Etyen MAHÇUPYAN
Yanlış anlamayı engellemek üzere uyarıyla başlayalım: Bu yazıda Yeni İttihatçılığın model olarak kotarılıp topluma sunulmasının niçin ‘gerçekçi’ olabildiğini ele alıyorum. Hangi koşulların bu ‘gerçekçiliği’ yarattığını, ya da toplumda bu türden bir izlenim üretilmesini kolaylaştırdığını irdelemeye çalışıyorum. Ancak ‘gerçekçilik’ kendiliğinden ‘iyi’ ya da ‘doğru’ demek değil… Hele bu örnekte ‘gerçekçilik’ bir tehlikeye işaret ediyor. Yeni İttihatçılık ciddiye alınmalı çünkü ‘gerçekçi’ gözüküyor ve toplumun anlamlı bir bölümünün bu tasavvurun ardından gitmesine neden olabiliyor.
Önce hatırlatma babından İttihatçılığın (22 Kasım 2022 tarihli yazımda önerdiğim) kısa tanımı: 1) Tahakkümcü, topluma rehberlik yapan, onun adına düşünen ve karar alan bir devlet anlayışı; 2) Türk kimliğini dışlayıcı bir ölçüt olarak kullanan, diğer etnik kimliklere müsamahasız ancak Sünni Müslümanlığı kuşatan bir milliyetçilik; 3) Dindarlığı gündelik hayatta özgür bırakan, dini kimliğe giriş çıkışı ve her türlü Müslüman inanç sentezini doğal ama ‘siyaset dışı’ kabul eden bir laiklik; 4) Batının son kertede ezeli ve ebedi bir hasım olarak tanımlanmasından, amacının Türk varlığını ortadan kaldırmak olduğu inancından beslenen bir Batı düşmanlığı; 5) Türklüğün haksızlığa uğramış olduğu ve hakkını geri alması gerektiğine dayanan yayılmacı bir dış politika.
Buradaki maddeleri bugünün siyasi/ideolojik gündemine oturttuğumuzda, Türkiye Yüzyılı vizyonu ile ‘güncellenen’ Yeni İttihatçılığın üç ayak üzerinde yükseldiğini öne sürebiliriz. Birincisi devletin toplum ve siyasete olan mutlak önceliği ve dokunulmazlığı. Bu anlayışa göre vatandaşlık devletten neşet ediyor ve ancak ‘bu’ devlete ‘bu’ nitelikleriyle bağlı olanlara ‘vatandaş’ denmesi gerekiyor. Devletin millete ait (ya da onun sahibi) olduğunu düşünürsek, bu doğal olarak bir ‘milli’ devlet ve böylece ortaya bir ‘milli’ vatandaş tanımı çıkıyor.
İkinci olarak, söz konusu ‘milli’ vatandaş Türk etnik kimliğini, bu kimliğin ‘ezeli ve ebedi’ özünü taşıyor, Sünni Müslümanlığı söz konusu Türklüğün tamamlayıcısı olarak görüyor. Bu denklemde Müslümanlık (grupsal bir tercih sonucu benimsendiği için) yerel (konjonktürel) bir nitelik ve ‘kanla’ tanımlanan (sabit ve kalıcı) Türklüğe günümüzün ‘rengini’ verdiği ölçüde kıymetli. Böylece vatandaşlık ‘yerli ve milli’ bir çerçeveye oturuyor, devletin (değişmez) niteliği olan Türklükle tarihsel sürecin ortaya çıkardığı Müslümanlığı ayrışmaz bir amalgam haline getiriyor.
