Yıldıray OĞUR
992, 947, 933, 926, 918, 924, 931, 928, 902, 913, 937, 921, 927, 919 963, 967, 982, 996, 987 ,995....
Bu rakamlar 14 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında Sağlık Bakanı’nın her akşam o yeşil zeminli grafik üzerinden açıkladığı Türkiye’deki günlük yeni koronavirüs vakası sayıları.
Tuhaf bir şekilde, rakamlar haftalarca 900’lü rakamlarda dolaştı ama bir türlü 1000’i aşamadı.
Böylece olunca da şüpheler arttı.
Şüphelenenlerden biri de Türkiye’nin en önde gelen tarihçilerinden Prof. Halil Berktay.
En baştan itibaren dünyada ve Türkiye’deki koronavirüs haberlerini çok yakından takip eden Berktay, Serbestiyet’teki “Salgın İstatistiklerinde Devekuşu Politikası” adlı son yazısında bu rakamları masaya yatırdı.
Rakamlardaki kırılma anı yasakların kalktığı, hayatın neredeyse normale döndüğü 1 Hazirandı:
“Yeni vaka sayısı hemen 3 Haziran’dan; yoğun bakımdaki hasta sayısı 6 Haziran’dan; entübe edilen hasta sayısı 8 Haziran’dan itibaren tekrar yükselmeye başladı. İlk ağızda, özellikle yeni vaka sayısındaki artış çarpıcı bir hal aldı. 4-11 Haziran’da 900’lerde, 12 Haziran – 13 Temmuz arasında ise hep 1000’lerde seyretti. Ancak 14 Temmuz’dan itibaren, yani son iki haftada, tekrar 900’lere dönebildi...
Bu ve benzeri nedenlerle, haftalardır tıp çevrelerinde gerek günlük ve gerekse toplam vaka sayılarının güvenilir olmaktan çıktığı konuşuluyor. 14 Temmuz’dan bu yana günlük vaka sayısının manipüle edilmek suretiyle 900’lerde tutulabildiği imâ ediliyor. Artık yeni vaka sayısının her gün kaç “düşeceği”ni önceden tahmin edebiliyor; 992 – 947 – 933 – 926 – 918 veya 931 – 928 – 902 gibi kısmî diziler üzerinden, bir sonraki basamağın kaç olacağı hakkında bahse girip kazanıyoruz esprileri dolaşıyor...
Bir başka sorun, günlük vaka sayıları ile yoğun bakım ve entübasyon sayıları arasındaki çelişki. Yukarıdaki tabloda, ilk sütunda 14-28 Temmuz arasındaki iki haftanın günlük vaka sayılarını; ikinci sütunda, yoğun bakımdaki hasta sayılarını; üçüncü sütunda, entübasyondaki hasta sayılarını görüyorsunuz. Birinci sütun başka, diğer iki sütun başka bir hikâye anlatıyor. Buna göre, günlük vaka sayıları kötü de olsa 900’lerde salınır ve artmazken (artmaz görünürken), özellikle yoğun bakımdaki hasta sayısı hem daha yüksek, hem de 1204’ten 1280’e düzenli artıyor.
Entübe edilen (yani en ağır durumdaki) hasta sayısı ise ortalama 400 civarında dolanıyor ama 23 Temmuz’dan bu yana birer ikişer de olsa sürekli tırmanma eğilimi gösteriyor. Nasıl oluyor da günlük vaka sayıları hiç olmazsa “kontrol altında” dedirtebilirken, diğer iki gösterge tam tersine işaret ediyor?
Herhalde bu genel manzaradır ki, bazı ünlü profesörleri, yoğun bakımdaki hasta sayısı ile entübasyon altındaki hasta sayısı dışında güveneceğimiz gösterge kalmadı demeye götürüyor. Hal böyleyken, şimdi, yani yukarıdaki tablonun sona erdiği 28 Temmuz sonrasında, neler geldi bu “en güvenilir, tek güvenilir” yoğun bakım ve entübasyon verilerinin başına?”
Halil Berktay’ın rakamlarla ilgili şüphelerini haklı çıkaran açıklamalar geliyor günlerdir.
Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamlarla, yerelden gelen rakamlar birbirini tutmuyor.
Örneğin 1 Ağustos günü Sağlık Bakanlığı günlük yeni vaka sayısını 997 olarak açıklamıştı.
O rakamların bölgelere göre dağılımına göre o gün Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kapsayan Ortadoğu Anadolu bölgesindeki toplam vaka sayısı 51’di.
Ama aynı gün Malatya Valisi Aydın Baruş şöyle bir açıklama yaptı: “Son 4 gündür günlük 100’lü rakamları aşıyoruz. Toplamda pozitif vaka sayımız 2 binin üzerine çıktı. Şu anda aktif olarak takip edilen bin civarında hastamız var.”
