Alper GÖRMÜŞ
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ticari-ekonomik faaliyetler yürüten kuruluşlara sahip yegâne ordu değil. Dünyada OYAK benzeri kuruluşları yöneten başka ordular da var. Fakat bu orduların bulunduğu ülkeleri sıraladığımızda ortaya çıkan tablo, OYAK benzeri kuruluşların hangi topraklarda serpilip gelişebildiğini açık bir biçimde gösteriyor: Nikaragua, Şili, Guatemala, El Salvador, Honduras, Ekvator, Kolombiya, Bolivya, Çin, Endonezya, Tayland, Mısır, Suriye, Pakistan ve Türkiye.
Bu listeyi, Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü - Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim başlıklı kitabından aldım. Kitapta bu ülkelerin ortak özellikleri sıralanırken şöyle deniyor:
“Bu ülkelerin -otoriter siyasal rejimleri, insan hakları ihlalleri, sınıfsal eşitsizliklerin derinliği gibi- ortak birçok noktasından bahsedilebilir. Hepsinin bir başka ortak noktası (...) bu ülke ordularının genellikle yardımlaşma kurumu benzeri yapılar altında sınai, ticari ve finansal yatırımlarıyla ülkelerinin en büyük sermaye grupları arasında yer almaları.”
Bana ne zaman kurulduğunu söyle...
OYAK’ın ne zaman ve hangi koşullarda kurulduğuna baktığımızda, onun sadece bir “TSK mensupları arası dayanışma modeli” olmadığını, TSK’nın “hükmetmeden yöneten” bir ordu olma iradesinin de bir parçası olduğunu anlarız.
Kürşat Bumin, 2009’da kaleme aldığı bir yazısında bizi OYAK’ın kuruluş yıllarına götürüyor:
“Bu uzun hikaye bugüne kadar az tartışılmadı. 1/03/1961'de yürürlüğe giren bir kanunla oluşturulan OYAK'ın aslında, bugüne kadar yeterince eleştirildiğini söyleyebiliriz. Benim bildiğim, konuya ilişkin ilk ciddi değerlendirme İdris Küçükömer'e aitti. Ancak sonradan öğrendik ki, Hürriyet yazarı Ege Cansen, daha erken bir tarihte, yani 1962'de (yani konu henüz çok tazeyken) Cumhuriyet gazetesine yayımlanması için (ama yayımlanmayan) gönderdiği bir yazısına ‘OYAK kapatılmalıdır’ başlığını atmış.” (Yeni Şafak, 21 Haziran 2009).
Sembolizme bak!
İlk bakışta ne kadar ilginç bir sembolizm: Türkiye’nin ilerici gazetesi, hiçbir demokratik ülkede var olmayan ve ondan sonra da var olmayacak bir ordu hamlesini eleştiren bir yazıyı yayımlamayı reddediyor! Fakat aslında ilginç değil: Çünkü 1962’de ilericilik, ordunun seçilmiş sivil yönetimlere karşı mücadelesini kutsama pratiğinden ibaretti.
Ege Cansen’in eleştirisinin de öyle vesayetçilikle falan ilgili olduğunu sanmayın, onun meselesi sadece “ticari kurallar”dı:
"Bu sandığın kuruluş kararnamesinde, OYAK'ın 'sahip-girişimci' (malik-müteşebbis) sıfatıyla ticari faaliyette bulunmasına izin veriliyordu. Halbuki kural olarak, 'sandık'ların, üyelerden ve onları istihdam eden işverenden topladıkları primlerle bir 'yatırım fonu' kurmaları ve bu fonu 'portföy' teorisine uygun olarak nemalandırmaları gerekir. Bu kurama göre sandıklar, hiçbir şirketin sermayesine belli bir yüzdeden (mesela %10) daha fazla iştirak edemez. Dolayısıyla girişimci ve yönetici olamazlar…"
“Devlet OYAK’a girdi”
Kurallar, yasalar açık ama unutmayın, 1962’deyiz... İşte öyle başlayan kuralsızlık, aradan geçen uzun on yıllar boyunca -Türkiye’nin ne tür on yıllardan geçtiğini de gösterecek biçimde- hiç değişmedi.
Mevcut tuhaflığa ilk mahçup dokunmaların gerçekleştirilmeye çalışıldığı 2000’li yılların ortalarında, aradan geçen on yıllar bir günlük gazetenin haberine “Devlet 51 yıl sonra OYAK’a girebildi” başlığıyla şöyle yansıdı:
“1961 yılında çıkan 205 sayılı OYAK Kanunu nedeniyle kurumsal olarak denetlenemeyen OYAK'a devlet girdi. Meclis Oyak Komisyonu'nun isteğiyle Sayıştay ve Hazine müfettişleri kurumda inceleme yapıyor.” (Sabah, 30 Ocak 2012).
