Aydın Selcen
Sosyal demokrasinin belki anası sayılacak SPD’nin olası yok oluşu, yalnızca Almanya için değil, Avrupa geneli ve bizim için de dersler barındırıyor. Solun boşalttığı alanı popülistler, sağ ve sol merkez için itiştikçe boşalan sağ açığı da aşırılıkçılarla nativistler dolduruyor.
Almanya’da seçimlerin ardından yeni hükümetin kurulması dört aydan fazla sürdü. Seçimlerde hem CDU/CSU hem SPD büyük oy kaybına uğradı. Aşırı sağ AfD görülmedik oy toplamına ulaştı. Almanya’nın kökleri 19’uncu yüzyıl sonuna dayanan sosyal demokrat partisi SPD yine merkez sağ CDU/CSU ile büyük koalisyona (“GroKo”) girdi.
SPD, GroKo’da dışişleri, maliye, adalet, çalışma ve çevre bakanlıklarını aldı. Merkel’den tekrar kazık yememek üzere SPD işi bu defa sıkı tuttu, koalisyon anlaşması metni neredeyse 180 sayfayı buldu. SPD koalisyona katılma kararını kendi içinde yüzde 66 gibi güçlü bir oranla onayladı.
Buna rağmen SPD’nin durumu parlak değil. Seçimde yüzde 20.5 ile 1949’dan bu yana en kötü sonucu elde etmişti. Koalisyonun kurulmasının ardından kamuoyu yoklamalarında SPD’nin desteği, aşırı sağ AfD düzeyine gerilemiş gözüküyor.
Martin Schulz iktidara gelmek, olmazsa muhalefette kalmak üzere Sigmar Gabriel’in yerine SPD’nin başına geçmişti. Schulz, Dışişleri Bakanlığı’nı Gabriel’den alayım derken kendi gitti. Bu itişmenin ardından “dostum Gabriel” de çıkış kapısının yolunu tuttu.
Nisan ayında toplanacak SPD kongresinde eski Çalışma Bakanı, şimdiki eşbaşkan Andrea Nahles’in liderliği alması baskın olasılık. Nahles, 1970 doğumlu ve partinin “sol” kanadını temsil ediyor. SPD içinde koalisyona “hayır” oyu veren dönüşüm yanlılarının Nahles’i desteklemesi bekleniyor.
Sosyal demokrasinin belki anası sayılacak SPD’nin olası yok oluşu, yalnızca Almanya için değil, Avrupa geneli ve bizim için de dersler barındırıyor. Solun boşalttığı alanı popülistler, sağ ve sol merkez için itiştikçe boşalan sağ açığı da aşırılıkçılarla nativistler dolduruyor.
Yeni hükümette İçişleri Bakanlığı’na da CDU’nun Bavyeralı kardeşi CSU’nun lideri Horst Seehofer getirildi. 1949 doğumlu Seehofer, ilk icraat olarak derhal göçmenlere karşı sınırdışı etme ve sayısal kısıtlama gibi önlemler alınacağını açıkladı.
CSU’nun 1961-88’de liderliğini yürüten Franz Josef Strauss, mealen, Almanya’da siyasetin ve demokrasinin sağlığı açısından CSU’nun sağına bir partinin girememesi gerektiğini söylermiş. Şimdi orada AfD duruyor ve bir kurukafa gibi sırıtarak bize bakıyor.
Genel seçimlerde çuvallayan SPD, 16 eyaletin yedisinde başbakanlığa sahip. Bu yönüyle SPD, komşu Yunanistan’daki PASOK’la aynı çelişkiden muzdarip: Yerelde güçlü, genelde zayıf. Alman halkı acaba ülke yönetimini SPD’ye vermekten neden kaçınıyor?
Belki bizi doğrudan ilgilendirecek bir diğer gelişme Adalet Bakanı Heiko Maas’ın dışişleri portfolyosunu alıyor olması. Zira 1966 doğumlu Maas önceki koltuğunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Almanya’daki etkinliğini mercek altına ve giderek kıskaca alan isim. Sözünü sakınmayan, hırslı bir siyasetçi olduğu da biliniyor.
