Yıldıray OĞUR
Atlas bayrağa sarılı, üzeri güllerle kaplanmış sanduka o günlerde ilk kez işitilen, telaffuzu zor katafalkın üstüne konmuştu. Dolmabahçe Sarayı’nın görkemli Muayede Salonu’ndaki naaşın arkasında altı meşale yanıyordu. Dört üst düzey subay da etrafında nöbet beklemekteydi.
16 Kasım günü ziyarete açılan Atatürk’ün na’şının önünden ilk olarak Birinci Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay ve beraberindeki 12 general geçiş yaptı
Bu sebepsiz değildi. Savaş kahramanı paşa kısa bir süre önce generalleriyle bir toplantı yapmış ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’a “Cumhurbaşkanı İsmet Paşa olmalıdır” diye muhtıra vermişti. Atatürk’le ve yakın çevresiyle köprüleri atıp inzivaya çekilen İnönü’yü Pembe Köşk’ten Çankaya Köşkü’ne çıkaran Mareşal Çakmak’ın, ordusunun bu muhtırasından sonraki desteği olmuştu.
Sonra katafalkın önünde siviller, üniversite hocaları, subaylar, öğrenciler geçişlerini yapmaya başladılar. 24.00’e kadar süren geçişler sırasında ilk gün Atatürk’e veda için gelenlerin sayısı 150 bini geçti.
İkinci gün kalabalığın ucu Beşiktaş’a kadar uzamıştı. Saat 21.00 civarında ise kapının önünde ziyaret için bekleyenlerin sayısı 100 binin üstündeydi. Kalabalığın arasında Devlet Limanlar İşletmesi Umum Müdürü Raufi Manyas’ın eşi Lahika Hanım da vardı. Sabah küçük kızı Birun (16), okuluyla birlikte Atatürk’ün cenazesinin önünden geçmiş, akşam da ısrarla annesi ve ablası Füsun(17)’u Dolmabahçe’ye götürmek istemişti.. O gece yaşananları Lahika Hanım anlatıyor:
“Kalktık, gittik. Saat kulesi, meydanı saraya kapısının önü çok kalabalıktı. Yavaş yavaş ilerlerken, önde gidenler birdenbire durdu. O aralık saray kapısının kapandığını, öndekilerin bu sebeple durdukları işitildi. Saat onbire çeyrek kala, kalabalık büsbütün artmıştı. On bir sularında da facia oldu. Sarayın kapalı cümle kapısı birdenbire açılınca, birbiri üstüne yığılan ve atlı polisler tarafından itilen ahali içeriye tıkıldı. Artık bu bir giriş değil, adeta bir mani önünde toplanan sellerin o maninin kaldırılması ve müthiş bir tazyikle harekete geçmesiydi. Etraftan çığlıklar yükseliyor, iniltiler duyuluyordu. Ben de tazyikle kendimi kaybederek önümde yere düşen bir adamın üstüne yuvarlandım. Kalkmak isterken alttaki adam, takallüs etmiş elleriyle boynumu sıkıyordu. Yanımda duran bir adamın eteklerini tutarak “Beni kurtarınız” diye haykırdım. Çamurlar içerisinde kendime geldiğim zaman elbisem kana bulanmıştı. Çocuklarım yanımda yoktu. Ben eve dönünde kocam onları aramağa çıktı ve yavrularımdan birini Beyoğlu Zükur Hastanesi’nde ölmüş buldu. Diğeri kurtulmuştu. Saray kapısı kapatılmasaydı bu facia olmazdı. Tedbirler alınsa ahali muntazam girip çıkardı”
O gece Dolmabahçe Sarayı’nın önündeki izdihamda 16 yaşındaki Birun ile birlikte 10 kişi daha hayatını kaybetti. İzdiham hadisesiyle ilgili haberleri gazeteler günlerce sansürledi, sadece resmi tebliğler ve Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberlere yer verildi.
O günkü gazetelere göre ölenlerin isimleri ve kimlikleri şöyleydi: “Tarlabaşı’nda 19 numarada oturan 35 yaşındaki Santik Ohannes, Kurtuluş’ta 40 yaşındaki Sütçü Diyamandi, Topkapı’da Arpaemini Yokuşu Sokağı’nda 50 yaşındaki Abdülhamit, Aksaray’da Laleli Caddesi’nde 8 numarada oturan 35 yaşındaki Köse Mehmet, Mesajeri Maritim Kumpanyası Avukatı Belçikalı Kuton’un torunu Sen Benua öğrencilerinden 15 yaşındaki Paul Kuton, İstiklal Caddesi’nde 236 numarada oturan 58 yaşındaki Ana Okur, İstiklal Caddesi’nde Gönül Sokağı’nda Yıldız Apartmanı’nda oturan Madam Raya Koşnir ve kızı Bella Koşnir, Bakırköy’de 55 yaşındaki Aşçı Hatice ve Beyoğlu’nda Lüksemburg Oteli’nde kalan Belçikalı Leon.”
11 kişinin öldüğü izdihama rağmen ertesi sabah Atatürk’ün cenazesi önünden geçişler sürdü. Hükümet ise olayla ilgili soruşturma başlattı. İzdihamdan iki hafta sonra İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü görevden alındı. Esas mevzu ise farklıydı. 1928-38 arası Atatürk’ün İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ ve emniyet müdürü, cumhurbaşkanı seçilir seçilmez İsmet Paşa’nın görevden aldığı İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın yakın adamlarıydı. Muhtemelen her ikisi de Kaya’nın İsmet Paşa’yı son günlerinde İstanbul’da Atatürk’ü ziyaret etmeye ikna edip, suikastla ortadan kaldırma planlarının da parçasıydılar. İki isim görevden alınır alınmaz, basının Dolmabahçe İzdihamı sansürü bitti. Eski valinin başta Surp Agop mezarlığı meselesi olmak üzere yolsuzluk dosyaları Ankara’nın da teşvikiyle ortalığa serildi.
Mahkemede ifadesi alınan eski Vali Üstündağ kendisini “İngiltere’de Kral’ın cenazesinde de 130 kişi öldü” diyerek savunmuştu. Ceza almasına gerek görülmedi. Yine ifadesi alınan Atatürk’ün TKP içindeki sadık ajanı yazar Nazif Tepedelenoğlu da “New York da Noel’de kalabalıktan 100 kişi öldü, bu izdihamın 11 ölümle gerçekleşmesinden dolayı İstanbul polisini tekdir değil takdir etmek gerek” demişti. Öyle de yapıldı. Dolmabahçe’deki cenaze organizasyonunda görev yapan memurlara takdirname verildi. İdari soruşturmaya göre izdihamın sebebi halkın aşırı heyecanı, polislerin sabah sekizden gece 24.00’e kadar görev yapmasıydı. CHP grubu olaydan duyduğu üzüntüyü bildirdi, halka daha dikkatli olun çağrısı yaptı. İdari soruşturmalar sonucunda sadece Emniyet Müdürü Salih Kılıç hakkında ölüme sebebiyet suçundan dava açıldı. Kariyerini 1951 yılında Ordu Valisi olarak tamamladığına göre o da herhangi bir ceza almadı. Olay unutuldu, kurbanların hikâyeleriyle kimse ilgilenmedi.
Bu yazı da işte Atatürk’ün cenazesinde ölen sadece isimlerini bildiğimiz 15 yaşındaki Paul, 16 yaşındaki Birun, soyadı bile olmayan Belçikalı Leon ve diğer sekiz insanın anısına yazıldı...
Cenazeyle ilgili bu yazıda da yararlandığım ayrıntılı bir araştırma için bknz. Tunç Boran; Atatürk’ün Cenaze Töreni: Yas ve Metanet
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
10.11.2025