Benzer bir çelişki dün yaşandı. Ankara Tabip Odası (ATO) 'Yeniden Açılma (Normalleşme Haziran-Temmuz 2020) Süreci Değerlendirme ve Anket Analizi' sonuçlarını paylaştı.
ATO'nun paylaştığı verilere göre Ankara’da günlük yeni koronavirüs vaka sayısı bine yaklaşmıştı.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 3 Ağustos tarihli istatistikte ise Türkiye’nin tamamında yeni koronavirüs sayısı 997’di. Ankara, Konya ve Aksaray’ın içinde olduğu Batı Anadolu bölgesinde ise sadece 184.
Türkiye’nin farklı illerinde yayınlanan yerel gazeteleri açtığınızda resmi rakamlarla yaşanan rakamlar arasındaki çelişkinin başka örnekleri karşınıza çıkıyor.
Dolu hastaneler, yasaklanan düğün ve taziyeler, koronavirüs kapan milletvekilleri, doktorlar, şehrin ileri gelenleriyle ilgili çok sayıda haber...
Örneğin 29 Temmuz günü Diyarbakır Tabip Odası başkanı düzenlediği basın toplantısında Diyarbakır’daki hastanelerde 100’ü yoğun bakımda 600’ün üzerinde koronavirüs hastası olduğunu, sadece Sivan’ın bir mahallesinde koronavirüsten hayatını kaybeden hasta sayısının 10’u geçtiğini, şehirde son bir haftada her gün 300’ün üzerinde PCR testi pozitif çıkan hasta saptandığını açıklamış.
3 Ağustos günkü Batman yerel gazetelerinde ise bayramın son günü Bölge Devlet Hastanesi’nin bahçesinde koronavirüs testi yaptırmak için saatlerce bekleyen kalabalığın fotoğrafları görülüyor. Toplam vaka sayısının altı bini geçtiği şehirde, bugüne kadar 80 insan koronavirüsten hayatını kaybetmiş. Batman’da koronavirüse yakalananlardan biri de AK Parti’nin şehirdeki tek milletvekili Ziver Özdemir.
Urfa gazetelerini açtığınızda da karşınıza şehirdeki koronavirüs patlamasıyla ilgili haberler çıkıyor. Sayılar artmaya başlayınca, her gün karantinaya alınan hane sayısını açıklayan Urfa İl Hıfzıssıhha Kurulu bu pazartesinden itibaren bu sayıları açıklamayı bırakmış. En son açıkladıkları rakamlara göre Urfa’da günlük olarak karantinaya alınan hane sayısı 300'den fazla. Şehirde taziyeler da yasaklandı. Haberlere göre virüsü kapanlardan biri de AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay.
Gaziantep yerel medyasında ise bir vatandaş tarafından 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde çekilen görüntüler gösteriliyor. Görüntülerde, Covid-19 şüphesiyle başvuru yapan vatandaşlar iki sıra halinde tek bir memurun görevlendirildiği çadırın önünde sıra beklerken görülüyor. Sadece Nizip’te kaymakamlığın yaptığı açıklamaya göre 639 kişinin yaşadığı 159 hanede karantina uygulaması sürüyor.
Peki, resmi rakamlara göre bütün bu illerin olduğu Güneydoğu Anadolu bölgesinde günlük vaka sayısı kaç?
3 Ağustos itibarıyla sadece 261.
Yine Van’da resmi rakamlara göre günlük hasta sayısı 13. Yerel medyaya göre bu sayı en az 30.
Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane’nin içinde olduğu Doğu Karadeniz bölgesinde Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre 3 Ağustos günü yeni vaka sayısı 29.
Ama aynı gün için bu rakam sadece Rize’de, yerel medyaya göre 50’in üzerindeydi. Yine haberlere göre Rize’deki pandemi hastanelerinde doluluk yüzünden ek servisler açıldı.
Adana’daki yerel medyaya göre de hastaneler dolmuş durumda. Gerçek vaka sayıları açıklanan vaka sayılarının 5 katı.
Samsun, Trabzon, Erzurum, Konya, Kayseri, Sakarya yerel medyalarını açtığınızda da resmi rakamlarla uyuşmayan salgında patlama haberleri karşınıza çıkıyor.
Nihayet çelişkiler ve şüpheler artınca dün akşam Sağlık Bakanı yeni rakamları açıkladı ve haftalardır bir türlü 1000’i geçemeyen yeni vaka sayısı 995’den bir anda 1083’e çıktı.
Bakan mesajında “YENİ HASTA SAYISINDAKİ YÜKSELME CİDDİ. İki gün arasındaki fark, yakın zamanda ilk kez bu kadar belirgin. Bayram ve tatildeki temas ortamının ağır sonuçlara yol açmasını önlemeliyiz” dedi.
Peki nasıl oldu da herkesin güvendiği bakanlığın rakamları bir anda şüpheli hale geldi?
