Kurtuluş TAYİZ
Silvan saldırısının Kürt meselesinde ve PKK’yla mücadelede bir dönüm noktası olup olmadığı tartışmaları sürüyor. Kafaları meşgul eden soru ise 13 askerin yaşamını yitirdiği bu saldırıyı PKK’nın İmralı’ya karşı bir hamle olarak tasarlayıp tasarlamadığı.
Yorumların bir kısmı Kandil’in Silvan saldırısıyla İmralı’daki görüşmelere büyük bir darbe indirdiği yönündedir. Diğer bir kısmı ise Kandil ve İmralı’nın iyi ve kötü polisi oynadığı ve aralarında herhangi bir görüş ayrılığının bulunmadığı biçiminde.
Silvan olayının hangi şartlar altında vuku bulduğuna takılmadan yarattığı etkiye ve sonuçlarına bakmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
13 askerin PKK saldırısında yaşamını yitirdiği bilgisinin kamuoyunda öncelikle bir şok etkisi yarattığını hatırlayalım. Özellikle de Genelkurmay Başkanlığı’nın askerlerin “yanarak can verdiğini” açıklaması, yani askerlerimizin “ölme biçimleri”, bu şok duygusunun –kamuoyunda, güvenlik bürokrasisi ve siyasetçilerde– hayal kırıklığıyla karışık bir öfkeye dönüşmesinde etkili oldu.
Hayal kırıklığı kısmı, Kürt tarafından kaynaklanıyor. Öcalan’ın bu saldırıdan altı gün önce İmralı’dan yaptığı “Barış konseyinde devletle mutabakat sağladık. Artık 15 temmuzun hükmü kalmamıştır, devrimci halk savaşını durdurmuş bulunuyoruz” sözleri, kamuoyunda büyük bir iyimserlik havası yaratmıştı. Bir kalemde 13 askerin birden ölmesi, duyguları altüst etmeye yetti.
Başbakan Erdoğan’ın sıcağı sıcağına ilk tepkisi “Artık bizden iyi niyet beklemesinler” şeklinde oldu. Bu hem Kandil’e ve hem de Kürt siyasetçilere yönelikti.
Erdoğan daha sonra, olaydan tam sekiz gün sonra ise Silvan saldırısı için “Bir kırılma noktası oldu” dedi. “İmralı’nın örgüte etkisi var mı, yok mu? Bu durumda İmralı ile görüşmek anlamsızlaşıyor mu” sorusuna yanıtından Erdoğan’ın öfke ve hayal kırıklığı açıkça seziliyordu: “İşlerine geldiğinde İmralı ile uyumlu davranıyorlar, işlerine gelmediğinde uyumsuz oluyorlar. Dağdakilerin isimlerini anmak istemiyorum, ama çift başlılık ortada. Dağda da çift başlılık var.”
Bu sözlerin devamında dikkat çekici bir değerlendirme daha yapıyor Erdoğan: “Süreci haince işletiyorlar.” Aynı duyguları sanırım Türkiye daha önce Reşadiye saldırısında da yaşamıştı. O saldırı kamuoyunda yine benzer duygu patlamalarına yol açmıştı. Kandil’in böyle davranmaktan hoşlandığını Tokat, Samsun, Giresun, Kastamonu gibi yerlerdeki bir dizi peş peşe saldırıdan da anlayabiliyoruz.
Duran Kalkan ve Cemil Bayık gibi örgütün önden gelen isimlerinin sessizliklerini Reşadiye ve Silvan tipi saldırılardan sonra bozduklarını ve medyaya böyle zamanlarda, biraz da “vakarla” konuştuklarını gözlüyoruz.
