Cengiz AKTAR
Aksi şaşırtıcı olurdu. Milliyetçi travmayla yatıp kalkan bir memlekette Türk/Sünnî/Erkek olmayan her farklıya gösterilen şiddetin Ermeni meselesine bulaşmaması mümkün değildi. Esasen ilk salvo Nisan başında “iki devlet bir millet” soydaşımız Azerbaycan’ın Karabağ saldırısı sonrasındaki açık tarafgir beyanla geldi. Ankara bütün diplomatik teamüllerin aksine Ermenistan’a ayar verdi, Bakü dışında kimsenin dikkate almadığı ama bir kenara not ettiği beyanlarda bulundu. Rusya’nın, Fransa’nın ve ABD’nin aksine Güney Kafkasya’da günün birinde bir çözüm gerçekleşirse Türkiye’nin bu çözümde asla tuzu olamayacağını bir kez daha kanıtladı. Ankara Bakü’nün (ve Katar ile Suud’un) petrolü tükenene kadar onlara bağımlı olarak yaşayacak, başka kimsesi olmadığından. Ermenistan politikası da bu bağımlılık ve elbet Ermeni düşmanlığıyla belirlenecek.
Oysa nerelerdeydik. 2003’te rahmetli Rafik Hariri’nin önayak olduğu Lübnan Ermenileriyle istişare, 2008’de Abdullah Gül ile SerjSerkisyan’ın başını çektiği futbol diplomasisi, 2009’da Ermenistan ile İsviçre’nin liderliğinde AB, ABD, Fransa, Rusya’nın himayesinde kotarılan – artık çökmüş olan – Zürih ön anlaşma protokolleri, 2001-2004 reformlarıyla kudretlenen sivil toplumun başını çektiği bir kuşku, merak, öğrenme süreci sonunda bozulmaya yüz tutan ezberler, devletin bu hafıza çalışmalarını engellememesi, hatta kimi zaman şov için dahî olsa kamu kaynaklarıyla ibadet mekânları restorasyonlarını başlatması, her ne kadar dostlar alışverişte görsün amacını taşısa da Erdoğan’ın 2015’te acı paylaşması, Davutoğlu’nun ortak acılardan söz etmesi…
Bugün ve özellikle Bundestag kararı sonrası gelinen nokta ise trajik. Bütün bu kazanımların reddiyesi anlamına geldiği gibi, Ermeniler ve soykırımın ötesinde korkunç bir Öteki, Batı, Hıristiyanlık korkusunu ve dolayısıyla düşmanlığını da taşıyor beraberinde. Lumpenlik, seviyesizlik, cehalet, rezillik de cabası. Karar Osmanlı İmparatorluğu ve yüzleşmekten kaçınan Türkiye’yi muhatap aldığı kadar o zamanlar ittifak hâlinde olan Alman İmparatorluğu ve bugüne kadar bu suç ortaklığıyla yüzleşmekten kaçınmış olan Federal Almanya’yı da bağlıyor. Türkiye’deki yüz kızartıcı koronun küfür ve hakaret ettiği Alman kanun koyucu kendi iç sorununa cevap arıyor aynı zamanda. Ama burada hiç bir şey okumadıklarından farkında bile değiller. Almanlar 2005’te Yahudi Soykırımı ile kendi yüzleşmelerine atfen Ermenistan ve Türkiye’ye çağrıda bulunmuş ama buradan hiçbir cevap alamamışlardı. Geçen yıl yüzüncü yıl münasebetiyle partilerüstü bir konsensüsle tasarıyı oylamaya çalıştılar ama hükümetin âlî çıkarları, yani mültecilerin Türkiye’de zapt edilmesi keyfiyeti dolayısıyla ertelediler. Ama artık bıçak kemiğe dayanmıştı.
Kürdlere ayar vermekle meşgul olan, onlara karşı kenetlenen ve Kürd nefreti her geçen gün soykırım aşamasına bir adım daha yaklaşan “Türkiye Türklerindir cephesi” Alman meclisinin Ermeni Soykırımı ile ilgili kararına “burada soykırım yapılmaz” demek kadar şaşırdı. Olabilecek en seviyesiz tepkileri vermekte girdiği yarışın ayrıntılarına hiç girmiyorum.