Buradaki kırılma yasakların kaldırıldığı 1 haziran tarihi.
Türkiye, o tarihte pek çok başka ülke gibi ekonomi ile koronavirüs arasında bir denge tutturmak zorunda kaldı, ekonominin motorunu canlandırmak ve turizm mevsimini kaçırmamak için de yasakları azalttı. Ama bu sinyalleri toplum yanlış anladı ve günlük hayatına kaldığı yerden devam etti.
Ama esas rakamları şüpheli hale getiren bakanlığın 1 Haziran’dan itibaren değişen politikaları oldu.
Hastalığın tedavisinde bir yöntem değişikliğine gidilmedi. Hala tedavinin merkezinde, zannedildiği kadar etkili olmadığı üzerine çıkan makalelere rağmen hidroksiklorokin ve favipiravir ilaçları var.
Fakat PCR testlerinin yapılışında yeni standartlar geliştirildi.
Daha önce pozitif çıkan vakayla yakın temasta olan herkes test ediliyordu. Bakanlığın haklı olarak gururla anlattığı seyyar filyasyon ekipleri şüpheli, pozitif vakalarla yakın temasta olduğunu söyleyen herkesten örnek alıyordu.
Bu kaldırıldı. Artık sadece koronavirüs vakalarıyla temas edenlerden hastalığın semptomlarını gösterenlere test yapılıyor. Semptom göstermeyenler test yapılmıyor. Bakanlık buna uyulması için hastaneleri birkaç kez uyardı.
Yani artık tarama amaçlı test yapılmıyor. Filyasyon sürüyor ama sadece semptom gösterenlere test yapılıyor.
Bu şu demek; bugün sokakta semptom göstermeyen bir virüs taşıyıcısına rastlama olasılığı, Nisan Mayıs aylarında rastlama olasılığından çok daha yüksek. Pozitif olup semptomu olmayanlar halkın arasında geziyor.
Bu test yöntemi değişikliği resmi vaka sayısını düşürürken, resmi olmayan vaka sayısını artırdı.
Peki testleri azaltmak üzere kurulu bu politika değişikliğine rağmen test sayıları hala nasıl 30- 40 binlerde olabiliyor?
Test sayılarını artıran da iki faktör var.
Birincisi; 1 Haziran’dan itibaren normal çalışma düzenine geçilirken bazı firmaların çalışanlarına toplu halde yaptırdığı testler ve bazı yurtdışı uçuşları için istenen testler.
Ama esas faktör, başka hastalıklar için hastanelerde yatacak ya da ameliyat olacaklara PCR testi yapılmaya başlanması . Bu yapılan testler içerisindeki en büyük oranı oluşturdu. Daha sonra bakanlık buradaki test sayısı da artınca, bazı büyük ameliyatlarla bu testleri sınırladı.
Bakanlığın değişen politikalarından biri de özel ve vakıf üniversitesi hastaneleriyle ilgili uygulamalar.
Bakanlık daha önce pandemi hastaları için hastanelere ek SGK katkısı getirmiş, bunun sonucunda da özel hastaneler için pandemi hastaları cazip hale gelmişti, böylece devlet hastanelerindeki yük azalmıştı.
Ama Temmuz başında bu ek ödemeler kaldırıldı. Vakıf üniversitesi hastanelerinden de hastalarını belirlenen devletin pandemi hastanelerine yönlendirmeleri istendi.
Koronavirüs vakaları ve bunun istatistiği devletin hastanelerine geçti.
Böyle olunca da hem devlet hastanelerindeki doluluk oranları arttı hem de vaka rakamlarının kontrolü tümüyle devlete geçti.
Ortaya da bir şeffaflık ve güven sorunu çıktı.
En başından itibaren devlet ile vatandaş arasında kurulan güven ilişkisinin zedelenmesi ve şeffaflığın ihlal edilmesi bir kısır döngü yaratttı.
Devlet ekonomiyi ve turizmi canlandırmak için PCR testi yapılmasını zorlaştırarak rakamları düşürmeye çalıştı, rakamların düştüğünü gören insanlarda pandeminin azaldığı hissi oluştu, tedbirler azaldı, pandemi sürecinde devletin kontrolünde Ayasofya açılışı gibi büyük kitlesel olaylar yaşandı.
Tedbirler azaldıkça, vaka sayıları arttı. Hastanelerde artık gözle görünen doluluk oranları, uyarı için yerel yöneticilerin yaptıkları açıklamalar ile resmi rakamlar arasındaki fark artık saklanamaz hale gelince de vatandaşların resmi rakamlara güvenirliği azaldı.
O halde vatandaşların yeniden tedbirleri sıkı tutmasının yolu da açık; yeniden rakamlara güvenilmesi, yani devletin şeffaflığa geri dönmesi...
Dün akşam 995’den bir anda 1083’e yükselen rakamlar umarız bu yönde atılmış bir adımdır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025