Cemil ERTEM
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılıp ayrılmamasının oylanacağı 23 Haziran referandumu, hiç şüphesiz ki birçok açıdan tarihi bir dönemeç.
İngiltere 1975 yılında da benzer bir referandum yapmıştı. Ancak o zaman İşçi Partisi seçmenine verdiği söz gereği ülkeyi referanduma götürmüş ve İngiltere yüzde 67 evet oyuyla AB’de kalmıştı.
1975’teki referandum siyasi bir sürecin sonucu olarak gündeme gelmişti ve derinliği çok fazla değildi. Ancak bu seferki referandum çok derin bir ekonomik krizin sonucu olarak ortaya çıktı. 2014 yılında yapılan G-20 zirvesinden hemen sonra İngiltere Başbakanı Cameron, AB ekonomisine dönük çok kapsamlı eleştiriler yöneltmişti. Cameron, krizin kaynağını Euro Bölgesi olarak görüyordu. İngiltere Başbakanı, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) çabalarına rağmen, Euro Bölgesi’nin krizden çıkamayacağını, işsizliğin artacağını, büyümenin giderek düşeceğini belirterek İngiltere’nin bu krize ortak olmayacağının altını çiziyordu. O tarihlerde Cameron’un üzerinde durduğu nokta, Almanya merkezli bir AB’nin önüne açık bir genişleme perspektifi koyamayacağı ve buna bağlı olarak Euro Bölgesi’nin giderek daralan bir pazar sorunuyla karşı karşıya kalacağıydı. İngiltere, bunu aşmak için AB’ye daha fazla ticaret anlaşması yapması gerektiğini tavsiye ediyordu.
Cameron, “Avustralya, Çin ve Hindistan’la daha fazla ticaret anlaşması imzalamalıyız. Daha fazla ülkeyi, herkese açık serbest piyasa ve serbest ticaretten faydalanmaları konusunda ikna etmeliyiz” diyerek aslında AB Komisyonu’nun önüne yeni bir genişleme perspektifini de o tarihte koymaya çalışmıştı. Esasında Almanya ve İngiltere arasındaki AB tartışması, AB Komisyonu seçimlerinde de kendisini göstermişti. İngiltere, doğrudan Almanya’nın adayı olan Junker’e bu nedenle karşı çıkmış ama sonuçta Almanya’nın dediği olmuştu.
AB’nin stratejisi...
Esasında, Junker’in AB Komisyonu Başkanı olması ile AB’ye Almanya’nın stratejisi tam anlamıyla hakim oldu. Biz bu stratejiyi zaten, Türkiye olarak, çok iyi biliyoruz. Bu strateji, yutamayacağı kadar büyük olan ülkeleri dışarıda tutmaya ve zamanı gelince de onları yutacağı kadar küçük parçalara ayırıp Birlik içine almaya dayanır. Almanya ve onu takip ederek merkez Avrupa’yı oluşturan ülkeler, bu stratejiyi ilk önce Yugoslavya’da denediler ve başarılı oldular. Yugoslavya, yaklaşık yirmi yıl süren bir sürecin sonunda yedi küçük ülkeye bölündü. Doksanlı yılların başında başlayan ve 2000’li yıllara kadar süren bu sürecin sonunda ortaya çıkan ülkelerin ekonomik ve siyasi sorunları az olanlar hızla Birliğe alındılar. Öte yandan, Soğuk Savaş döneminde endüstrileşmesi en gelişmiş ülkelerden biri olan Çekoslovakya da Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak bölündü. Çek tarafı hafif metal sanayii, otomotiv, demir-çelik gibi temel kontrol sanayilerinde avantajlı iken, Slovakya, silah sanayiine dönük ağır metal işleme sanayii gibi stratejik sektörlerde öne çıkıyordu. Almanya, özellikle Slovakya’yı Euro Bölgesi’nin de içine hızla alarak buradaki ağır sanayiyi denetlemeye başladı. Almanya, giderek 2. Dünya Savaşı öncesi yapmak istediği ama yapamadığı konuma geliyordu. Bütün Doğu Avrupa onun yutacağı kadar küçük-zayıf parçalara ayrılmış ve hem pazar hem de üretim gücü olarak ele geçirilmişti. Burada İngiltere’nin itirazı, hızla “Almanlaşan” bu sürece yönelik olduğu gibi, bu yolun esasında krizi derinleştiren bir yol olacağını saptamasıdır.
Ne olacak?
Dolayısıyla, İngiltere’nin bu hafta yapacağı referandum, sonuç ne olursa olsun, AB’nin bu haliyle bittiğinin ilan edilmesidir. İngiltere, büyük bir ihtimalle Birlik içinde kalacak. Ancak bu, AB’nin şimdiki yolunun devam edeceği anlamına gelmiyor. İngiltere, Birlik’te kalacak çünkü ayrılma halinde Britanya’nın da ticari birliği bozulur ve bunun çok ciddi siyasi sonuçları olur. Mesela İskoçya’nın bağımsızlığı yeniden gündeme gelir, İrlanda merkezli ticaret başta olmak üzere, şimdiye değin yapılan tüm ticaret anlaşmaları askıya alınır.
Yine ABD’nin (daha doğrusu, Obama yönetiminin) temel projelerinden biri olan Transatlantik Yatırım ve Ticaret Anlaşması’nın (TTIP) geleceği iyiden iyiye tartışılır hale gelir.
Dolayısıyla, İngiltere’nin Birlik’ten çıkması, bir noktadan sonra, yalnız İngiltere’nin sorunu olmaz, sistemin sorunu olur. Ancak yine de bu hafta -ne olursa olsun- AB’nin şimdiki halinin bittiği haftadır. Bu biten Avrupa, merkez Avrupa dışındaki büyük-sanayileşmiş ülkeleri ancak bölerek içine alan ve onları merkezin periferisi yapan ve kapılarını Türkiye’ye kesin olarak kapatan, mülteci sorunundan, enerji sorununa kadar her çözümsüzlüğü yalnız kendi çıkarları doğrultusunda çözmeye çalışan bir Avrupa’dır ve tabii ki şimdi Fransa örneğinde gördüğümüz gibi, zora geldiğinde, her türlü demokratik yolu tıkayan, rafa kaldıran faydacı bir anlayışın da temsilcisidir.
Ama bundan öte, burada Türkiye’nin dikkat etmesi gereken nokta, mülteci sorunu ortaya çıkınca Almanya’nın, “Tamam, Türkiye ile anlaşalım hatta içeriye de alalım ama bu haliyle değil, tıpkı Yugoslavya gibi ‘Balkanlaştırarak’ bunu yapalım” noktasına gelmesidir. Bunun işaretlerini de şimdilerde yaşıyoruz ve görüyoruz zaten.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018