Mehmet TIRAŞ

15 KASIM DÜNYA HAPİSTEKİ YAZARLAR GÜNÜYDÜ
20.11.2018
1174

 15 Kasım Dünya Hapisteki Yazarlar Gününün bu sene 37’ci yılı..

İlk defa 15 Kasım dünya hapisteki yazarlar günü 1981 yılında uluslararası PEN(Uluslararası Yazarlar Birliği)  Dünya Hapisteki Yazarlar Günü’nün ilkini hapsedilen,katledilen veya başka şekilde taciz edilen yazarlara küresel olarak dikkat çekilmesi amacıyla başlatmıştı.

PEN O zamandan beri,Dünya Hapisteki Yazarlar  Günü’nde yalnızca yaptıkları iş yüzünden hedef alınmış olan yazarların durumuna dikkat çeken etkinlikler yapar,diye açıklama yapıyor.

15 Kasım Dünya Hapisteki Yazarlar Gününde, çalışma masama oturdum bilgisayarın başına geçtim bir elimde kalem bir elim mausta internette gazetelerin web  sayfalarını tarıyorum bu konuda bir yazı yazmaya hazırlanıyorum not almak için, bu günle ilgili kim ne haber yapmış ne yazmış diye ama boşuna kürek çekiyorum..

Türk  medyasında bugünü   hatırlatan,haber yapan ve kalem oynatan istisnai  bir kaç gazetecinin dışında onlardan biri  Cumhuriyet Gazetesinden  biri Zeynep Oral diğeri de Mine Söğüt..Haber sitelerine girdim oralarda da pek dişe dokunur bırak hiç bir haber yok,yazarlar gününü  ne gören oldu ne de televizyon  bültenlerinde haber yapan.

Medya özgürlüğünün olmadığı bir toplumda  bunu hatırlatmazlar..

 Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasındaki yeri 155.sırada.

Böyle bir basın karnesi olan ülkeden ‘dünya hapisteki yazarlar gününde’ iktidarı sorgulayan haber  beklememizde ; yangına ağzı ile su taşıyan karınca inadı olsa gerek.

Hapisteki Yazarlar Gününde  medya  nasıl hatırlasın, medyanın yüzde 95’i hükümet yanlısı, gazetecililiğin dışında esnaflık,muhbirlik ve  tetikçilik yapanların böyle bir derdi olur mu?

OHAL’den sonra  tetikçilik ve muhbirlik yapanlar meslektaşlarını ihbar ettiler daha da ileri giderek Hilal Kaplan bunlardan birisi; İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne ve YÖK Başkanına; Sabah Gazetesindeki köşesinden çağrı yaptı: Mehmet Altan Üniversiteden ne zaman atılacak,sizlerden haber bekliyorum diye..Beklediği  haberin gelmesi ile birlikte Mehmet Altan iki gün sonra gözaltına alındı ve  on gün sorgulandıktan sonra tutuklanarak Silivri cezaevine atıldı ve 21 ay tutuklu kaldı.

Bu tetikçinin yazısı  kendi aklı değildi sipariş verilmiş bir yazıydı, dikkat ederseniz bu tetikçi ve muhbir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  uçağından inmeyen sözde gazeteci geçinen müdavimlerden biri oldu.  

Bu esnaf güruh kesim hukuksuz tutuklanan, gözaltına alınan yazarlar ve gazeteciler için; bunlar gazetecilikten tutuklanmadılar diye köşelerinden ağdalı yazılar yazarak  sahibinin sesi oldular.

Böylesi bir basının  olduğu ülke de  hapisteki yazarlar günümü hatırlanır.

Bir kişi düşüncesinden dolayı veya yaptığı haberden tutuklanmış veya yargılanıyorsa onun düşüncesine takılmayacak objektif olacak ve açıkça buna sahip çıkacak,yanında yer alacaksınız; eğer bunu yapmıyorsanız basın ve düşünce özgülüğü konusunda samimi değilsiniz.

Özgür Gazeteciler İnisiyatifi 2018  Ekim  ayı raporuna göre:

- Türkiye’de 172 Gazeteci cezaevinde,geçen ay 42 gazeteci yargılandı,5 gazeteci 12 yıl 6 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Freedom House’un internet Özgürlüğü raporunda Türkiye bu yılda “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer alıyor.

Erol Önderoğlu’nun hazırladığı bianet son üç ayı kapsayan medya raporuna göre ise halen 123 gazeteci hapiste.

Raporda şu ayrıntılar dikkat çekiyor:

-Hapishanedeki 123 gazeteci den 36’sı yargılanıyor,31’i mahkum olarak dosyaları ya İstinaf  Mahkemelerine veya Yargıtay’a taşındı.

-27  gazeteci hükümlü durumunda.

-29’u da hapiste iddianame bekliyor.

-Tutuklu gazetecilerin 73’ü kapatılan Gülen cemaati medyasına yazmış veya çalışmış gazetecilerden..

-36’sı da Kürt medyasında yazan gazetecilerden.

Yazarlar nasıl bir hayat yaşarlar:

Dışarıda iken  kendileri,hapse düşünce ülkenin ve yeryüzünün insanı olurlar.

Yazarların vazgeçemediği değişmez ilkeleri,düşünce ve ifade özgürlüğü,  çoğulculuk kavramı,eşit vatandaşlık hukuku,temel hak ve özgürlüklerden yola çıkararak  bireyin özgürlüğü ve azınlıkların çoğunluk olma hakları  olmazsa olmazlarıdır.

Evrensel düzeyde yazan yazarlar akçeli işlerin içinde yer almadığı gibi  siyasette de  ikbal aramaz,ne inancının esiri ne de ideolojisinin körü olurlar, onların değişmez ilkesi insandır.

Bu uğurda bedel öder ve ödemeye de devam ederler,ediyorlar da dün de vardı bugün de.

İki de bir çıkıp bazı ukalalar bu  Ülkenin Emile Zola’ları yok demiyorlar mı,paraya ve güce tapanlar..

Bir de   kurtarıcı bekleyenler var.

Bugüne kadar hapse düşmüş,çoluğu çocuğu aç kalmış, kamusal haklardan mahrum edilmiş demokrasi ve hukuk mücadelesi verenler için ne yaptınız?

Hapse düşen işinden gücünden olan ve açlığa mahkum edilen Hangi yazarın ve gazetecinin duruşmasını izlediniz ailesinin yanında yer aldınız mı?

Hiç.

15 Kasım Dünya Hapisteki Yazarlar günüydü,ne yaptınız aklınıza bile gelmedi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar