Atilla YAYLA
Hükümet dershanelerin kapatılmasında ısrarlı. Milli Eğitim Bakanı'nın açıklamalarına göre gelecek yılın başından itibaren dershanelere ruhsat verilmeyecek. Mevcut dershaneler özel okula dönüşmeye teşvik edilecek. Bundan böyle bakanlığın izni ve denetimi dışında ilk, orta ve lise seviyesine yönelik eğitim verilemeyecek.
Hükümetin kararının çeşitli gerekçeleri var. Bunlar, eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ve fakir vatandaşların çocuklarının dershaneye gönderme yükünün altına girmesinin önüne geçilmesi gibi temalar etrafında dönüyor. Hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, tereddütsüz söyleyebiliriz ki, hükümet yanlış, haksız ve amaçlarına ulaşamayacak, hatta amaçlananların tam tersi sonuçlar yaratacak bir kararın peşinden koşmakta.
Dershaneler eğitim sisteminin bir sonucu. Yarışma olan her yerde insanlar yarışa hazırlanmak için ulaşabildikleri her imkânı ve kaynağı kullanır. Dershaneler toplumda imkân ve kaynak kullanma bakımından eşitleştirici bir fonksiyonu ifa ediyor. Yani toplumsal hayatta bir karşılıkları var, bir ihtiyaca cevap veriyorlar. Öyle olmasaydı bugünkü kadar yaygın ve gelişmiş hâle gelemezlerdi. Dershaneler kapatılırsa, yarışlara hazırlanmada destek arayışı formel değil informel, açık değil kapalı ortamlara kayar, ortadan kalkmaz. Bundan en büyük zararı fakir, güçsüz toplum kesimleri görür. Sonuçta, kaş yapayım derken göz çıkartılmış olur.
Toplu, merkeziyetçi, tek biçimci eğitim sistemleri her yerde her zaman hastadır. Hastalık eğitime sert bir ideoloji giydirilmesi kadar sistemin yapısından da kaynaklanır. Hastalığın zararlarını azaltmak için sistemi adem-i merkeziyetçilikten kurtarmak gerekir. Türkiye'de dershaneler, elbette tümüyle değil ama bir ölçüde, merkeziyetçiliği kırmakta. Eğitim sistemine sınırlı da olsa bir çoğulluk eklemekte. Dershanelerin kapatılması bu çoğulluğun öldürülmesi anlamına geliyor. Dershanelerin 'özel' okula dönüşebileceği lafı da anlamsız; zira Türkiye'de özel okul yok. Özel okul finansmanını kendisi sağlayan ve müfredatını da kendisi belirleyen okuldur. Var mı ülkemizde böyle bir okul?
Dershanelerin devlet tarafından kapatılması teşebbüs özgürlüğüne de aykırı. Teşebbüs özgürlüğünün olduğu yerde insanlar ekonomik değer taşıyan her şeyi üretmek, dağıtmak, pazarlamak amacıyla şirketler, iktisadî girişimler kurabilirler. Eğitim bunun dışında değildir. Eğitim alınıp satılabilen bir maldır - hizmettir. İnsanlar isterse bilgiyi ve bilgi öğretme tekniklerini bunlara bir fiyat ödemeye gönüllü insanlara satabilirler. Dershanelere izin vermemek bunu yapmayı en azından zorlaştırır, bu yüzden teşebbüs özgürlüğüne aykırıdır.
Ekonomik teori açısından dershaneleri kapatmak tüketicilerin tercih haklarının da kısıtlanması anlamına gelmektedir. Birey ihtiyaç duyduğu, gerekli gördüğü bilgiyi piyasa şartlarında kimden istiyorsa temin etme hakkına sahip olmalıdır. Kamu otoritesi bunun yapılmasına çok genel bazı şartlar getirebilir, ama tümüyle engelleyemez. Daha iyi anlaşılması için yakınlarda vuku bulan bir gelişmeyle kıyaslayalım. Geçenlerde kurban derilerinin nasıl tasarruf edileceği hakkında özgürlükleri genişletici bir adım atıldı. THY'nin kurban derisi toplama tekeli kaldırıldı. Eski düzenleme bireysel kurban derisi sahibine doğrudan müdahale etmiyordu. Ama, deri toplama yetkisi tek kuruma imtiyaz olarak vermek suretiyle, deri sahiplerinin tercih alanını kısıtlıyordu. Daha doğrusu tercih haklarını elinden alıyordu. Dershaneleri kapatma olayında durum aynı. Hükümet tek tek bireylere dershaneye gitmeyi, ailelere çocuklarını dershaneye göndermeyi yasaklamıyor, ama dershaneleri yasaklayarak bireyin tercih alanına haksız, insan haklarına aykırı şekilde müdahale etmiş oluyor.
Son olarak, hükümetin bir olaydaki devletçi tutumuna dikkat çekmek istiyorum. Andın kaldırılması, başörtüsü yasağının kısmen silinmesi gibi adımlarda anti-devletçi, yani özgürlükçü tavır takınan hükümet, dershaneler meselesinde ters yolda gidiyor. Devletçiliğe demir atıyor. Bu hükümet cenahından kimsenin dikkatini çekmiyor, kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019