşmasın’ anlamına gelen şeyler söyleyip, yazılar yazanlar üzülmesinler Afrin operasyonu sürecinde olduğu gibi bu operasyonlar tamamlandıktan sonra da Türkiye ile sorunların çözümü için, diplomatik müzakere talepleri daha da yükselecektir. Teröre karşı savaşmak üstelik bunu sadece kendisi için değil bölge ülkelerinin bütünlüğünü ve bölgesel barışı inşa etmek için yapan Türkiye’nin, bugün gelinen aşamadaki ‘politik gücünün’yükseldiğinin dost düşman herkes farkındadır.

Geçtiğimiz günlerde Kudüs meselesi etrafında yazıp konuşurken takip edilen politikanın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam İşbirliği Konferansı’nı toplaması ve arkasından BM’de ABD yanlışını ortaya koyan ‘diplomatik stratejinin’ Türkiye’yi uluslararası ilişkiler düzeninde farklı bir konuma taşıdığının altını çizmiştim; şimdi Afrin operasyonuyla bu yeni konumdaki Türkiye’nin ‘sabit gücü’nü hissetmeyen kalmayacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar