A.Turan ALKAN
Kamuoyunun bilgisinden saklanarak yürütülen “diplomasi”nin ömrü bu kadar olur. Valinin bile “Devletin yolu kesilir mi?” diye hayret ettiği şekavet eylemleri, çözüm sürecinin kaynatıldığı kazandan fışkıran kızgın buharı andırıyor.
Bir gazeteden alıntıladığım haber metnini beraber tahlil edelim: “Askeri helikopterle ilçeye gelen Muş Valisi Vedat Büyükersoy, [yol kesme olayıyla] ilgili bilgi aldıktan sonra BDP yetkilileriyle görüşerek yolun hiçbir vatandaşın burnu kanamadan trafiğe açılmasını istedi. Vali ile görüştükten sonra basına açıklama yapan BDP İlçe Başkanı Güven Meşe ise grubun müzakere sürecinden kaygı duyduğu iddiasıyla gösteri yaptığını öne sürdü.”
“Sen bana vaadettiğin şeyi vermezsen, ben de yol kapatır, araç yakar, askeri zırhlı araçlara taşla saldırıp hurdahaş hale getirir, askerlerini yaralar, karakol inşaatlarını ‘sivil’ eylemcilerle engellerim”, çizgisini savunanlar, kendi mantıkları içinde haklı olabilir, zira o mantığın hükûmet tarafından verilmiş hangi sözlerle beslendiğini hâlâ bilmiyoruz. Burada biraz şaşkın ve ne yapacağını bilmez görünen taraf devlettir; şu daha düne kadar, “Böyle devletin hükümfermâ olduğu yerde cuma namazı kılınmaz”dan başlayıp Tağutlar, Firavunlar edebiyatıyla “devlet”e dümdüz gittikleri halde son aylarda devleti âbâ ve ecdadlarından daha çok seven, sevmekle kalmayıp kutsayan bir kısım hükûmet muhibbinin, artık kendilerini kaptan köşkünde gördükleri için sahipleniverdikleri devlet!
Evet, Osmanlı da şekavet ehliyle arasıra oturur, pazarlık eder, hatta Celâli reislerine paşalık bile verdiği olurdu fakat, işin bu kadar cılkını çıkardıklarını pek okumadım.
Çözümün içindeki şeyleri bilmiyoruz; çıkan seslere bakarak şöyle bir tahminde bulunmak mümkün: “Sen buraları yönetme, bana bırak; vergiyi ben toplarım, adaleti ben dağıtırım; toprağımı kendim korur, kendi askerimi kendim toplarım, eğitim işlerini sizden daha iyi yaparım (Bu iddia doğru olabilir ama!), petrol geliri zaten bizim, elektrik su parası da vermeyiz. Barış istiyorsan askerini çek, karakolunu yık!”
Devletin valilerine de bir haller olmuş; şekavet ihbarını alınca, kolluğu harekete geçirecek yerde ilk iş BDP yetkililerine müracaat ediyorlar. Yeni valilik konseptini Şırnak valisi müthiş bir belagatle izah ediyor:
-Çözüm sürecini bu aşamaya getiren Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve bu konuda ciddi gayretleri olan Abdullah Öcalan’ı takdirle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Halkın bu yoğun ilgisine hiç kimse karşı çıkmasın istiyorum.
Amin! Zulme uğramış Kürtlerin demokratik haklarına saygı duymak başka şey; yol keserek, çocuk kaçırarak devlete şantaj yapmak çok daha başka. Terazinin bir kefesinde silahlı şantaj olduğunda, icabında zor kullanarak suçluyu caydırma tekeline sahip bulunan devletin bir mânâsı kalmıyor ki. Şırnak valisinin sözlerine fazlaca infial göstermeye mahal yok; aynı yaklaşımı birkaç gün önce en büyük âmiri, kürsüden şöyle haykırmıştı:
-Ey BDP, HDP siz neredesiniz? Hani zaman zaman gidip anlaşıp alıyorsunuz geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alın gelin bakalım. Alıp geleceksiniz, alıp gelmediğiniz takdirde bizim B planımız C planımız devreye girer.
Bir devlet korumakla yükümlü olduğu vatandaşlarına karşı alfabetik sırayla alternatif sunmaz. Çocuk kaçırıldı, suç işlendi, araç yakıldıysa şakiyle pazarlık yapmaz; ya “nizâm-ı âlem”i, yani kamu düzenini korur, acze düşüyorsa bu işi yapabilecek olana emaneti teslim eder.
“Çözüm”e hâlâ prensip itibarıyla inanıyor ve destekliyorum, fakat bir kefesine ustalıklı seçim (Cumhurbaşkanlığı seçimi) hesapları yerleştirilmiş, öteki kefeye legal siyaset kamuflajı altında silahlı şantaj konulmuş bir barışa inanmak için fazlaca saf olmak gerekiyor.
Bize Mülkiye’de devleti böyle öğretmemişlerdi; son zamanlarda devlette esaslı bir paradigma değişikliği oldu da ben mi farketmedim?
Bu gidişatın ucu çözüme çıkmaz; daha çok kördüğüme benziyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016