Cemil Bayık Silvan saldırısından hemen ertesinde Fırat Haber Ajansı’na konuştu; Silvan’ı üstlendi ve bunun operasyona çıkan askerler ile gerillalar arasında “tesadüfî bir karşılaşma” olduğunun altını çizmeye pek gerek duymadan ciddi mesajlar verdi. Murat Karayılan’ın “Silvan tesadüf sonucu çıkan bir çatışmadır” türünden bir nevi yatıştırmayı amaçlayan ısrarını, Bayık’ın açıklamalarında göremedik. Bayık’ın ifadeleri şöyleydi: “...Devletin kabul ettiği protokolün ne zaman hayata geçeceği belli değil, şimdi mi, bir yıl sonra mı bilinmiyor (Bayık, Öcalan’ın devletle anlaştık dediği Barış Konseyi’nden bahsediyor). Devlet bu konuda hiçbir şey söylemiyor ve sadece kabul etmiş. Bu da kandırmaca ve taktiktir. Bu şekilde PKK’nin önüne geçmek ve yavaş yavaş bitirmek istiyorlar. Diğer protokollerin de kabul edilmesi gerekiyordu. Ayrıca kabul edilenin de ne zaman pratiğe geçirileceği belirtilmeli. Hiçbir tarih verilmemiş. Kabul edilmesi tek başına devletin imhadan vazgeçtiği anlamına gelmez. Pratik adımlar atılmadığı sürece de boştur. Devlet de pratik adımlar atmıyor, çünkü imha politikasından vazgeçmek istemiyor. Hiç kimse kendisini kandırmasın, halkımız bu konuda duyarlı olmalı; bunlar taktik ve oyalamadır. Önderimizi, hareketimizi ve halkımızı oyalamak istiyorlar.”
Bayık, bu sözlerinde çok net olarak “Devletle mutabakat sağladık” diyen ve bunu birazda heyecanla dışarı duyuran Öcalan’la aynı fikirde olmadığını yansıtıyor. “Hiç kimse kendisini kandırmasın; bunlar taktik ve oyalamadır. Önderimizi, hareketimizi ve halkımızı oyalamak istiyorlar” diyerek Bayık, uzun süreden beridir İmralı’daki görüşmelerden pek de kayda değer bir gelişme elde edilemediğinin altını çiziyor. Ve esas dikkat çekici nokta artık İmralı’daki görüşmelere umut bağlamanın ve İmralı’yı beklemenin anlamsızlığına yapılan vurgu. Silvan’ın veya PKK’nın son aylarda artan hareketliliğinin arkasında bu duygu ve düşünce yatıyor.
Kandil’in uzun süredir böyle düşündüğünü biliyoruz. 1 Nisan 2011 tarihli “Genç PKK’lılar rahatsız” başlıklı yazımda Kandil’in, İmralı’daki görüşmeleri bir “oyalamaca” olarak gördüğünü anlatmıştım. Kendilerini oyunun dışında hissetmelerine rağmen bugüne kadar bekleyip, harekete geçmediler. Ancak Silvan saldırısından önce uzun süredir terk ettikleri yol kesme eylemlerine tekrar dönmeleri, asker kaçırmaları, çatışma riski olan bölgelere (köy, şehir yakınlarına) inmeleri zaten Silvan türü bir çatışmaya davetiye çıkarır özellikteydi. Silvan olmasaydı başka bir Silvan olacaktı.
Kısacası Öcalan’ın “Barış konseyi kurulmasında anlaştık” gibi umutlu ve iyimser çıkışının süreci ilerletemeyeceğini düşünen Kandil, dağda saldırıları arttırıp şehirlerde de demokratik özerklik ilan ederek Ankara-İmralı arasında oluşan statükoyu bozmaya yöneldi. Bununla İmralı ile Ankara arasında zamana yayılan, elle tutulur adımlara dönüşmeyen ve kendilerince de şu âna kadar hiçbir somut sonuç doğurmayan görüşmeleri beklemeye niyetli olmadıkları mesajını verdiler. Amaç hâsıl oldu mu bilmiyorum; ama İmralı-devlet görüşmelerinin eski tadını kaybettiğini şimdiden söylemek mümkün.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019