Üçüncü ayak, ‘bizim’ dışımızdaki kimlikler, halklar, toplumlarla ilgili yaklaşımın mağduriyet/haklılık teması etrafında şekillenmesi ve kadim (ezeli ebedi) bir mücadele bağlamı içinde anlam kazanması. Buna göre etrafımızın düşmanlarla çevrili olması, kimsenin gerçekte bize dost olmaması gibi önermeler birer gerçeklik ve tarihsel maceranın ‘doğal’ sonucu. Kadim düşman ise (varoluşsal) hedefi Türkleri ve Türklüğü, dolayısıyla Türk (milli) Devletini ortadan kaldırmak, tarih sahnesinden silmek olan (Hristiyan) Batı. Bu mücadelede Türkler hep doğru davranmış, ama ihanete uğramışlar. Şimdilerde televizyon dizilerinden de takip edilebilecek bu anlatı (inandırıcılıktan tamamen uzak olsa da) ‘millileşmeye’ müsait bir psikoloji ortaya çıkarıyor. Buradan hareketle diğer ülkelerle ilişkiler (dış politika) ‘milli’ bir alan haline geliyor, yenme/yenilme, gücünü gösterme, saygı görme, dik durma, had bildirme gibi davranış ve durumlar kimliği pekiştiren, devlete bağlılığı (bağımlılığı) artıran bir ‘gurur’ vesilesi olarak yaşanabiliyor.
Toparlarsak Yeni İttihatçılık bir ‘yeniden devletleşme’ tasavvuru. Kişileri ‘yerlilik ve millilik’ üzerinden vatandaş haline getirip devlete bağlıyor, onun uzantısı, aracı haline getiriyor. Esas özne devletin kendisi… Onun ayakta kalması uğruna herkes feda edilebilir… Devlet kendisi için neyin iyi ve doğru olduğunu bildiği ölçüde vatandaşlar için de iyi ve doğruyu belirleme hakkını kullanıyor. Dolayısıyla devletin tercihlerine karşı çıkmak vatandaşlığın dışına düşmek anlamına geliyor. Devlet tüm vatandaşlarıyla birlikte bir organik bütünlük. Hasbelkader devletin yönetim kademelerine gelmiş olanlar söz konusu organik bütünlüğün iradesini taşımak, onun takipçisi olmak durumunda.
Bir an için durup düşünelim… Bu fazlasıyla arkaik yaklaşım nasıl oldu da adım adım inşa edilebildi ve halen ülkenin yarısının oyunu alabilecek bir noktada. Diğer deyişle nasıl oldu da Yeni İttihatçılık (Cumhuriyet rejiminin İttihatçı ideolojik zemin üzerinde yeniden kurgulanması) ‘gerçekçi’, yani yaşayabilir ve sürdürülebilir (normal ve doğal) bir durum olarak sunulabildi ve toplum tarafından da öyle algılanabildi.
Gördüğüm kadarıyla bu ‘gelişme’ dört koşulun bir araya gelmesiyle tetiklendi…
Birincisi 2016 Temmuz darbe girişiminin bastırılması sonrası devletteki ‘boşluğun’ sunduğu konjonktürel fırsat. Gülencilerin ‘bir bütün olarak’ devletten temizlenme imkânı MHP ve onun çeperinde yerleşmiş olan (legal/illegal) örgüt ve gruplar tarafından büyük bir iştahla kullanıldı. AK Parti’ye düşen ise elini değdirdiği herkesi ‘fetöcü’ kılma sayesinde toplumsal rant mevkilerini kendi yandaşlarına tahsis şansı elde etmekti. Böylece oluşan koalisyonda MHP ‘milli’, AK Parti ‘yerli’ kanadı oluşturdu ve kısa zaman içinde Erdoğan şahıs olarak partisine mesafe alıp Bahçeli’yle birlikte ‘yerli ve milli’ kimliğin siyasi/ideolojik yüzü haline geldi.
İkinci neden, önceki yazılarda da ele almış olduğum ‘ideolojik tükenme’… Kemalizmin bu toplumu yönetmekte yetersiz kaldığı 1980’lerde zaten görünür hale gelmişti. Dindarların (devlet açısından bakıldığında) ‘muhafazakârlık’ kisvesi altında kamusal alana ve siyasete nüfuzu engellenemiyordu. Tepki olarak ortaya çıkan Ulusalcılık ise 28 Şubat ile iflasını ilan etti. Bu durumda AK Partinin ‘Müslüman demokrat’ denebilecek bir tutuma kayması ve hele başarılı olması devlet için büyük bir tehditti. Nitekim devlet kurumları, yargı ve sivil inisiyatifler kullanılarak AK Parti engellenmeye çalışıldı. Ancak yaşananlar (Alper Görmüş’ün Yeni İttihatçılık’la ilgili yazı dizisinde gösterdiği üzere) Erdoğan’ın reformcu çizgiden uzaklaşıp devlete yanaşmasıyla ve partiyi de söz konusu konuma çekmesiyle sonuçlandı. 2016 başına gelindiğinde ne Kemalizm, ne Ulusalcılık, ne İslamcılık, ne de reformcu bir muhafazakârlığın ülkeyi yönetme gücü ve mahareti kalmamıştı. Devletin ‘ideolojisiz’ kaldığı bir konjonktürde Cumhuriyet öncesine giden ve birçok gözlemci tarafından ‘gerçek kurucu ideoloji’ olduğu teslim edilen İttihatçılık doğal olarak ‘yaslanılacak’ bir yaklaşım oluşturuyordu.
Üçüncü neden, ‘modern’ Batı sisteminin küresel ölçekte etkisiz olması, kendi içindeki sorunları çözememesi, toplumlardaki ihtiyaç ve tercihleri demokratik mekanizma üzerinden kararlara yansıtmakta yetersiz kalması… Birleşmiş Milletler ve benzeri ‘uluslarüstü’ yapılar dünya kamuoyu nezdinde giderek anlamını yitiriyor. Bu durum ülkelerin ‘kendi başının çaresine bakma’ alternatifini gerçekçi olarak ele almalarına neden oluyor. Dolayısıyla tek tek ülkeler kendilerini özellikle dış politikada ve sahip oldukları siyasi rejimlerde daha esnek ve ‘özgür’ hissedebiliyorlar. Buna Batı dünyasının insani göç karşısındaki tutumu eklendiğinde, Batının kendine atfettiği ahlaki üstünlüğün geçerli olmadığı kanaati pekişiyor. Küresel sistemin yeniden ele alınması, orta boy ülkelerin söz sahibi olması gereği seslendiriliyor. Dünya bir anlamda ‘büyük savaş’ sonrası dönemi andırıyor. Öte yandan Batılı gelişmiş ülkelerin (göç sonrası daha da akut hale gelen) sıkıntıları aşmakta zorlanması, bu ülkelerdeki insanları daha küçük ölçekli bakmaya, bencil olmaya, başkaları için sorumluluk almamaya sevk edebiliyor. Bu da popülizmin yükselmesini ve otoriter bir tınıya sahip olmasını teşvik ediyor. Türkiye açısından bakıldığında bu ortam daha ‘kişilikli’ ve (tam) ‘bağımsız’ bir devlet politikasını, ‘kendimize has’ bir varoluş ve yaşama halini bir ‘hak’ olarak görmeyi teşvik ediyor. Dolayısıyla bir yandan devleti ve ülkeyi ‘yeniden tanımlama’, bunu uzun vadeli bir tasavvur olarak ortaya koyma ve hayata geçirme imkânı veriyor, diğer yandan da bu hedefe otoriter bir tarzla yönelmeyi meşrulaştırabiliyor.
Nihayet dördüncü neden, toplum olarak otoriter/ataerkil bir zihniyet bileşimine sahip olmamız… Devleti kutsama eğilimini yadırgamamamız, hiyerarşiyi doğal görmemiz, ‘milliliği’ bir kimlik olarak taşımaya yatkınlığımız, ‘organik’ bütünleşme halini bir kıvanç ve başarı vesilesi saymamız bu zihniyet bileşiminin (bizim özelimizde) doğal uzantıları olarak ortaya çıkıyor. Buna yine aynı zihniyet bileşiminden beslenen kamusal alan darlığını, siyasetin devletin ‘içinde’ yapılma geleneğini, devlete de sinmiş olan varoluşsal korku ve güvensizliği ekleyebiliriz. Söz konusu zihniyet bileşimi belirsizliğe tahammülü olmayan, her konuda bir doğrunun olduğunu varsayan ve o doğrunun peşinden gitmeye hazır bir zihin yapısına işaret ediyor. Ayrıca başarılı olanın (gücü elinde tutanın) söz konusu doğruyu temsil ettiğini kabullenmeye hazır bir psikoloji ima ediyor. Türkiye özelinde devletin (ve onun sahiplerinin) benzersiz konumu zihinlerde bu sayede normalleşebiliyor.
