Yıldıray OĞUR
Habertürk’te soruldu:
-AK Parti'yle koalisyon yapar mısınız?
Demirtaş:
-Bu da 7 Haziran’dan sonra konuşulacak bir şey doğrusu. Biz Türkiye’yi kaosa, istikrarsızlığa sürüklemek için seçime girmiyoruz. HDP’nin amacı Türkiye’de kaotik bir durum oluşturmak değil.
Fox Tv’de soruldu:
Demirtaş:
-AKP ile koalisyon yapmaya falan hazırlanmıyoruz. AKP ile hiçbir ilkemiz, programımız, demokrasi anlayışımız örtüşmüyor. AKP ile birlikte el ele vererek Türkiye’yi yönetme ihtimalimiz yoktur.
-Bunu söyledikten sonra çözüm sürecini götürüyorsunuz ama ben de bunu anlamıyorum, samimiyet bunun neresinde
-Bu çok basit teknik bir konu. İktidarda olan yetkisi olan parti kimse onunla görüşüyorsunuz. Biz seçmiyoruz muhatabımızı, halk seçiyor. Başka seçenekler de oraya çıkabilir: İlle AKP’nin içinde olacağı bir seçenek olmayabilir, başka seçenekler de çıkabilir. Bakmak lazım.
NTV’de tekrar soruldu:
Demirtaş:
-Bizim
AKP ile ortak hükümet programında anlaşmamız neredeyse imkânsızdır. Koalisyonlardan korkmamak lazım. Bir felaket değildir. Diğer 3 partinin bir hükümet kurabileceğini düşünüyorum.
-CHP-MHP koalisyonunu destekler misiniz peki?
-O da çok zor bir seçenektir.
Yine de tam olarak ikna edebilmiş değil Demirtaş. Aynı soruya İzmir adayı Ertuğrul Kürkçü daha net cevap vermiş örneğin: “Halka kurşun sıkanlarla koalisyon kurmayız” Bahsettiği halkın içinde, bir zamanlar örgütünün üzerlerine kurşun yağdırdığı Efraim Elrom ve üç İngiliz olmadığı kesin. 1937’de, 1938’deki Dersim halkı. 1991’deki Diyarbakır halkı olmadığı da.
O kadar kritik ki bu soru. HDP’nin bazı adaylarının bile kafası hâlâ karışık. Kendisini Alevi aday olarak tanıtan İstanbul 3. Bölge 4. Sıra adayı Ali Kenanoğlu şöyle demiş örneğin: “Alevi toplumunda hâlâ HDP ile ilgili kaygılar var. Nasıl kaygılar bunlar? “Çözüm süreci çok önemli, yürütmek de istiyorsunuz bunu görüyoruz. Erdoğan ‘başkanlık sistemini kabul etmezseniz bu çözüm süreci biter’ derse siz bunu kabul etmek zorunda kalabilir misiniz?” gibi endişeleri paylaşıyorlar.”
Hatta çözüm süreciyle ilgili bu “endişelerin” olduğu bir cemevi toplantısında “Ama Kılıçdaroğlu Alevi” diyen canları HDP’ye oy vermeye şöyle ikna etmeye çalışmış: “Kılıçdaroğlu’nun başbakan olma ihtimali ancak HDP’yi desteklerseniz olur. Çünkü CHP’nin tek başına iktidar olma şansı yok. Ancak bir koalisyon olma halinde bir ihtimal başbakan olabilir. Bu ihtimali sağlayacak olan da HDP’nin parlamentoya girmesidir.”
Galiba en ikna edici ve realist analiz onunki. Sahiden de öyle. 7 Haziran seçimlerinden sonra iki ihtimal var ortada. Ya AK Parti tek başına iktidarını sürdürecek. Ya da CHP-MHP ve HDP’nin içinde olduğu bir koalisyon kurulacak.
Üçüncü ihtimal şu dakika itibarıyla çok zor bir seçenek. Çünkü hem Kılıçdaroğlu hem de Bahçeli AK Parti ile koalisyon kurmayacaklarını çeşitli tonlarla açıkladılar. Demirtaş da açıkladığına göre geriye tek seçenek kalıyor:
CHP-MHP-HDP koalisyonu ya da CHP-MHP azınlık hükümetini dışardan destekleyen bir HDP.
Kürtlerin meseleleriyle fırındaki kara böcekler kadar ilgilenmemiş laik Türkler, “her aileden bir oy da HDP'ye verilsin” kampanyalarını Kürtlerin kara kaşı kara gözü için değil son şansları olan bu ihtimal yüzünden örgütlüyor. İstanbul’un ortasında Özgür Gündem bombalanınca, üçüncü sayfa haberi olarak vermiş merkez gazeteler, Mersin ve Adana’da HDP’ye yönelik bombalamalar hakkında failin AKP olduğunu ilk dakikada, paslı komplo teorileriyle bu yüzden ilan ediverdiler.
