Vahap COŞKUN
Anayasa tartışmaları, Türkiye’de eski -daha doğrusu eskimeyen- bir mevzu. Çünkü demokratik anayasacılık felsefesinden uzak bir anlayışla kaleme alınan 1982 Anayasası, sürekli olarak siyasi krizlere yol açtı. Toplumun geniş bir kesimi bu anayasayı kendisine dar buldu. Daimi bir muhalefetle karşılaştığından bu anayasa kabul edildiği günden bugüne sürekli tartışmaların odağında yer aldı ve değiştirilmesi talep edildi.
İlki 1987’de ve -şimdilik- sonuncusu 2017’de olmak üzere 1982 Anayasası 19 kez değiştirildi ve anayasanın maddeleri üzerinde 184 değişiklik yapıldı. Mevcut anayasa, metin düzeyinde orijinalinden çok farklı bir hale bürünse de, özündeki devletçi ve otoriter kimliğini muhafaza etti. Demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları gibi değerleri mümkün mertebe sınırlandıran ve araçsallaştıran bu anayasa, onca değişikliğine rağmen bireye karşı devlet otoritesini önceleyen niteliğine sadık kaldı.
DAHA AZ ÖZGÜR VE DAHA ÇOK FAKİR
Anayasayı bir bütün olarak değiştirme hususunda en ciddi girişim, 2011 seçimlerinin ardından TBMM’de bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun (AUK) kurulmasıydı. Meclis’te grubu bulunan partilerden eşit sayıda üye alarak oluşturulan bu komisyon, sivil toplum örgütlerinin de önerilerini alarak, kapsamlı bir çalışma yaptı. AUK, 59 madde üzerinde uzlaştı, ancak kritik konulardaki görüş ayrılıklarında bir mutabakat zemini sağlanamadı. Dolayısıyla Komisyon’un çalışması da nihayete ermedi.
2017 yılında ise AK Parti ve MHP ortaklığı, 1982 Anayasasına en radikal müdahaleyi yaptı. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin anayasacılık tarihinde izlediği yolu değiştirdi ve parlamentarizmden adına “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” denen sisteme geçiş yaptı. İktidara göre yeni sistem ülkeyi her alanda uçuracak ve Türkiye’nin ayağındaki prangalardan kurtulmasını sağlayacaktı.
Fakat gerçekte başkanlığın çok kötü bir kopyası olan bu sistem memleketin siyasi, hukuki ve iktisadi bütün parametrelerini alt üst etti. Ne yazık ki müspet değil menfi anlamda! Ekonomik refahta, siyasal özgürlüklerde ve hukuk devleti ilkesinde belirgin bir geriye gidiş yaşandı. Hülasa müelliflerinin övmelere doyamadığı bu sistem, tefe koyduğu parlamentarizmden çok daha kötü bir performans sergiledi ve Türkiye’yi daha az özgür, daha az zengin ve daha az hukuki güvenliğe sahip bir ülkeye dönüştürdü.
ANİDEN DEPREŞEN ANAYASA SEVDASI
Tablonun giderek karardığı ve sisteme dönük rahatsızlıkların büyüdüğü bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeni bir anayasa ihtiyacını konuşmasının zamanının geldiğini söyledi. İttifakın MHP kanadı da Erdoğan’a anında destek verdi. Bahçeli; Türkiye’nin yeni bir anayasa ihtiyacının açık olduğunu, MHP’nin amacının ve düşüncesinin de bu yönde olduğunu belirtti.
İktidarın yeni anayasa sevdasının birden depreşmesinin birbiriyle bağlantılı iki nedeni olabilir. Biri, gündem oluşturmaktır. Ekonomik sıkıntıların ayyuka çıktığı ve toplumsal kesimlerin memnuniyetsizliklerini daha yüksek bir sesle dillendirdikleri bir vasatta kamuoyunu kendi belirlediği bir alana çekmenin iktidar için akılcı bir hamle olduğunu teslim etmek gerekir.