Kürşat Bumin’in “Ne deve ne kuş” dediği OYAK’ın sahip olduğu özel ayrıcalıklar, zamanında ülkenin en büyük girişimcisi olan Koç Holding’i de çileden çıkarmıştı. Bumin, Tüpraş özelleştirilmesi sırasında patlak veren OYAK-Koç polemiği çerçevesinde, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Özaydınlı’nın eleştirilerini sıraladıktan sonra, “Bu öyle önemli bir dosya ki” demişti, “ülkenin sosyalistlerine bile ‘kapitalizmin ilkelerini’ savundurabilir.”
“OYAK istisnailiği”nin nedeni zımnî anlaşma olabilir mi?
Biliyorsunuz, OYAK’a dair bu yazılar asıl şu sorunun cevabını bulmaya metuftu: AK Parti iktidarı OYAK’ı vesayet odaklarının güç kaynaklarından biri olarak görmesine rağmen, 15 Temmuz 2016 sonrası eline geçirdiği fırsatı, neden onu “budamak” için kullanmamıştı? Bu soruyu daha da can alıcı hale getiren şey ise, 15 Temmuz sonrasında AK Parti iktidarının bu yolda attığı son derece radikal adımlardı; ki bunları bu dizinin ilk bölümünde madde madde sıralamıştık. (Atılan adımların radikalliğini gösteren, o yazıda zikretmediğim sembolik bir örneği burada hatırlatmak isterim: Askeri hastanelerin sivilleştirilmesi zaten epeyce “gözü kara” bir adımdı, fakat onların en meşhurlarından biri olan Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Haydarpaşa Hastanesi’nin adının Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak değiştirilmesini herhalde Akitgazetesi bile umamazdı!)
İkinci yazıda, iktidarın 15 Temmuz sonrasında OYAK’ı istisna kapsamında tutmasının muhtemel nedenleri faslında iki alternatif sunmuştum. Bunlardan birincisi, Erdoğan’ın, askerlerin siyasi ve toplumsal gücünü geriletecek son derece radikal adımlar atarken, ordunun bilhassa tepe noktasını bu tavizle yumuşatmak istemiş olabileceği varsayımına dayanıyordu.
İkinci ihtimalde ise, iktidarın 15 Temmuz’dan birkaç yıl önce başlayan hamleleriyle OYAK’ı zaten kontrol altına almış olabileceği varsayımını tartışıyordum.
15 Temmuz’dan sonra OYAK’a dokunulmamış olması, belki bu iki ihtimalin birlikte ürettiği bir sonuçtur. Fakat ben, gerek OYAK konusunu daha önce deşen Kürşat Bumin, Umur Talu gibi gazetecilere gerekse de benim son yazılarıma gelen tepkiler nedeniyle birinci ihtimalle ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum.
Sadece “tepe” değil, bütün bir ordu...
Orada ordunun “bilhassa tepe noktasına verilmiş bir taviz”den söz ediyordum. Bu ifade -eşitsizlikler olsa bile- ordu mensuplarının sadece “tepe”sinin değil tamamının bu sistemden yarar sağladığını maskeliyor.
Evet, Umur Talu’nun neredeyse ömrünü verdiği subay-astsubay eşitsizliği OYAK çerçevesinde de mevcut, fakat bugün bir üst çavuş astsubay emekli olduğunda başka memurların (ve kendisinin) emekli sisteminden aldığı emekli ikramiyesinin üç katına yakınını OYAK emekliliğinden alıyor.
Yani, OYAK imtiyazlarına vurulacak bir tırpan sadece ordu üst yönetiminin değil alt rütbedeki subayların ve ast subayların da sert direnişiyle karşılaşacaktır.
Geçenlerde itibar ettiğim bir iktisatçı, Türk halkının birçok şeye “eyvallah” diyebileceğini, fakat iş kendi cebindeki paranın azalmasına gelince “külahları değiştirdiğini” anlatıyordu.
Tabii aynı şey “bu milletin bağrından çıkmış” ordu mensupları için de geçerli.
15 Temmuz’dan sonra iktidarın giriştiği “hallaç pamuğu” harekâtı sırasında ordu içinden gürültülü homurdanmalar yükselmedi, fakat paketin içinde OYAK da olsaydı işler iktidar için o kadar da kolay olmayabilirdi..
Galiba OYAK istisnailiği esasen iktidarın bu gerçeği görmesinden kaynaklanan bir tavır olarak şekillendi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025