Etyen MAHÇUPYAN
Salih Müslim'in beklentisi muhtemelen bu değildi. Esad rejimi ile anlaşmış, onun dolaylı hamiliğini garanti altına almıştı. Özgür Suriye Ordusu'na destek vermemenin karşılığı olarak, Esad PYD'ye hem maddi destekte bulunmakta, hem de Kürtlerin Rojava adını verdiği Kuzey Suriye'de özerk bir bölge oluşturmasına izin vermekteydi. IŞİD'in ortaya çıkması PYD açısından daha da iyi oldu. Merkezi yönetimin IŞİD karşısında yenilgisi ve topraklarının yarısını kaybetmesi Esad'ın PYD'ye olan ihtiyacını artırdı. Dahası IŞİD sayesinde ÖSO zayıflamıştı. Ekleyelim ki bu dönemde hemen herkes IŞİD'in geçici olduğu varsayımına dayanan bir analiz yapmaktaydı.
Dolayısıyla muhtemelen Salih Müslim de ortalık sakinleştiğinde Rojava'nın özerk ve belki de bağımsız bir yönetime kavuşacağını hayal etmekteydi. Böylece Kürtlerin yüz yıllık ulus devlet kurma hayali gerçekleşebilecekti. Ayrıca bu, modernist ve sol Kürt hareketlerinin de başarısı olacak ve Barzani'nin sağ modeli altında ezilme duygusuna son verecekti. Aslında bundan da ötesi var: Rojava Öcalan'ın öğretisi doğrultusunda inşa edilmişti ve Kürtlerin anlam dünyasında tüm dünyaya avangard bir model olarak sunulmaktaydı. Rojava'nın ayakta kalması ve yaşaması bu nedenle büyük bir psikolojik öneme de sahipti.
PYD için bu kazan/kazan öngörüsünün ne denli gerçekçi olduğu hep ikincil planda kaldı. Kürtler Rojava'yı o denli istiyor ve bunun hemen gerçekleşmesini arzuluyorlardı ki gerçekçiliğe ayıracak enerjileri kalmamış gibiydi. Temennileri IŞİD'in bir noktada durdurulması, Esad ile IŞİD arasında bir dengenin kurulması, ÖSO'nun etkisizleşmesi ve böylece PYD'nin Kuzey Suriye'nin hakimi olarak dengeyi tamamlamasıydı.
Ancak hesap tutmadı. IŞİD Rojava'ya da girdi ve bunu öyle bir şekilde yaptı ki bölgenin üç kantonu arasındaki ilişkiyi koparttı. Bugün IŞİD kuşatması üç tarafı kapsıyor ve Rojava'nın nefes alabileceği tek yer Türkiye ile olan sınırı. ABD IŞİD'i bombalıyor ama sadece hava harekâtının yeterli olmadığını herkes biliyor. Eğer bir kara gücü yardımı olmazsa Kobani'nin düşmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Soru bu kara harekâtında kimin destek veya müdahil olacağıdır. Doğal olarak herkes Türkiye'ye bakıyor. Kendi Kürtleriyle barışmak isteyen ve PKK ile görüşen AKP hükumetinin, PKK'nın uzantısı olan PYD'ye de yardım etmek zorunda kalacağı düşünülüyor. Ne var ki Türkiye'nin epeyce sabit bir duruşu var ve üç yıldan beri PYD'ye iletiliyor: Eğer Türkiye ile iyi ilişki kurulmak isteniyorsa Esad'dan uzak durulması ve ÖSO ile iyi ilişki kurulması lazım. PYD bunu yapmayıp Türkiye içinde PKK'nın hamleleri ve dış baskı sayesinde amacına ulaşacağını sandı ve yanıldı.
Türkiye'nin ikinci teklifi PYD'nin ÖSO ve Barzani'den destek almasıydı. PYD silah desteğini zaten istiyordu ama Rojava'ya bu grupların askerinin girmesine direndi. Eğer IŞİD'i yenemezlerse zaten Rojava kaybedilmiş olacaktı. Ama IŞİD'i ÖSO ve Barzani desteğiyle bölgeden temizleseler bile kendilerini yine yenilmiş hissedeceklerdi. Çünkü kazanan taraf Rojava'yı birlikte kurmak durumunda kalacak ve çoğulcu bir yönetime razı gelinecekti. Yüz yıllık hayal erken doğmuş ve hayatta kalmayı başaramamış bir bebek misali ellerinin arasından kayıp gidecekti.
Kaybet/kaybet durumu insanları ve örgütleri irrasyonel adımlar atmaya sevk edebilir. PKK da Türkiye'de sokağa çıkma ve direnme çağrısı yaparak gerçekte ne denli sıkışmış olduğunu ortaya koydu. Bu olay Kürt hareketinin moral üstünlüğünü yok ederken PYD'yi daha da yalnızlaştırdı. Bu durumda ÖSO ve Barzani güçlerine 'evet' demekten başka yol da kalmadı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024