“AKP’nin gitmesini istiyorsanız, HDP’ye oy verin, tabii HDP AKP’yle koalisyon kurmayacağına söz vermeli önce. Barış sürecinde birlikte hareket ettiler, pek güven vermiyorlar” diye konuşmalar yapmak artık ayıp değil, rasyonel strateji. HDP’liler de laik Türkleri ikna için bir Kur'anın Kürtçe mealine el basmadılar o kadar.
Gazetelerinden, tv'lerinden, savcılarına polislerine kadar Kürtleri kriminal bir vaka olarak gören cemaati ikna etmeleri için onu bile yapmalarına gerek yok. AKP'siz bir seçenek ortaya çıkacaksa bunun ilk şartının HDP’nin barajı geçmesi olduğunun onlar da farkında.
Her an Tek Türkiye dizisinde, kötülük için yanıp tutuşan sadist PKK’lı tiplemeleri bir kamyon kasasına doldurulup umreye götürülebilir. HDP’ye oy verilmesini meşrulaştıracak siyer kitaplarında asr-ı saadetten vaka arayışları da sürüyor.
O halde kimin için barajı geçmeye çalışıyor HDP?
Kürtler için olmadığı açık. Kürtlerin en mühim sorunu herhalde seçim barajı ya da Meclis’te 30 fazla vekille daha temsil edilmek ya da Erdoğan’ın başkanlığı değil; Barış.
“AKP ile koalisyon neredeyse imkânsız, CHP-MHP koalisyonu ise gerçekleşmesi zor bir seçenek” diyor Demirtaş. Gerçekten matematik olarak zor bir seçenek, ama esas Kürtler için zor bir seçenek olur bu.
CHP’nin mahkemelerde Kürtçe savunmaya bile karşı çıkmış eski CHP olmadığı doğru. Ama Kılıçdaroğlu’nun ağzından defalarca ifade edildiği ve CHP programına yazıldığı gibi CHP İmralı ve Kandil’le müzakere edilecek bir çözüm sürecine karşı. Meclis’te eğer hâlâ aynı konuda ısrarlılarsa muhakkak MHP’nin de içinde olduğu bir komisyona havale etmeyi vadediyorlar barışı…
MHP malum. Eli “İmralı canisi”nden açıyor. Serok Ahmet diye devam ediyor. Seçim beyannamesinde Kürtlere en somut vaadi ise “Terörle mücadelede teröristle vatandaşı ayırmak.”
Herhalde Andımızı geri getirmek de bu koalisyonun ikinci adımı olur.
MHP görevden alınmış cemaatçi polisleri geri göndermeyi vadetti, CHP de 17/25 Aralık’a sahip çıktığına göre buna itiraz etmez. O cemaatçi polisler önce AKP’lileri İrancı ya da El Kaideci olmaktan içeri tıkar.
Sonra canları sıkılır, kime gelir sıra?
HDP’nin tabii ki adaletsiz seçim barajını geçmek, daha çok vekil istemesi hakkı.
Ama barajın arkasında eski Türkiye’nin aktörlerinin yeniden dirileceği bir cennet ama Kürtler için bir uçurum ihtimali görünüyor. AKP’nin Türkiye’si Kürtler için bir cennet değildi. Başörtüsü meselesinin bile üç yıl önce çözüldüğü bir ülkede Kürtlerin çözümü bekleyen daha çok meselesi var.
Ama dün Kandil’i “izleme komitesi adımını at silah bırakalım” çizgisine kadar getirmiş, Barzani’nin “Türkiye olmasaydı Kobani kurtulmazdı” dediği yeni Türkiye’nin, Kürtler için CHP-MHP-cemaat ve Türkiye Türklerindir medyasının ipleri yeniden ele geçireceği eski Türkiye’den daha hayırlı olduğu kesin.
Bazen sahiden insan Türkiye’de rejimin ayakta kalma beceresine, hayata tutunma azmine hayran oluyor. Ermenilerin üzerine Kürt Hamidiye Alaylarını salıp, Dersim’i bir Ermeni yetim kıza bombalatıp, dindarları anneleri başörtülü askerlere ezdirmek ve hep hayatta kalmayı başarmak…
HDP ile “düştü düşecek” eski Türkiye’ye, Kürtlerden bir yardım koridoru açıldı. Bir kısım laik Türk için PKK, TSK’nın yerine neredeyse rejimin yeni güvencesi. Türkiye medyasını yakından izliyorsa Cemil Bayık Samsun’a çıkmayı düşünmeye bile başlamış olabilir…
Kim derdi ki “Bu ülkede Türk olmayanların tek hakkı kölelik ve hizmetçiliktir” diyen bir Adalet Bakanı’yla kurulmuş Cumhuriyet’in kaderi 90 yıl sonra gelip Kürtlerin eline baksın… İlahi adalet işte.
İnşallah bu kez hikâyenin sonu Kürtler için de en hayırlısıyla biter…
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025