Mümtazer TÜRKÖNE
Yalçın Akdoğan'ın TBMM'de yaptığı konuşmada basın ahlâkı hakkında söyledikleri, mensubu olduğu iktidarın bir özeleştirisi olmalı.
Basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154. sırada yer alan Türkiye'nin, "basın ahlâkı"nda daha da geri olduğunu dile getiriyor, iktidar partisinin politikacısı. Üstelik, bizi sondan birinci sıraya indirecek 150 basın mensubuna yönelik operasyon skandalının birinci gündem maddesini oluşturduğu gün söylüyor bunları. Aralarında Türkiye'nin kanaat önderlerinin de yer aldığı 940 gazetecinin işsiz olduğunu dikkate alırsak, basın ahlâkı eleştirisi yüzde 70'i iktidar tarafından kontrol edilen medyayı hedef alıyor olmalı. Doğrudur, bir gazetecinin mesleğini icra ederken dikkate aldığı ilk prensip, "devletin tepesindeki kişiye ters düşmemek" olunca, diğer prensiplerin arasında "ahlâk"a yer kalmaz. Dün medya kartellerinden şikâyet ediyorduk; bugün devlet rantı ve halkın parası ile oluşturulmuş havuz medyasının saltanatı sürüyor. Dikkat edin, bu medya gücünün yayın politikası Erdoğan'ın sağda solda onlarca kez söylediği, ama arkası bir türlü gelmeyen "yakında açıklayacağım" dediği laflarla oluşturuluyor. Bu medya gücünün asli işi, Erdoğan'ın akıl-mantık ve vicdan dışı iddialarını gazetelerde ve televizyon ekranlarında keramet gibi takdim etmek olunca bırakın ahlâkı, geride akıl sağlığı bile kalmaz. Zor iş vesselam.
Medya, Erdoğan'ın elindeki devlet gücü yetersiz kalınca devreye giriyor. Aylardır yapılan hazırlık boşa çıktı. 17/25'in rövanşı olarak planlanan 150 gazetecinin tutuklanması projesi, ifşa edildiği için suya düşünce Erdoğan, medya kuvvetlerinin başındaki kumandan edasıyla saldırıyı algılar dünyasında sürdürmeye girişiyor. Ak-Saray'da TOBB üyelerine yaptığı konuşmayı, yarım kalan operasyonun medya aracılığıyla algılara yönelik devamı olarak okuyunca taşlar yerli yerine oturuyor. Herkese "pes" dedirtecek kin, nefret ve ölümüne düşmanlık kokan bu sözlere çanak tutmaya kalkan gazetecinin ahlâkı nice olur?
Kısa günün kârı peşinde teraziye hile katan esnafın kurnazlığı ile, vurup-kırarak, adam öldürerek sokakta-dağda hüküm sürenlerin entrikaları birleşti. Hakkın, hukukun, adaletin, meşruiyetin yer bulamayacağı bir eşkıya düzeni oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Devletin eski ve yeni sahipleri kafa kafaya vermişler, iktidarı sürdürme yöntemlerini birleştirerek yeni bir sentez oluşturuyorlar. Dikkat ederseniz terazisi hileli tartan esnafın kurnazlığına, devleti bir zamanlar cinayet işleyerek elde tutanların karanlık kumpasları ekleniyor. Emekli Ergenekoncular vazife başına çağrılmış; dün kendileri işledikleri için bütün ayrıntılarını bildikleri cinayetlere yeni failler arıyorlar.
Erdoğan'ın "Kirli infazlara bulaştılar, şaşıracaksınız" lafı, Ergenekoncularla Hilebaz Esnaf'ın ortak projesini dile getiriyor. Bu laf, bir yıldır soruşturulamayan yolsuzlukların üstünü kapatmak, Ergenekoncuları da kendi cinayetlerini başkalarına yıkarak aklamak için bulunmuş formülün ifadesi. Dikkat edin, Erdoğan'ın dedikodusu hep Ergenekon icraatları üzerinden. 17/25 patlar patlamaz icat edilen "Millî orduya kumpas yapıldı" stratejisi, denize düşen sahtekâr kaptanın yılana sarılmasıydı. İttifak o günden bu güne demek ki epeyce mesafe almış. Ergenekoncuların vakti zamanında başları sıkışınca ağızlarından düşmeyen "bayrağına, vatanına ihanet içinde olanlar" edebiyatının bugün en yüksek kattan gelen algı operasyonlarında yer alması tesadüf olamaz. İyi tarafı da var. 17/25 alınlarına kızgın demirle dağlanmış gibi yapışmış çıkmıyor ki, ittifak bu kadar akıl-mantık sınırlarını aşıp boşluğa düşüyor. Öyle ya, her şey mümkün olduğuna göre hiçbir şey gerçek olamaz. Hrant Dink cinayetini Erdoğan'ın elindeki urganla, işaret ettiği yere bağlamak için akla karanın yer değiştirmesi, her şeyin tepetaklak olması lazım.
Bu akla zarar saçmalığa kim dur diyecek? Kimsenin endişesi olmasın, Türkiye'nin Kuzey Kore olma ihtimali mevcut değil. Ergenekon-Erdoğan ittifakının, silah ve cephane gömer gibi 17/25'i toprağa gömmesi imkânsız. Eşkıya düzeninin ayakları havada, yakında düşer tuzla buz olur; çünkü ne yapsalar çare olmuyor, çalınan minarenin kılıfı tel tel dökülüyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025