İki husus: Almanların yanında farklı partilerden Türkiye kökenli 11 milletvekiline edilen tehdit ve hakaret, diğer taraftan Almanların 10 yıl önce özür diledikleri Namibya’da 20 yüzyıl başındaki Herrero soykırımı ile ilgili TBMM’ye yasa teklifi seviyesizliğe tüy diktiler.
Ne var ki Almanya ile ilişkiler tıpkı 6 yıl önce Mavi Marmara sonrasında İsrail ile olduğu cereyan edecek. Korkunç bir retorik yanında artarak süren ekonomik ilişkiler. Bunun başka türlü olması mümkün değil. Ama geriye tehdit, hakaret ve Ermeni politikasına verilen ciddî zarar kalacak. Tıpkı İsrail’le süren ticaretin yanında artarak süren Yahudi düşmanlığı gibi… Makam aracı Mercedes’in yıldızını gizleyip arabaya binmeye devam edenlerin tavrında özetlenen ikiyüzlülüğün bedeli yok gibi dursa da sonuçta bugün Türkiye dünyada çok daha yalnız!
Bu yazıyı yazmaya çalışırken bir yandan da İstanbul’dan gelen deprem, kaza, bombalı saldırı haberlerini izliyorum. Hesabı verilmemiş ve bu gidişle hiç verilmeyecek olan o devasa soykırım suçunu hatırlamamak mümkün değil. Cezasız kalmış, unutturulmuş, tahrif edilmiş, yalanla bezenmiş, adaleti yüzyıldır iğfal etmiş, ama o ölçüde de lânetinden kaçış olmayan o devasa soykırım suçunu…
Yılın ilk günü Haberdar’da “1915 yeniden başlarken” başlıklı yazıda şunları yazdım: “2014 sonu 30 Aralık’ta “1915’e girerken” başlıklı bir yazı kaleme almış ve soykırıma başlanan yılın yüzüncü yıl dönümünün nasıl cereyan edeceğini ve böylece, yüz yıldır olduğu gibi yüzleşememenin lânetinin süreceğini öngörmüştüm. Şu bağlantıda http://www.taraf.com.tr/1915e-girerken/ okuyabileceğiniz o yazıyı, 2015’in herşeye rağmen inkârı bitirmek, ezberi bozmak, ötekini duymak, anlamak ve böylece toplu tedaviye başlamak için bir vesile olmasını temenni ederek bitirmiştim. Olmadı! Aksine 1915’in lâneti memleketin üzerine çöktükçe çöktü. Türkiye topyekûn bir cinnet hâlini yaşıyor bugün.
Lânetten kastım parapsikolojik bir gözlem değildi. Kaldı ki acı çeken ruhlar âlemini küçümsememek lâzım. Kastım şuydu: Soykırım gibi devasa bir cürümle yüzleşmedikçe, kurbanların torunlarına azamî adalet sağlanmadıkça bunun arkası gelir, bedeli artçı kötülüklerle ödenir. Bu derin bir ahlâk sorunsalıdır. Zira soykırım, bugün işlenen kamusal, bireysel veya ortak suçlardan, nitelikleri ne olursa olsun, kıyas kaldırmayacak kadar büyük bir suçtur. Soykırımı “sindirebilen” bir bünye için bugünkü suçlar haydi haydi sindirilebilir. Ve böylece kötülükle yatıp kötülükle kalkmaya devam ederiz.
1915, biten 2015 boyunca çekilen zulmün yoğunluğundanve toplumdaki yaygın bilgi eksikliğinden – ki bunların yüz yıllık adaletsizlik ve cezasızlık kültürüyle yakın ilişkisi var – ötürü gündeme lâyıkıyla oturmadı. Basit bir misal vermek gerekirse, Kürdlerin şu aralar başına gelenleri açıklamak için sık kullanılan ifadelerden biri cumhuriyetin kuruluşundan itibaren onlara reva görülen zulmün cezasız kalması, şiddetin sonuçlarıyla yüzleşilmemiş olmasıdır. Kimsenin aklına Ermeniler ve diğer Gayrimüslim unsurlara reva görülen ve özellikle Ermenilere Kürdlerce reva görülen zulmün cezasızlığı gelmez. İşte yüzyıldır çürüyen Türkiye yüzyıllık ama dapdar bir alana sıkışmış vaziyette debeleniyor 21. yüzyılın başında… Faşizme doğru…”
Topyekûn, külliyen içindeyiz… Kenarında, ucunda, kıyısında değil…
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020