Murat BELGE
Taraf’tan Tunca Öğreten Rıza Türmen’le bir mülâkat yapmış, dünkü (26 Ocak) gazetede yayımlandı. Rıza Türmen birkaç konuda hep katıldığım sözler söylemiş; ama asıl Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesi üstüne söyledikleri önemli göründü bana. Çünkü bu olayda Tayyip Erdoğan’ın “en az polis kadar” sorumlu olduğunu ileri sürüyor. Olayın başından beri ben de bu kanıdayım. “Cinayete azmettirmek” diye bir fiil varsa, Başbakan sıfatını taşıyan bir kişi, bu fiili ancak bu ölçüde gerçekleştirebilir. Bir Başbakan kalkıp o polislerle randevulaşacak, “Şu yapacağınız işi bir konuşalım,” diyecek değil. Ama polisin bir sürü vahşi davranışından sonra, “Polis destan yazdı” diye demeç veriyorsa, Gezi’nin “darbe girişimi” olduğunu söylüyorsa, polis de bu üslûp içinde kollarını sıvar. Bu olaylardan, ölümlerden sonra, ölen insanların arkasından söylemediğini bırakmaz, öldüren polisler hakkındaysa ağzını açmazsa, polislerin edindiği bu izlenimi de doğrulamış olur.
Nitekim bu polisler de mahkemede “darbe oluyordu, onu önledik” diye savunma yaparak Başbakan- Cumhurbaşkanı’nın uzattığı dala sarılmakta kusur etmiyorlar.
Bu “darbe yapmak” fiilinin de suyunu çıkardılar, hep birlikte, elbirliğiyle. Hoşlanmadıkları kişiye “darbeci” diyerek kavramın içeriğini sıfırladılar. Gezi’de ağaç kesilmesin diye direnişe çıkan (polisin gazıyla, copuyla cebelleşen) insanlar “darbe” yapıyor, ciddi bir yolsuzluğa işaret eden konuşmaları tesbit edenler, bunları topluma açıklayarak “darbe” yapıyorlar; AKP’nin ve silahşorlarının onaylamadığı ne varsa, ne olursa olsun, onu yapan, “darbe” yapmış oluyor. Solcuların hoşlanmadıkları her şeye “faşist” demek gibi bir alışkanlığı vardır, hep eleştiririm. Bu “darbe” iyice anlamsız bir söz haline geldi.
Öte yandan, bu “darbe” denen şeyin meraklısı da az değil bu toplumda. “Ben solcuyum” diyen bir kişinin mutlak bir biçimde, her türlü darbeye karşı olması beklenir. Ilımlı solcu, radikal solcu olması da farketmez. Ama burada, neydi, “Bayrak Mitingi” mi, neyse, aralarda “Ordu göreve” diye haykıran “solcu” gruplar görüldü. Bunlar herhalde, “Ordu habire bize karşı darbe yapıyor. Denge bozuluyor,” diye dertleniyorlardı. Bizim sevmediklerimize karşı darbe yaptıkları zaman bu pekâlâ iyi olabilir, “ilerici darbe” olabilir.
Memleketin darbe teorisyenleri de bu durumu dallayıp budaklandırıyordu. “Ordu şimdiye kadar yanlış darbeler yaptı; hata oldu. Ama şimdi yaparlarsa laikliği korumak için yapacaklar. Yani demokrasi için yapacaklar. Demek ki ordu nihayet kendine yakışan ‘ilerici’ konuma geldi.”
Oysa elbette darbenin “ileri” olanı yoktur. “İleri” olmak, darbe olmayan bir toplumda yaşamaktır.
Türkiye solunun “Sosyal- Demokrat” kanadını temsil eden CHP de, AKP iktidarını izleyen yıllarda, 28 Şubat’ın tekrarlanacağını tahmin etti, stratejisini bu tahmin üzerine kurdu. “Nasıl olsa Ordu gelir, bu adamlara ‘çekilin gidin,’ der, bundan sonra kurulacak koalisyonda biz bulunuruz.”
Böyle bir geçmiş, şimdi AKP yandaşı medyanın ağzını her açışında “harf-i tarif” misali “darbe” ya da “darbeci” demesini haklı çıkarmıyor, ama anlaşılır kılıyor. “Bize muhalif olanların zayıf noktaları bu olduğuna göre, biz de buradan yükleniriz,” diye düşündükleri anlaşılıyor. Başta Erdoğan, bütün düşmanları bir sepete koyma alışkanlığı da var. Böylece bizler, her gün, bir “darbeci”, bir “paralelci” oluyoruz.
Oysa AKP iktidarının çeşitli olayları arasında bu darbe konusundaki (darbeden yana) ajitasyonun etkisi sönmeye yüz tutmuştu. Gezi olurken de, oraya “Belki bir darbeye ortam hazırlarız” diye düşünerek koşanlar olmuştu mutlaka. Ama onlar Gezi’ye egemen olamadılar –istenmeyen misafir olarak kaldılar orada.
Yani demokrasinin önünü açmak için demokrasiden yana olanların koalisyonu mu, ittifakı mı, yoksa sadece karşılıklı anlayışı mı, bunu güçlendirmek gerekirken Tayyip Erdoğan bunun tam tersine davranmaya karar verdi, beter bir kutuplaşma yarattı, şimdi de bunu büyütmeye devam ediyor.
Polis de destan yazmaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025