Ergun BABAHAN
Ege ve Akdeniz’in önemli bir bölümün “Mavi Vatan” ilan eden Türkiye, bir anlamda egemenlik hakkını Akdeniz’in çok geniş alanlarına kadar yayıyor. Netice itibariyle vatan, egemenlik hakkının sahip olunduğu yerdir ve devlet olarak örgütlenmiş bir toplumun mutlak hak sahibi olduğu bir alandır.
Türkiye iki eksantrik askerin “Mavi Vatan” kavramına devlet olarak sahip çıkarak Hitler’inkine benzer bir saldırgan politikanın temelini atıyor. Bu söylem Ege ve Akdeniz’deki hak söylemini de geçersiz kılıyor ve Mısır’dan İsrail’e kadar bölgedeki tüm ülkeleri Türkiye’nin karşısında birleştiriyor.
Çünkü Ankara bu hamleyi Kıbrıs veya Meis ile sınırlı tutmuyor, Libya’da, Somali’de, Suriye’de kendisine üs ve alan açarak eski Osmanlı coğrafyasını canlandırma iddiasıyla birleştiriyor. Erdoğan’ın Bakü’de verdiği fotoğraf, Enver Paşa’ya yapılan atıflar ırkçı ve yayılmacı bir politika iddiasını ortaya koyuyor.
(Ermeni Soykırımı’nın mimarlarından olan Enver Paşa da “Mavi Vatan” benzeri bir hayal peşindeydi. Cenazesinin iktidarları döneminde daha ılımlı bir dış politika çizgisi izleyen Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde Tacikistan’dan Türkiye’ye getirilmesi, devlet içindeki İttihatçı damarın güçlülüğünün göstergesidir. Soykırım’ın bir numaralı sorumlusu Talat Paşa ile birlikte Şişli Abide-i Hürriyet Parkı’nda yatmakta ve her yıl törenle anılmaktadır. Talat Paşa’nın cenazesinin 1943 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’ye getirilmiş olması, Cumhuriyet’in aslında İttihat ve Terakki’nin bir devamı olduğunun bir başka göstergesidir.)
Bu söylem ve uygulama, Türkiye’de İttihat ve Terakki fikrinin iktidardan hiç bir zaman düşmediği, dışarıda saldırgan, içeride çete ve mafyaları kullanarak baskıcı bir rejim sürdürme politikasının gündemden hiç düşmediğini ortaya koyuyor.
Dünyanın içinde bulunduğu konjonktür, Erdoğan ve emperyal politikasına alan açıyor. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yukarı Karabağ’da uyguladığı politikalara, elde ettiği kazanımlara karşı ses yükseltmenin ötesinde bir siyaset şimdilik hayata geçirilemiyor.
Bunun birkaç nedeni var… Birincisi öncelikle yeni bir Suriyeli göçmen dalgasından endişe eden Almanya’nın tutumu. Aynı Almanya, Türkiye ile İttihat ve Terakki’den beri kurulmuş bir ortaklığa sahip ve Soykırım kardeşliğinde birleşen bir çizgileri var. Ayrıca Almanya’nın Türkiye ile çok ciddi ekonomik ortaklığı mevcut. Üstüne üstlük Avrupa’nın en büyük Türkiyeli nüfusuna ev sahipliği yaşıyor ve bu nüfus Türkiye’deki gerilim ve çatışmayı aynen oraya taşıyor. Berlin bu sorunu Türk şovenlerine göz yumarak Kürtlere baskı yaparak aşma politikasını sürdürüyor.
Ancak Avrupa Birliği projesi de Almanya için önemli. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’de hakkına sahip çıkma sınırlarını aşıp saldırgan bir hal alan politikalarının yarattığı rahatsızlık ve sorunların farkında. Muhtemelen Biden yönetimini bekleyip Ankara ile ABD-AB ortaklığıyla daha güçlü ve ikna edici bir şekilde muhatap olmayı tercih ediyor.
Batı’nın durumu idare etmesinin bir diğer nedeni, Türkiye’nin ekonomik olarak içinde bulunduğu durumu bilmeleri, bir çöküntünün eşiğinde olduğunu görmeleri ve farklı coğrafyalardaki askeri serüvenlerinin Ankara’ya somut bir kazanım sağlamayıp aksine ekonomik olarak çöküşünü hızlandırdığını fark etmeleri. Halkına Covid-19 aşısı sağlamakta aciz bir ülke şu anda Türkiye. G-20 ülkeleri arasında bu konuda bağlantı yapamamış tek ülke muhtemelen.
Erdoğan da hem uluslararası arenadaki yalnızlığının, hem de ekonomik olarak tükenmişliğinin farkında. O nedenle daha beş-altı ay önce İsrail ile diplomatik ilişki kurdu diye Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi’ni geri çekmekten bahsederken, bugün hiçbir şey olmamış gibi İsrail’e büyükelçi atayabiliyor. Amberin Zaman’ın yorumuna göre bu hamlesinin yakın zamanda karşılık görmesi çok mümkün görünmüyor.
Aynı şekilde Washington’daki partizan büyükelçisini çekip yerine yine sözünden çıkmayan ama munis kişiliğiyle bilinen bir ismi atıyor. Washington’a kendince hoş görünen hamleler yapıyor. Ama geliyor gelmekte olan. Son dört yılı Trump’a bel bağlayarak geçiren Amerikan Kongresi, medyası ve kamuoyunu yok sayan tutumuyla köşeye sıkışmış bulunuyor. Bir NATO ülkesi olarak Amerika’nın hasımları için çıkardığı CAATSA yaptırımlarına muhatap olma ayrıcalığı yaşıyor.
Sadece yönetimler nezdinde değil, Batılı kamuoyu nezdinde güven ve itibarını kaybetmiş, bir öfke odağı olmuş bir ülke şu anda Türkiye. Saldırgan tavrı hasımlarını tek cephede toplama sonucunu doğuruyor. Erdoğan’ın işine geldiğinde ılımlı mesaj vermesini artık kimse yutmuyor. Çünkü içinde bir Enver Paşa ruhu yattığını, iktidarını korumak için tıpkı İttihat Terakki gibi gibi içeride çetelere yol verdiğini, İslamcı teröristleri askeri serüvenleri için kullanmaktan çekinmediğini herkes biliyor.
Bu rejim uluslararası alanda artık Saddam, Kaddafi rejimlerinden farksızdır. Ancak başta Avrupa olmak üzere tüm dünya uzun yıllar bu rejimlerle yaşamaya, iş yapmaya devam etti. Ta ki edemeyene kadar… Ankara eline fırsat geçtiği anda yayılmacı, saldırgan, bölgeye huzursuzluk saçan bir ülke olma kabiliyet ve niyetine sahip olduğunu gösterdi. Erdoğan’ın kişiliğinden değil, devletin kurucu genlerinden kaynaklanan bir politika bu. Her saldırgan politika gibi, zamanında kararlı bir tutumla tepki verilmezse tüm bölge bedelini ağır biçimde ödeyecektir, Türkiye dahil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021