Almanya’nın “annesi” (“mutter”) ve Obama’nın ABD Başkanlığı’ndan ayrılırken hür dünya önderliği anahtarlarını teslim ettiği Angela Merkel de artık dördüncü döneminde ve yolun sonunda. Zayıf konumdaki Merkel’in veliahtı CDU Genel Sekreteri olan Saarland Eyaleti Başbakanı 1962 doğumlu Annegret Kramp-Karrenbauer (“AKK”).
İnançlı bir Katolik olan AKK, CDU’nun sağını kollamak zorunda. Mesele de burada: Merkel’in tüm konuşmalarında dikkat ederseniz arkasında “Die Mitte” yazıyor, yani “The Merkez”. Öyle ki herhangi kayda değer bir ülkenin merkez dışında bir yerden yönetilmesi sanki akıl dışı.
Merkez akılcılığı, belki siyasetin belki demokrasinin sonunu haber veriyor*. Merkez, bir esin kaynağı, bir siyasal kimlik göstereni olabilir mi? Merkez, bir ülke yönetmek vizyonundan ziyade, bir şirket yöneticisinin yılsonu raporu hazırlığını çağrıştırmıyor mu?
Buna karşılık, kurulu düzen karşıtlığının da bir siyaset seçeneği, bir iktidar iddiası oluşturduğunu öne sürmek zor. Haklılığı bir yana, ancak bir öfke çığlığı sayılabilir. Merkez boşalıyor, belki merkez çöküyor. Merkez çökünce demokratik tartışmanın akışkan doğası bozuluyor, çatışma ortamı oluşuyor.
Dönüyoruz bu durumda klasik soruya: Seçmen mi ithal edelim? Ne o kitlesel işçi sendikaları, ne o üretim zincirleri, ne o işçi sınıfı kaldı. Avrupa kıtasının nüfusu yaşlandı. Yaşlılarla, gençlerin de öncelikleri arasındaki makas açıldı.
Almanya’daki bana çıkmaz sokak gibi görünen merkezdeki kilitlenme durumunu girişte anlatmaya çalıştım. Eski sorulara yeni yanıtlar bulmak ve yeni sorular da sormak zamanı. Fransa’da Emmanuel Macron ve İngiltere’de Jeremy Corbyn bunu yapıyor, birbirlerine tabiatıyla hiç benzemeden.
Corbyn’in “sol soldur” yaklaşımı adeta Ken Loach’un “I, Daniel Blake” filmindeki karakterlere hitap ediyor. Londra zenginliğinin yahut pahalılığının dışına itilen kalabalık ve gelecekten kaygılı yeni prekarya bunlar. İşçi Partisi’ne “Momentum” hareketiyle kitlesel biçimde üye olarak Corbyn’e can verdiler.
Macron ise kabaca “sağı, solu bırakın, bu reformları yapmazsak batıyoruz” diyor. Başbakanını sağdan, dışişleri bakanını soldan seçebiliyor. Düşünün ki Fransa Sosyalist Partisi tarihi genel merkez binasını (“Solférino”) sattı. Macron’un kamuoyu desteği de şimdilik yerlerde sürünüyor. Ama 69 yaşındaki Corbyn henüz ana muhalefet lideri, 41 yaşındaki Macron ise Fransa Cumhurbaşkanı.
Bizim ise Avrupa Birliği (AB) üyeliği hedefimiz artık yok. AB zaten bizi üye adayı ülkeler sepetinin dışına attı. Ülkesel önceliklerimiz vize serbestisi ve gümrük birliği güncellenmesinden ibaret. Maastricht ve Kopenhag Kriterleri’ne uyum tatlı bir anı olarak geçmişte kaldı.
Nahles, AKK, Macron ve Corbyn: Belki bakmasını bilenler için bize de alınacak dersler vardır. Örnekse, değerli gazeteci Kemal Can, CHP’nin bir şemsiye açarak, ittifak önermeden dileyen partiye barajı geçme olanağını sunabileceği düşüncesini ortaya atıyor. Bu yapılırsa rengarenk bir meclisimiz olabilir. Bağımsız bir adaya cumhurbaşkanlığı yolu da açılabilir. Bilmem mümtaz ana muhalefet üzerinde düşünür mü?
*Bkz. geçen Pazar günkü yazım.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024