Ergun BABAHAN
Üniversite kapısında başörtüsü yüzünden bekletilen kızlardan, kılık kıyafeti beğenilmediği için öğrencilerinin önünde vali tarafından kovulup kalp krizi geçirip ölen öğretmene geldik. Bu olay 28 Şubat dönemi yaşansaydı 100 yıl anlatılırdı herhalde.
Haberi Millet’in de manşetinde; Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, Eğitim-Sen’in kılıkkıyafet yönetmeliğinin değişmesi için aldığı eylem kararı sonucu okula sakallı gelen Halil Serkan Öz’e ağır eleştirilerde bulunmuş. “Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? Dışarıda görseler dilenci zannedip sana para verirler” diye öğrencilerinin önünde sınıftan kovulan Öz, kalp krizinden hayatını kaybetti.
Mevki sahibi olmanın devlet adına konuşma yetkisi verdiğine inanan ve devletin daha düne kadar kendisi gibi giyinen insanlara benzer uygulamalar yaptığını unutan bir yöneticinin insanın yüreğini sızlatan bir başka uygulaması... Balık baştan kokar derler.
HAYAT HAKKI TANIMIYORLAR
Ülkenin en tepe yöneticisinin kendisi gibi yaşamayan, giyinmeyen, tüketmeyen hatta düşünüp inanmayan insanları hemen her gün aşağıladığı bir ülkede bu benzer uygulamaların olması artık kaçınılmaz. Medyada çıkacak eleştiriler, protesto gösterilerinin ardından unutulacak bir başka ölüm.
Hopa’da dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ziyareti sırasında çıkan olayları bastırmaya çalışan emekli öğretmen Metin Lokumcu da biber gazlarının etkisiyle kalp krizi geçirip hayatını kaybetmiş, ölümünün arkasından terörist ilan edilmemiş miydi!
Sadece kendisine biat eden, hayranlık dile getiren, kendisinin onayladığı normlarda yaşayan insanlara hayat hakkı tanıyan zihniyet. Aslında Mao’nun tek tip kıyafeti benzeri bir yaşam kıskacına almak istiyor insanları. Bütün kadınların başörtüsü taktığı, erkeklerin sadece ayran içtiği bir toplum.
Mao’nun baskıcı rejimi bile dayanamadı değişim talebine ve getirdiği uygulamalar birer ikişer çöktü. Bugün Batılı kentlerin lüks mağazalarında kuyrukta bekleyenlerin yarıdan fazlası Çinli.
MAĞDURLUKTAN GADDARLIĞA
Burada insanı rahatsız eden nokta, mağrurların vicdansızlık noktasına gelmiş olması. Ölen çocukların annelerini meydanlarda yuhalatmakta bir beis görmemeleri, kanlı bir saldırıda öldürülmüş bir savcının ölü evini siyasi miting alanına çevirebilmeleri.
Ölenler için tek bir üzüntü sözü dile getirmekten aciz bir zihniyetin yükselttiği nefret ortamı... Bugün sözde kalmış bir barış süreci yürümese, seçim ortamı olmasa, benzer muameleden Aleviler, solcular gibi Kürtlerin de nasibini alacağı kesin.
Nefret dilinin kamplara böldüğü bir toplumda, kendi kampını mutlak kontrol altında tutmak istediği egemenin geliştirdiği bu dil, coğrafyamızda barış içinde bir arada yaşama umutlarını her geçen gün azaltıyor.
Bizim ve sizin ölünüz, bizim ve sizin acınız arasında toplumun farklı yaşam biçimlerine sahip insanları arasında uçurumlar yaratılıyor.
Cumhuriyet’in önemli bir bölümünü baskı altında geçiştiren insanların mağdurdan mağrura, hatta gaddara dönüşmeleri kolay kolay anlaşılabilecek bir değişim değil. Gerçekten hayret ediyor insan…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021