Cihan AKTAŞ
Türkiye Olimpiyat Oyunlarında sporcuların performansına da yansıyan beden eğitimi etrafındaki meseleleri konuşuyor haftalardır. Sıradan insanın sporla ilgisini seyircilikten öteye götürmekten uzak bir spor anlayışı, sağlam kafayı sağlam vücutta arıyor olabilir mi? Tolstoy’un aydın çiftçi kahramanı Levin’e göre bedene (ve aynı zamanda ruha da) iyi gelen hareket, amaçlı, sonuçta iyi bir üretime dönük olarak gerçekleşen faaliyette aranmalıdır. Şehirler, mahalleler, evler, işte o amaçlı bedensel etkinliklere kapalı olduğu sürece, bir azınlık “tanrısal” bedenleriyle ekranda yarışırken, geniş kalabalıklar da katlanan yağ tabakaları ve birikmiş toksinleriyle spora seyirci kalmayı sürdürecek.
Bir taraftan okul sıralarında yarış atına dönüştürülen çocuklar için üzülürken, Olimpiyat Oyunlarında yarışan bedenleri oluşturan iradeye, azme hayran oluyoruz. Spor bu denli zorba bir disiplin, bedensel sağlık bu denli ruhu tırpanlayan bir amaç olarak yaşanmamalı.
Başka türlü bir ideal beden tanımı, podyum ve olimpiyat görüntülerinin tanımadığı ölçüde, kendi imkânlarıyla güzel ve güçlü bedenler niye mümkün olmasın? Sıradan bedenler, bir mekân ve formatla sınırlanmadan sağlam ve çevik olamaz mı?
***
Ayça Örer parklara yerleştirilen spor aletlerinden yararlanan mütedeyyin insanları anlatıyorduRadikal’de yayımlanan bir yazısında. Onlar spor yapmaya ihtiyaçları olsa bile, bu ihtiyaçları önündeki engellerle görünmezlikleri olağanlaşmış yığınlar. Haşemalarıyla plaja indiklerinde uzaylı muamelesi görüyorlar.
Spor etkinliklerine açık sporcu kişiliğinin resmî ifadesi, mütedeyyin kesimlerin gözardı edilmesini umursamayacak kadar formayı önceliyor. Mütedeyyin kadınlarla deniz arasındaki mesafenin aşılması konusunda ortaya konulan çabalar irtica ile suçlanmayı göze almalıydı. 2000’lere doğruEsenköy’deki kadınlar plajı etrafında koparılan medyatik yaygarayı hatırlıyorum Sonraları lüks oteller salt kadınlara açık havuzlarla varlıklı Müslümanları çekmeye çalıştı. Diğer kadınlar ne olacak, mesela Sultanbeyli’de, Esenler’de değil enginlere kulaç atmaya koyulmuş olmak, bir kez olsun deniz görmemiş kadınlar var. Bu alandaki sorunlar da çoğunlukla sağlık ve iyilik açısından değil, hayat tarzı tartışmaları bağlamında konuşuluyor.
O sağlıklı ve güçlü olmayı istiyor, güzelliği kozmetikle değil, sağlıkla birlikte arıyor, işte o hâliyle güzel ve sağlıklı görünmediğini öne sürenler kimler?
Yeni beden kültünün mabetleri, spor yarış alanları ve podyumlar. Podyumların değilse de spor yarış alanlarının bir sağlık iddiası var. Her iki alanda hiç de masum sayılmayacak gerekçelerle özendirilen bir “vücut yapma” hırsı aletlerle ilaçlarla genişleyerek beden ölçülerini, ideal görünüşünü belirleyen görsel bir otorite kaynağına dönüşüyor. Sektör bir gram bile “fazladan” yağı olan bedeni çirkin ve sağlıksız görmemiz için elinden geleni yapıyor.
Şişmanlık, kilo, spor yarışlarında zorlanan bedenlere özgü sorunlar, çoğu zaman kadın üzerinden konuşuluyor. Werner Sombart, Aşk, Lüks ve Kapitalizm’de erkeğin kendini kilo rehavetine terk etmesini, aşktan vazgeçmesine bağlıyordu. Aynı şey kadınlar için niye geçerli değil? Bir psikologun “şişman intikam”dan söz ettiğini duymuştum.
***
Kemal Özer, Müslüman’ın Diyeti kitabı üzerine verdiği bir söyleşide Müslüman’ın şişman olmaya hakkı olmadığını söylüyordu. Müslüman trajik duruma düşmez, psikologa gitmez, sakinleştirici ilaçlar kullanmaz, demek gibi bir şey.
Özer’in demek istediğini anlıyor ve çabasını takdir de ediyorum. Ancak sağlıklı kalmak için verilen bir mücadelenin hayatın engellerine takılması da o kadar olağan ki...
Şişmanlığıyla savaşı hayatının merkezine koymuş, her türlü rejimi denediği hâlde kilo almaya devam eden kadınlar tanıyorum. Kilo almayı durdurmak için hayat tarzlarını değiştirmeleri gerekiyor. Bunu başarmak için gerekli hamleyi kişisel olarak gerçekleştirmeleri büyük bir irade, güç ister, sabahtan akşama kadar süren bir maraton koşusu bazen durup bir nefes almaya bile izin vermiyor. Tepeden tırnağa en az on hastalık sayarak kilo almaya devam eden kadın, içinde hasta yaşlısına bakmak, ev temizlemek, yemek yapmak, torunuyla ilgilenmek gibi görevlerin de bulunduğu bir akış içinde, mantı, börek, içliköfte, kadayıf gibi yüksek kalorili yemek ve tatlıların bulunduğu geleneksel beslenme tarzının dışına çıkacak bir hamleyi gerçekleştirmeye fırsat bulamamış. Hafif olması gereken bedenin yüklendiği fazladan her kilo, apayrı bir sebeple zorunlu kalınmış bir boşvermişliğin, gündelik hayatın düzeni aksamasın diye sağlık sorunlarıyla ilgilenmeyi ertelemekten başka yol bulamamış olmanın eseri; bu nedenle de teravihe giden “şişman ve tesettürlü” kadınlar kimi dindaş yazarlarımızda “badi badi” yürüyor oldukları izlenimini uyandırıyor. Sünnete uygun sürdürülen bir hayat görüntüsüne karşılık kadınların yürüyüşlerini aksatan ağırlıklar, erken yaşta bedenlerine musallat olan hastalıkların sebepleri, teravih yürüyüşü sırasında duydukları ferahlama üzerine ne kadar az düşünüyoruz...
twitter.com/chn_aktas
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kastedilen candan çok cana kastedenin onurunu gözetmenin ironisi
23.03.2021 - Sadece Aliya
9.08.2019 - Mahcubiyet yılları
16.01.2019 - Göçmen kadın konuşamaz
4.02.2018 - Kambay Ailesi’nin Rize’ye geri göçü
28.08.2018 - Biri onu dinlesin, sözünü kesmeden…
15.08.2018 - Bir şehri koruyan kelimeler
28.07.2018 - Bize layık görülen kumaşlar ve modeller
19.07.2018 - İş beğenmeyen gençler
21.10.2017 - Yurdumuz, gayretimiz kadar
21.09.2016
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
fff
fuck
Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...