Diğeri ise sistem tartışmalarında muhalefetin öncü ve belirleyici bir pozisyon edinmesinin önünü kesmektir. Yeni anayasa çıkışıyla iktidarın, ortaklaştığı “güçlendirilmiş parlamentarizm” önerisiyle muhalefetin kamuoyunu yönlendirmesini ve tartışmanın muhalefetin öne çıkardığı temalar üzerinden yürümesini engellemeye çalıştığı söylenebilir. İktidar, daha büyük bir hedef ortaya koyarak ipi kendi eline almak istiyor.
MUHALEFETİN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Gündemi iktidarın istediği yöne sürüklemede iş görebilir ama gerçekte bu girişimin bir yere varması imkansız denecek derecede güç. Her şeyden önce Meclis aritmetiğinden kaynaklanan zorluklar var. Çünkü iktidarın anayasa değişikliğini halkoyuna götürebilmesi için, Meclis’in en az beşte üçünün -yani 360 vekilin- oyunu arkasına alması gerekiyor. Oysa iktidarın parlamentoda böyle bir gücü yok. Yani yeni bir anayasa için, muhalefetin de iktidara el vermesi lazım.
Muhalefetin kırmızı çizgisi ise, parlamenter rejim. Muhalefet bir bütün olarak, meriyetteki ucube sisteme kökten karşı çıktı ve kendini parlamentarizme derinden bağladı. Öyle ki, halihazırdaki durumu devam ettirecek bir teklife yakın durmaları bile, muhalefet partileri için siyaseten telafi edilemez neticeler doğurabilir. Mamafih muhalefet, mutabakata varılması gereken birçok nazik mesele bir yana, ancak hükümet sisteminde değişiklik içerecek bir teklife yeşil ışık yakabilir.
“YENİ SİSTEME MÜSTAHAK VE MÜZAHİR BİR ANAYASA”
Peki, AK Parti ve MHP, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçebilir mi? İktidar, büyük iddialarla savunduğu ve -bütün veriler aksini göstermesine rağmen- halen yere göğe koyamadığı bu sistemi rafa kaldırabilir mi?
Gelen ilk işaretler bunun pek mümkün olmadığını gösteriyor. Bahçeli, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin milli irade tarafından tasdik edildiğini ve bu sisteme “müzahir ve müstahak bir anayasa yazmanın mecburiyet olmasının yanı sıra demokratik bir mükellefiyet” olduğunu belirtiyor. Bir başka ifadeyle Bahçeli, yeni anayasadan, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tahkimini anlıyor.
Ezcümle, iktidar ve muhalefet konumlarını değiştirmezlerse -ki değiştirecek gibi durmuyorlar- bu maya tutmaz. Zaten bu öneri de gerçekten yeni bir anayasa yapmaktan ziyade belli siyasi partilere atılan bir olta gibi duruyor.
“HOŞ TINI”
“Yeni anayasa” kavramının kulaklarda hoş tını bırakan bir özelliği var. Fakat tekrar dolaşıma sokulmaya gayret edildiği bugünlerde iki noktaya dikkat edilmeli:
Birincisi, Türkiye’yi daha otoriter bir çerçeveye oturtan 2017 garabetinin mucitlerinin birlikte rehberlik edecekleri bir anayasa çalışması, ülkeyi daha ileri değil daha geri götürebilir. O sebeple kavramın çekiciliğine kanılmamalı, müteyakkız olunmalı. Cumhur İttifakı’nın dört yıllık geçmişi, özgürlükler ve haklar konusunda aşırı bir dikkat ve özeni gerekli kılıyor.
İkincisi, yeni bir anayasa sözünün ciddiye alınabilmesi için evvela, mevcut anayasanın uygulanması icap ediyor. Evet, 1982 matah bir anayasa değil, farklı kesimlerin şikâyetçi oldukları birçok hüküm ihtiva ediyor. Yine de asgari bir hukuk güvenliği için öncelikle bu anayasaya riayet edilmeli. Ne var ki bugün, bu anayasanın herkesin ilk okuduğunda anlayabileceği açıklıktaki hükümleri bile hoyratça çiğneniyor. Durum bu iken, toplumsal sözleşme niteliğini taşıyan demokratik bir anayasa taahhüdü hiç de inandırıcı durmuyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025