Mensur Akgün
Dünya düzenini korumak, büyük savaşların ve krizlerin çıkmamasını sağlamak için üç farklı öğreti beş farklı yöntem önerir. İlki güç dengesidir. Anarşik bir sistemde, yani devletler üstü otoritenin olmadığının varsayıldığı, devletlerin savaşa her zaman hazır olmak zorunda kaldıklarının düşünüldüğü Realist öğretide, savaşın çıkmaması için yapılması gereken güç dengesini korumaktır.
İkinci yöntem dünyada var olan eşitsizliği ve adaletsizliği ortadan kaldırmaktır. Bunun klasik reçetesi kapitalizminden sosyalizme geçmektir. Varsayılır ki sömürüye dayanmayan, sermayenin yönetmediği, dolayısıyla pazar, yatırım ve hammadde için rekabetin olmadığı bir dünyada savaş ve/veya kriz olmaz. Haklı olabilirler ama hedefledikleri amaca varmak için seçtikleri araç da ne yazık ki savaşı, krizi ve şiddeti dışlamamaktadır.
Üçüncü çare ise yukarıdaki iki yaklaşımdan farklı bir varsayıma dayanır ve devletler arasında da, insanlar arasında da temelde çıkar çatışması değil, çıkar uzlaşması olduğunu söyler. Çatışma demokrasi, uluslararası düzenlemeler ve ticaret yoluyla aşılabilecek bir engeldir. Kant’tan bu yana devletlerin demokratikleştikçe savaşmayacağı iddia edilir, bu iddialar da gerçeklikle beslenir. Demokrasiler savaşsalar bile, kriz yaşasalar dahi demokratik olmayan ülkelerle krizler yaşarlar ve/veya savaşırlar.
O zaman çare demokratikleşmeden, savaş kararı alanların halkına hesap verebilir hale gelmesinden geçmektedir. Bütün ülkelerin demokratik olduğu bir dünyada savaşlar olmayacaktır. Bu iddianın ne kadarı gerçek, ne kadarı hayal kestirebilmek zordur. Ancak içinde doğruluk payı olmadığını söylemek imkansızdır. Ülkeler demokratikleştikçe istişare gerçekten daha çok işlemekte, keyfi savaşlar ortaya çıkmamaktadır.
Yine de öğretide demokrasilerin daha iyi ve daha çok savaştığını, savaşacağını iddia edenlerin olduğunu da vurgulamak gerek. Ayrıca demokrasinin ne olduğu, hangi kıstasa göre ölçüldüğü, demokrasiler savaşmamalarını nedeninin birbirlerine bakışlarından mı, yoksa başka sorunlar ve hasımlar karşısında ortak çıkarları etrafında daha kolay birleşebilmelerinden mi kaynaklandığı konusunda yazılmış bir sürü kitap ve makale de mevcut.
Yine aynı varsayıma, yani çıkar uzlaşmasının var olduğuna dair inanca dayanan bir başka yöntem ya da çare de çatışmaların, krizlerin yönetilebileceği mantığına dayanır. Onlara göre hukuk, uluslararası örgütler ve rejimler bu yüzden vardır. Barış bozulamaz bir bütün olduğu ve devletler bugün komşusuna saldıranın yarın kendisine de saldırabileceğini düşüneceği için saldırganlık karşısında ortak hareket edecekler, barışın korunmasını sağlayacaklardır. Önemli olan kurallar koymak, kuralları koruyacak örgütler kurmaktır.
Dikkat ettiyseniz ilki dışında uluslararası barış ve güvenliği korumak için önerilen diğer tedbirler ütopiktir. Devletlerin ve insanların belli bir şekilde hareket edebileceği, belli bir bilinç kazanabileceği, diyelim ki sömürünün, diyelim ki saldırganlığın tanımlanabileceği inancı üstüne oturur. Oysa ilkinde devlet davranışı olduğu gibi kabul edilmiş, güvenliğin sağlanması için güç dengesinin korunması gereği öngörülmüştür. Diğerlerinin de barışa, güvenliğe, istikrara katkısı yadsınamaz ama kendi başlarına çare üretmeleri pek mümkün değildir.
İlk yaklaşıma zaten bu yüzden Realizm, “gerçekçilik” denmektedir. Realizme yakın, özünde idealizm olsa da bir başka gerçekçi yaklaşım da devletlerin ticaret vasıtasıyla birbirine yakınlaşacağını, ticari çıkarların karmaşık bir ilişkiler ağı yaratacağını varsayar ve söyler. Birbiri ile ticaret yapan iki devlet eğer rasyonelse, çıkarları doğrultusunda hareket ediyorsa, halkı refahı önemsiyorsa, sorun çıkartmak, çıkan sorunları tırmandırmak istemez. Bu yüzden de dünya siyasetinde ticaret sadece ticaret değildir.
Ticaret devletler arasında bağlar yaratır, iki tarafın eşit miktarda olmasa da kazanmasını sağlar. Yapılan ticaretten kar edenler kendi devletleri üstünde az ya da çok baskı oluştururlar, ilişkiler bozulmasın diye lobi yapar. Gücünüz yoksa ticaretiniz işe yaramayabilir ya da güvenliğiniz tehdit altındaysa, ticareti bir yere kadar düşünürsünüz. Tehdit ciddiyse ticaret ve ticarettin yarattığı ağlar anlamını yitirir. Fakat ticaret özünde siyasete, sadece refahın değil uluslararası istikrarın korunmasına da yardımcı olur.
İkinci Dünya Savaşı’ndan kurgulanan ve giderek gelişen dünya düzeni yukarıda sıraladığımız tüm bu yöntemleri, çareleri içinde barındıran bir sistemdir. Özünde demokrasi ideali de vardır, BM ve AGİT gibi ortak güvenlik örgütleri de, güç dengeleri de. Çatışan çıkarlar bu karma anlayış sayesinde küresel bir savaşa yol açmamış, biraz ticaretle, biraz siyasetle, biraz da diplomasiyle sorunlar yönetilebilmiştir.
Ama görünen o ki bu düzenin sonuna doğru yaklaşılmakta, düzeni koruması ve kollaması gerek hegemon güç düzeni yıkabilecek hamleler yapmaktadır. Başkan Trump, bir yandan İran kararı gibi tek taraflı tasarruflarıyla Avrupalı müttefiklerini kendisinden uzaklaştırırken, diğer yandan serbestleşmesi gereken ticareti korumacılık kalkanı altına almakta, en yakın ticari ortaklarına karşı yaptırımlar uygulamakta, ticaret savaşlarını tetikleyecek hamleler yapmaktadır. Varsayımı belli endüstrileri kollamak, refahın küresel yayılmasına engel olup ülkesinde toplanmasını sağlamaktır.
Bunu başarabilir mi, içe kapanmakla Amerika’nın genel refahını arttırabilir mi iktisatçıların üstünde düşünmesi, tartışması gereken bir konu. Sorunun siyaset bilimcileri ilgilendiren tarafıysa sistemin tüm destek mekanizmalarının bizzat sistemi korumakla mükellef olan bir ülkenin çökertiyor olması. Evet, bundan askeri savaşlar muhtemelen çıkmaz. Ama ticaret savaşları bile bizi yorar. Her kriz kullanmasını bilenlere fırsatlar yaratsa da bir krizin çıkabileceğini, güç dengelerini değiştirebileceğini, bizi derinden etkileyebileceğini şimdiden hesaba katmamız gerekiyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024