Sonuç olarak 2013-2016 aralığında devletin yeni bir arayışa girmesi ve buna uygun siyasi ortak araması için şartlar fazlasıyla olgun gözüküyor. Cumhuriyet döneminin ‘iktidar’ ve ‘muhalif’ ideolojileri çökmüş, Batı dünyası kabuğuna çekilmiş, orta ölçekli ülkelerin hareket alanı genişlemiş, genelde bir ‘yeniden inşa’ (kuruluş) perspektifi mümkün ve gerçekçi hale gelmiş durumda. 2016 darbe girişiminin sonrası, bu olgunlaşmış durumun devletin içindeki bazı aktörler tarafından gerçekliğe tahvilini ifade ediyor. Toplumun önemli bir bölümü ise bu geçişi yadırgamak bir yana, ona kendi kişiliğini yeniden kuracak gurur verici bir atılımın vesilesi, tarih boyu yaşanmış haksızlıkların telafi edilme fırsatı olarak bakıyor.
Böylece Yeni İttihatçılık ‘gerçekçi’ bir inşa projesi olarak ortaya çıkabiliyor ve önümüzdeki seçimlerde ilk toplumsal sınavını yaşamaya hazırlanıyor. Başarılı olabilir çünkü en azından toplumun yarısına doğal ve gerçekçi geliyor. İşin ilginç yanı şu: Aslında toplumun diğer yarısı için de (zihinsel ve tarihsel nedenlerle) ‘doğal’ ama ne gerçekçi ne de makbul. Gerçekçi değil çünkü hem dışımızdaki dünyanın ana doğrultusunda otoriterleşme yönünde kalıcı bir değişim gözükmüyor, hem de bu ideoloji Türkiye’deki gibi dünyaya entegre olmuş, demokratik normları (en azından bireysel düzlemde) benimsemiş bir toplumu yönetmek açısından yetersiz kalmaya mahkûm. Ayrıca makbul de değil… Çünkü ülkeyi ve insanlarını hastalıklı bir psikolojiye, ilkel bir zihinsel tıkanmaya mahkûm ediyor. Kendisini ‘organik’ devletçi bütünleşme içinde kişiliksizleştirmeye razı bir vatandaşlık halini, ona uygun vulger (ve ahlakı hiçe sayan) bir devlet ve yönetim anlayışını matah bir şeymiş gibi sunuyor. ‘Türkleri’ insanlığın birikiminden nasibini almamış, hatta onu ‘bilinçli’ olarak reddeden, kıymeti kendinden menkul bir devletçiliğin peşinde sürüklenen bir güruha dönüştürme hayali güdüyor.
Dolayısıyla buradan muhalefete yönelik de birkaç hisse çıkarılabilir… Yeni İttihatçılığın ‘bize’ niçin ‘doğal ve gerçekçi’ geldiğini gözden ırak tutmamakta yarar var. Çünkü gerçek anlamıyla muhalefet, bu ideolojinin ve onun uzantısı olan tasavvurun (Türkiye Yüzyılı) ne gerçekçi ne de makbul olduğunu göstermek zorunda. Ama bu da işin yarısı… Çünkü iktidarın yanlışı sizin doğrunuz demek değil. Muhalefet bugünün dünyasını ve Türkiye’sini temel alan alternatif bir gelecek tasavvuru üretebilmeli. Kolaycı yoldan geçmişteki ideolojik damarlara müracaat etmeyip, özgün bir ideolojik bileşim oluşturmak gerek. Ve bunu yaparken de bize fazlasıyla rahatlatıcı gelen otoriter/ataerkil zihniyete, ondan beslenen devletçilik ve muhafazakârlığa belirgin şekilde mesafe koymak gerek.
Türkiye’nin yeni bir devlet, vatandaşlık ve kamusal alan tanımına ihtiyacı var… ‘Demokrasi’ ancak bu üç kavramın özgürleştirici ve paylaşmacı bir yaklaşımla yeniden üretilmesi durumunda ‘gerçekçi’ bir alternatif olabilir. Aksi halde sistemden (Erdoğan gibilerden) şikâyete devam ederiz ama (gerçekçi olmak gerekirse) farkında bile olmadan adım adım Yeni İttihatçılığa adapte olma yoluna girebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023