Ferhat KENTEL
Devlet Bahçeli hazretleri Etyen Mahçupyan için “işgal artığı” demiş. Neyi kastettiğini pek anlamadım; kendisini bu memleketli; Etyen’i ve ait olduğu kavmi ise işgalci gibi mi görmeye kalkmış? Ya da “birileri memleketimizi işgal etmişti; biz onları kovaladık ama topraklarına el koyduğumuz zaten buralı olan Ermenileri arada tam anlamıyla temizleyemedik” mi demek istedi? Bu vesileyle aslında bir şeyler mi itiraf etmek istedi? Neyse, derin düşünmeye gerek yok; Devlet efendinin düşman ihtiyacını Etyen karşılamış ve arada bir de Freudçu anlamda bir lapsus kaçırıvermiş anlaşılan…
Yeryüzü öfke, şiddet ve nefretle donanmış durumda. İslamofobi başta olmak üzere, diğer dinlere duyulan öfke, korku, nefret ve giderek dünya çapında büyüyen bir kutuplaşma ve bu kutuplaşmanın ulusal ya da yerel ölçekli küçük versiyonları kuşatmış durumda her yanımızı.
Açık fiziksel şiddet, medyadan övünülerek gösterilen şiddet, yakaladığı silahsız insanların kafasını kameraların önünde kesince bir halt olduğunu zanneden yaratıklar; başörtülü Müslümanı gördüğü zaman kovboyluk damarı nüksedip kurşunlayan insan müsveddeleri; yakaladıkları yaban domuzunu taşlarla linç edip, zavallı hayvanın önünde sırıtarak “beni de çek beni de çek!” diye “ânı ölümsüzleştirmeye çalışan” ve nasıl tanımlanabileceğini bilemediğim zavallı yaratıklar…
Kutuplaşma, Türkiye siyasal kültürünün üzerinden atamadığı, adeta doğallaşmış bir bileşeni. Türkiye’de siyaset konuşanlar, siyasallaşanlar hazırdaki kutuplaşma siperlerine ya da herkesin kendi çapına göre ürettiği kutupçuklara girip kullanıyorlar bu bileşeni. Bu kutuplaşma ve kutuplaşmaya bağlı dil Osmanlı’nın yıkılışının travmalarıyla üretildi muhtemelen. Jakoben-Kemalist rejim sonuna kadar bu dili kullandı ve sosyal mühendislik, eğitim gibi mekanizmalarla toplumun her yeni nesli bu dille sosyalleşti. Tabii ki, içinde bol bol “hainler”, “kökü dışarıdalar” vb. söylem parçaları olan bu dil darbelerle her seferinde bir kere daha hayat buldu. Ve Türkiye’de, “siyaset yapacaksan, yumruğunu masaya vuracaksın!” inanışını üreten “erkekçe” siyaset bu mantıkla işleyen dili çok güzel besledi. Yani millete “dahili ve harici hainler, bedhahlar” gösteren, “memleketin tersaneleri işgal edilmiş” retorikleri sunup, sürekli düşmanlara işaret eden bu dil bugün de başta iktidar sınıfının olmak üzere, toplumumuzun çeşitli kesimlerine hizmet vermeye devam ediyor.
Aslına bakılırsa, önce “öteki” inşa edip, sonra ötekinden nefret eden ve nefreti araçsallaştıran bu dilin sahiplenilmesinde bir özgüven eksikliği yatıyor. Zaten sürekli komplolarla, komitacılıkla, yabancı güçlerle, cemaatçi yapılarla, kayırmacılıkla, paralel organizasyonlarla iktidara gelen siyasal güçler başka siyasal güçlerin de benzer şekilde iktidara gelebileceğini bildiği için kendi gücüne de güvenemiyor. Kendi içinden çıkacak olan “potansiyel hainlere” karşı, sürekli “ihanet” diliyle teyakkuz yaratıyor. Yani kendine güvenmeyen bütün gruplar, sağcısı da solcusu da, CHP’lisi de DP’lisi de, AP’lisi de, Türkiye’nin bütün kanallarını dolaşıp, izlenme rekorları kıran “Kurtlar Vadisi” dizisinin kahramanları da (yani senaryosunu yazanlar /yazdıranlar da), Samanyolu TV’de “Şefkat Tepe” dizisinin kahramanları da (yani senaryosunu yazanlar /yazdıranlar da), hepsi “ihanet”, “dış mihrak” söylemini tepe tepe kullanıyorlar. Tepeden tırnağa bütün aktörlerin bu dili kullanmasına bakınca komik, biraz da zavallı bir durum var aslında…
Fakat tabii ki işin daha önemli yanı şu: biz bu tür bir dili tüketmek konusunda çok hevesliyiz; çünkü hayatın karmaşıklığını anlamaya çalışmak yerine, en kolay yoldan, kodlarımıza nakşolmuş ve kültürel sermayelerimizde mevcut olan ezberlerle bir kampa bağlanmayı tercih ediyoruz.
Bu kültürden sıyrılmak kolay değil ama imkânsız da değil; ipuçlarını inşallah önümüzdeki hafta tartışmak üzere…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020